He's good tradutor Turco
15,708 parallel translation
He's as good as called me a liar!
- Bana yalancı dedi resmen.
Anatole's not the brightest button in the box but he's a good boy, an excellent son and he's one of us, you know?
Anatole pek parlak bir çocuk değildir ama iyi bir çocuktur, harika bir oğuldur ve o bizden biri.
He's a good guy.
İyi bir adam.
I imagine he's a good listener.
İyi bir dinleyici olduğunu hatırlıyorum.
♪ For he's a jolly good fellow ♪
Mükemmel biri o
♪ For he's a jolly good fellow ♪ ♪ For he's a jolly good fellow ♪
Mükemmel biri o
He is... he's a really good kid.
O gerçekten iyi bir çocuk.
But more to the point, he's a welcome guest, and I am a good host.
Ama dahası, o bir misafir, ben de iyi bir ev sahibiyim.
He's a good cop and an honest person, and when we go on stakeouts, we do listen to Toni Braxton and it's super sad and it's awesome.
O, iyi bir polis ve dürüst bir insan. Ve gözetlemelere gittiğimizde Toni Braxton dinliyoruz, aşırı üzücü ve harika.
Sarge, he's a good cop.
Sarge, o iyi bir polis.
Detective Pimento's a good man and he's one of us.
Dedektif Pimento iyi bir adamdı ve bizden biriydi.
He's never in a good mood.
O hiç havasında olmaz.
He's good. He's good. Let him in.
Sorun değil sorun değil, bırak geçsin.
He's good.
İyidir o.
He's good at what he does.
Yaptığı işte iyidir.
He's good.
O işinde iyi.
He was good and nice, and he's still in there somewhere.
O iyi ve hoş biriydi ve hala oralarda bir yerde olduğunu biliyorum.
He's a good father.
O iyi bir baba.
Because he's a good father?
- İyi bir baba olduğu için mi?
He's taking good care of you?
Sana iyi bakıyor mu?
And take it from me, he's a good student.
Ve inanın bana, çok iyi bir öğrencidir kendisi.
Matthew Potter's a good kid, and, uh, you were right, he doesn't deserve to have the book thrown at him.
Matthew Potter iyi bir çocuk. Haklıymışsınız, suçlanmayı hak etmemişti.
He can get you a job, and it's a good job.
O sana bir iş bulabilir, ve bu iyi bir iş.
Ray's really good, isn't he?
Ray süper sürüyor, değil mi?
- He said it's really good.
- Güzel çıktığımızı söyledi.
He works out a lot and he looks good in a tank top.
Sağlam çalışıyor ve askılı giyince iyi duruyor.
" He's clever, he's handsome, he's good with all the right people.
Adam akıllı ve yakışıklı. Doğru insanlarla arası oldukça iyi.
He's good, he's good.
İyi, iyi.
I think he's actually gonna be good.
Sanırım başaracak.
My guys are out of the country, so I can't vouch if he's any good myself.
Adamlarım ülke dışındalar, o yüzden onun iyi olduğuna kefil olamam.
He's one good cop, knee-deep in the shit every day, no matter what it costs him.
O iyi bir polis. Her gün dizine kadar bokun içinde. Neye mâl olursa olsun.
I mean, he's young, and his parents are very good friends of ours, and he's taking his master's in business.
Yani, çok genç, ailesi de bizimle çok iyi arkadaşlık kurdu.. ve işinde de yükseldi.
He's such a good fellow and a dear friend.
Çok iyi biridir ve sevdiğim bir arkadaşımdır.
He's a very good man.
Çok iyi bir adamdır.
Yeah, he's a good man.
Evet, İyi adamdır.
Belinsky sometimes complains about the U.S. but knows he has it good.
Belinsky bazen ABD'den şikâyet eder fakat arkasının sağlam olduğunu bilir.
He's got good numbers.
Elinde epey var.
He's decided that he can no longer in good conscience claim that the gun found at the scene belonged to Tuco Salamanca.
Kendisi, olay yerinde bulunan silahın Tuco Salamanca'ya ait olduğu iddiasını vicdanı rahat bir şekilde destekleyemeyeceğine karar verdi.
He's a damn good-looking man!
Çok yakışıklı adam.
Well, the good news is that, physically, he's okay.
İyi haber, fiziksel olarak iyi durumda.
Yet there's a light in his eye that can fool good men to believe he's God's chosen one, destined to make the dream of a Stuart restoration reality.
Hatta gözlerindeki o ışıkla Tanrı'nın seçtiği kişi olduğuna, bir Stuart'ın yeniden tahta çıkması hayalini gerçekleştirmeye muktedir olabileceğine iyi insanları inandırıp kandırabilir.
The Prince is a canny, slippery man, yet can fool good men to believe he is God's chosen one.
Prens kurnaz ve kaypak herifin teki. Tanrı'nın seçtiği kişi olduğuna dair iyi insanları inandırıp kandırabilir.
And he's trying to get back on my good side.
- Hem de gözüme girmeye çalışıyor.
He's good.
Çok başarılı.
Your uncle, he's not a good man.
Dayın, iyi birisi değil.
He's good for 30Â ¢ on the dollar.
Mal başına 30 senti kabul ediyor.
He's good, okay?
İyidir, tamam mı?
He's a very good guy.
O çok iyi bir adam.
He's gonna take that money from the big bad capitalist bank and give it to a good cause.
Parayı kötü kapitalist bankadan alıp iyi bir amaç uğruna bağışlar. - Hangi amaca?
He's a good kid. He'll do okay.
Çocuk akıllı, üstesinden gelecektir.
He's been very good to me, he loves me, changed his life for me.
Bana karşı çok iyi, beni seviyor, benim için hayatını değiştirdi.
he's good at it 17
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17