He's an old friend tradutor Turco
242 parallel translation
He's an old friend of mine.
Benim eski arkadaşımdır.
He said David was an old friend of his. He'd been working very hard in town... and was on the point of having a nervous breakdown.
David'in eski bir dostu olduğunu ve çok ağır şartlar altında çalıştığı için bir ruhsal çöküntünün eşiğinde olduğunu yazmış.
And he's an old friend of this gentleman's.
Ve bu beyin eski bir dostudur.
He's just an old friend of the folks.
Eski dostlardan biri işte.
- He's an old friend.
- Eski bir arkadaş dedim ya!
He's an old friend of mine.
Eski dostumdur.
You know, he's an old friend of mine.
Biliyorsun, o benim eski dostum.
He's an old friend of the minister's.
Bakanın da eski bir arkadaşı zaten.
He's an old friend of mine.
Eski bir arkadaş.
She says he's an old friend of the field marshal.
Mareşalin eski bir arkadaşı olduğunu söyledi.
He's just a friend, an old school mate.
Sadece bir arkadaş, eski bir okul arkadaşı.
Then go tell him he's got another friend waiting for him... an old friend.
Gidip ona, başka bir arkadaşının onu beklediğini söyle. Eski bir arkadaşının.
He's an old friend of mine.
Çünkü benim eski bir arkadaşımdır.
He's an old friend of mine.
Eski bir dostumdur.
He was an old friend of your father's.
Babanın eski bir arkadaşıydı.
He's an old friend of our poor uncle.
Zavallı amcamızın eski bir arkadaşı.
He's an old friend.
O yaşlı bir arkadaş.
He's an old friend.
Eski bir dostumdur.
He's an old friend who wants to have a conversation.
Kendisi sohbet etmek istediğim eski bir dost.
He's an old, old friend, who never gives up.
Pes etmek nedir bilmeyen çok eski bir dostumdur.
Meet my dear old friend Edephus, he's an Architect from Alexandria.
Eski dostum Edephus ile tanışın, Alexandria'lı bir mimardır kendisi.
So maybe he's late, ran into an old friend or his watch stopped.
Belki gecikti, bir dostuna rastladı ya da saati durdu.
He's an old friend, I know his script
O benim eski bir dostum, Elyazısını tanırım
He was an old friend of Freddy's.
Freddy'nin eski bir dostuymuş.
Says he's an old friend of Souchek's.
Souchek'in eski bir dostu olduğunu söylüyor.
- Miss Dickinson, he's an old friend.
- Bayan Dickinson, o eski bir dost.
Oh, why, I took the liberty of inviting an old friend along, as his wife has just passed away and he's somewhat distraught, poor chap.
Eski bir dostumu davet ettim. Eşi yeni vefat etti. Zavallı biraz dağıttı.
Not only is he an old friend of the family's my late parents were indebted to him
Ailemin eski bir dostudur... üstelik ona bir borcumuzda var!
He's an old friend of Chas'.
Chas'in eski bir arkadaşı olur kendisi.
He's an old friend.
O eski bir dost.
He's an old friend.
Eski bir arkadaşımdı.
He's an old friend.
O eski bir arkadaş.
He's an old friend of mine.
O benim eski bir dostum.
He's an old friend.
Eski bir dosttur.
He's a bridesmaid. Besides, I need a friend, an equal, an old and trusty companion.
Üstelik, bana bir arkadaş, denk biri, eski ve güvenilir bir yoldaş lazım.
He's an old friend of the constabulary.
Polis teşkilatının eski bir arkadaşıdır.
- Yeah, he's an old friend... from way back.
Evet. Eski bir arkadaşım. Çok eski.
He's an old friend.
Eski bir arkadaş.
He's an old friend of mine... and he is responsible for keeping the peace in this Holy Land.
Eski bir dostum. Bu Kutsal Topraklar'da barışı korumaktan sorumlu.
and he told to me some story about an old friend of my grandmother's, in Australia, leavimg me a house and some money in her will.
Büyükannemin Avustralya'daki eski bir arkadaşı hakkında bir öykü anlattı. Vasiyetinde bana ev ve biraz para bırakmış.
He's an old friend.
Eski bir arkadaşım...
He's an old dear friend. - I have to...
Eski, iyi bir dostum.
I think he's an old friend of Grandpa's.
Sanırım o adam dedemin eski bir arkadaşıydı.
An exemplary civil servant, an old friend of the President's, he did remarkable work at the High School of Ushuaia.
Örnek bir devlet memuru Başkan'ın eski bir arkadaşı Ushuaia Okulu'nda inanılmaz işler başardı.
He's an old friend.
Eski bir arkadaşım.
He's an old friend of the family from D.C.
Washington D.C.'den eski bir aile dostu.
It's OK, Wade, he's an old friend of mine, Lenny Nero.
Tamam, Wade. Eski bir dostum. Lenny Nero.
He's an old friend, and I would've thought he'd learned his lesson.
Eski bir dostumdu ve dersini aldığını düşünmüştüm.
He's an old friend, colleague, peer.
Eski bir arkadaşım, meslektaşım. Bizden.
He's an old family friend.
Eski bir aile dostudur.
He's an old friend of mine.
Eski bir arkadaşım.
he's an idiot 170
he's an architect 23
he's an animal 43
he's an asshole 70
he's an engineer 17
he's an actor 55
he's an angel 27
he's an alien 17
he's an ass 27
he's an old man 43
he's an architect 23
he's an animal 43
he's an asshole 70
he's an engineer 17
he's an actor 55
he's an angel 27
he's an alien 17
he's an ass 27
he's an old man 43
he's an artist 66
he's angry 68
he's an 20
he's an expert 18
he's an assassin 16
he's an adult 32
he's an ex 66
he's an orphan 21
he's an fbi agent 16
he's an alcoholic 20
he's angry 68
he's an 20
he's an expert 18
he's an assassin 16
he's an adult 32
he's an ex 66
he's an orphan 21
he's an fbi agent 16
he's an alcoholic 20
he's an addict 25
an old friend 91
an old friend of mine 17
old friends 70
old friend 513
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
an old friend 91
an old friend of mine 17
old friends 70
old friend 513
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's a doctor 159
he's my dad 94
he's back 468
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's a doctor 159
he's my dad 94
he's back 468