Old friend tradutor Turco
5,207 parallel translation
You see, old friend, unlike you, I'm not a cruel man.
Gördüğün gibi, eski dostum, senin aksine zalim biri değilim ben.
I'll tell you what I think, old friend.
Ne düşündüğümü söyleyeyim sana, eski dostum.
Charlie, this here's an old friend of mine, Chip Woolley.
Charlie, bu benim eski arkadaşım Chip Woolley.
Everything was new, except the old friend who joined us.
Her şey yeniyd bize katılan eski bir dost hariç.
Hello, my old friend.
Merhaba, eski dostum.
- I'm an old friend of Peter's.
- Peter'ın eski bir arkadaşıyım.
Good to see you too, old friend.
Ben de seni gördüğüme sevindim eski dostum.
Goodbye, old friend.
Hoşça kal eski dostum.
- Why, hello, old friend.
- Selam eski dostum.
This how you greet an old friend?
Eski bir arkadaşını böyle mi selamlıyorsun?
Hello, old friend.
Merhaba, eski dostum.
You look a lot like an old friend of mine.
Eski bir arkadaşıma çok benziyorsun.
It's time to wave the white flag, old friend.
Beyaz bayrağı sallama vakti, eski dostum.
I need you to locate the Italian accountant who cooks the books for your old friend the Albino.
İtalyan muhasebecinin yerini bulman lazım kendisi Albino'nun eski bir arkadaşı.
Like a gaze from a crowd of strangers, suddenly one is aware of staring into the face of an old friend.
- Yabancıların arasından aniden fark edilen eski bir arkadaşın bakışı gibi...
Max is an old friend of mine.
Max benim eski arkadaşım.
I'm just waiting on an old friend of mine.
Eski bir dostumu bekliyorum da.
I'm an old, old friend of your family.
Çok eski bir aile dostunuzum.
- It's like saying goodbye to an old friend.
- Bu eski bir arkadaşa güle güle demek gibi.
Fix this for me, old friend.
Benim için bu durumu düzelt eski dostum.
With any luck, she's left a few Klubecks for your old friend, but one never knows until the ink is dry on the death certificate.
Umut ederim eski dostuna birkaç Klubeck bırakmıştır fakat defin ruhsatının mürekkebi kurumadan bilinmez tabii.
Old friend.
Eski dostum.
No, it's not bad, old friend.
Hayır, kötü, eski dostum değil.
Maybe you'll feel a bit more comfortable speaking to an old friend.
Eski dostunuzu çağırayım, belki rahatlarsınız.
Your father's old friend Reggie runs that doji...
Babanın eski arkadaşı Reggie bir doji işletiyor...
That day in the concert, my father met his old friend.
Konserde o gün, babam eski arkadaşıyla görüştü.
Your father's old friend.
Senin baban eski arkadaşımdı.
You okay, old friend?
İyi misin eski dostum?
I got hung up with an old friend.
Eski bir dostuma rastIadım.
Better luck next time, old friend.
Bir dahaki sefere, eski dostum.
I ran into an old friend.
Eski bir dostla karşılaştım.
My employers, however, neglected to inform me about certain pertinent facts concerning this little jaunt of ours, which means... that I have a missing operative, I have a half-gassed crew, and I have an old friend in the next room
Ancak işverenlerim, bu ufak gezide karşılaşacağım bazı gerçekler konusunda eksik bilgilendirdi beni. Ki bunlar, yanımda kayıp bir teknisyenin olduğu, gaza maruz kalmış bir ekip ve yan odada karnında kurşun yarası olan eski bir arkadaşım.
Hello, old friend.
Merhaba eski dostum.
Marsac's an old friend.
- Marsac eski bir dostum.
An old friend?
Eski bir dostun mu?
An old friend who just tried to kill the Duke of Savoy.
Az önce Savoy Dükünü öldürmeye çalışmış bir eski dost.
I'm sorry, old friend.
Üzgünüm eski dostum.
Caroline Catledge is an old friend of mine.
Caroline Catledge eski bir arkadaşımdır.
I'm an old friend in the import-export business.
İthalat-ihracat işinden eski bir arkadaşım.
Sarah, I'd like you to meet an old friend of mine, a very good man,
Sarah, eski bir dostum ile tanışmanı istiyorum. Çok iyi bir adamdır.
- Hello, old friend.
- Merhaba, eski dostum
You and I, we got off the bus we met my old friend for coffee.
Otobüsten inip eski dostumla kahve içmeye gittik.
'Good morning, it's your old friend Rollo.'
Günaydın. Eski arkadaşın Rollo arıyor.
I'm an old friend of Johnny's.
Ben Johnny'nin eski bir dostuyum.
Police are still searching for 21 year old college student, Heather Price, reported missing three days ago after leaving a friend's house in Mills Fall.
Polis hala 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Heather Price'ı arıyor. Mills Fall'da, bir arkadaş ziyaretinden sonra kaybolduğu ihbar edilmişti.
Now, as far as the two of you are concerned... though you are legally old enough to live on your own... Child Services prefers that you live with a friend or a relative.
Şimdi, ikinize gelince, tek başınıza yaşamak için yasal olarak yeterince büyük olsanız da Çocuk Esirgeme Kurumu bir arkadaşınızla veya akrabanızla kalmanızı tercih ediyor.
Don't you think it's a little sad, really, that... a woman as old as she is is trying to be your friend?
Sence de üzücü değil mi yaşlı bir kadının seninle arkadaş olmaya çalışması?
No matter how old they are, my friend... they will always be our baby.
Kaç yaşında olurlarsa olsun, bizim için hâlâ çocuklar.
Now. please welcome an old friend of Wilhelm, who came just for this occasion.
Kendisi Wilhelm'in eski bir arkadaşı.
She is an old family friend.
Eski bir aile dostum.
The one about the old high-school friend who shows up at the diner.
Yemekte karşılaşan eski lise arkadaşları hakkında olan.
old friends 70
friends 2160
friend 1938
friendly 281
friendship 155
friends with benefits 24
friends forever 21
friends and family 37
friendly fire 24
friends of yours 55
friends 2160
friend 1938
friendly 281
friendship 155
friends with benefits 24
friends forever 21
friends and family 37
friendly fire 24
friends of yours 55
friend or foe 27
friends of mine 20
friend of a friend 19
friend of mine 37
friend of yours 87
old fart 19
old female 76
old fellow 24
old fool 18
old fella 23
friends of mine 20
friend of a friend 19
friend of mine 37
friend of yours 87
old fart 19
old female 76
old fellow 24
old fool 18
old fella 23