Head back tradutor Turco
5,100 parallel translation
We have to head back to the White House, ma'am.
Beyaz Saray'a geri dönmemiz gerekiyor Efendim.
Why don't you head back to Chicago.
Neden sen Chicago'ya geri dönmüyorsun?
You three head back to the lycee.
Siz üçünüz okula dönün.
I gotta head back to the office.
- Ofise geri dönmek zorundayım.
Give the earth people spacecraft so they may head back to their weird planet where women are kind of equal, but not really.
Bu Dünyalılara bir uzay aracı verin. Kadınlarla erkeklerin eşit gibi olduğu ama aslen öyle olmadığı garip gezegenlerine geri dönsünler.
I gotta head back to the station.
Merkez'e dönmem gerek.
Shall we head back, then?
Dönelim mi artık?
Okay, time to head back to the office.
Ofise dönme vakti geldi.
Put your head back, please.
Kafanı arkaya yasla, lütfen.
Oh, I'm sorry, Lib, I really should head back upstairs.
Üzgünüm Lib, gerçekten yukarı dönmem gerek.
When we're done with Logan, he'll head back.
Logan'la işimiz bittikten sonra geri dönecek.
Look, I know I just got back, but it turns out I have to make a U-turn, head back up to Lexington, and fast.
- Yeni geldiğimi biliyorum ama çabucak Lexington'a geri dönmem gerekiyor.
We should probably head back.
Dönelim en iyisi.
Listen, I think you're out of danger, but I need to head back to the firehouse and get an ambulance over here.
Bak, galiba tehlikede değilsin ama istasyona geri dönüp ambulans çağırmalıyım.
I'm gonna head back to the rig.
- Teçhizata bakacağım da.
Head back to the Royal Theatre.
Doğru Royal Tiyatrosuna git.
You can head back upstairs now, love.
Sen şimdi yukarı çıkabilirsin canım.
You just head back into town, alright?
Doğru kasabaya git, tamam mı?
I joined the army, and within the first week, got a bullet through the back of my head.
Orduya katıldım ve ilk hafta içinde kafamın arkasından kurşun yedim.
If they head out that restaurant heading back to his place, the only way we're keeping up is if they're riding on a bicycle.
Restoranttan çıkıp adamın evine doğru yola koyuldularsa onlara yetişmemiz için adamın bir bisiklet sürmesi gerekiyor.
And you think if I force you to tell the truth... this memory will just poke its little head - back into the light?
Ve ben seni gerçeği söylemeye zorlarsam bu anının küçük kafasını aydınlığa çkartacağını mı düşünüyorsun?
- put a bullet in the back of my head.
-... kafama bir tane sıktığını söyle. - Tamam.
- Telling him you did as he asked, put a bullet in the back of my head.
- İstediğini yaptığını kafama bir tane sıktığını söyle.
He got stabbed in the back of the head at a strip club, is what happened to him.
Bir striptiz kulübünde başının arkasından bıçağı yedi, olan bu.
When I told them about DC, a wink and a nod from the head asshole in charge, they pulled their guns and it was right back to our regularly scheduled shitstorm.
Onlara Washington'dan bahsedince başlarındaki dürzü şöyle bir kaş göz işareti yaptı ve hepsi silahlarına sarıldı. Sonra ver elini her zamanki kavga kıyamete işte.
Came back and started amega agriculture endeavor whereIhad 10,000 acres ofcrop 7000 head of cattle and about 30 employees.
geri geldi ve başladı bir mega tarım çaba Ben mahsulünün 10.000 dönüm olduğu yerde Sığır 7000 baş Ve yaklaşık 30 çalışanı.
March 21st, found a dead body with a strange tattoo on the back of his head.
21 Mart, başının arkasında... tuhaf dövmesi olan bir ceset bulundu.
March 21st, found a dead body with a strange tattoo on the back of his head.
21 Mart'ta kafasının arkasında değişik bir dövme olan bir ceset bulundu.
We ought to head off, if we're to be back before the gong.
Yemek zilinden önce gitmek istiyorsak, çıkmamız lazım.
In the back of the head.
Kafasına sıkmışlar.
I send word to Washington, and they send her head back in a box.
Çünkü bana verilen emirler de, bir karış dahi olsa sınırı aşmanız durumunda Washington'a haber iletmem ve onun başını bir kutunun içinde göndermeleri konusunda.
They'll haul him in front of a phony judge, they'll stage a mock trial, pronounce him guilty, sentence him, and then... They'll drag him out into a courtyard and put a bullet in the back of his head.
Onu düzmece bir yargıç önünde suçlayacaklar sahte bir duruşma tezgahlayacaklar suçlu ilan edip, hapise atacaklar ve sonra avluya kadar sürükleyip kafasına bir kurşun sıkacaklar.
Telling him you put a bullet in the back of my head.
- Kafama bir tane sıktığını söyle. - Bu deri ne böyle?
She got three in the torso, one in the back of the head.
Gövdesine üç tane, bir tane de kafasının arkasına kurşun yemiş.
At one point, his childhood stutter came back, and I had to hit him in the head again to get it to go away.
Bir noktada çocukluk kekelemesi geri dönmüştü o yüzden kafasına bir daha vurdum da öyle düzeldi.
And I still got a bald spot in the back of my head.
Ve kafamın arkasında hâlâ bir kel tarafım var.
Look, I could go back and talk to Logan again, but my guess is that he'll put a bullet in my head.
Bak, gidip tekrar Logan'la konuşabilirim,... ama sanırım beynime kurşunu sıkar.
Heartless, cold bullets to the back of the head, just the way they killed my boy.
Yeğenimi kafasının arkasından sıkılan bir kurşunla, insafsızca öldürdüler.
He's decided to keep you, Calder, in your current post as D.C.S., and to put you, Joan, back as head of the D.P.D.
Senin DCS olarak görevine devam etmeni istiyor, Calder ve Joan seni de tekrar DPD'nin başına atadı.
Nor did banging his head on each step as we dragged him back up here.
Onu buraya sürüklerken her basamağa kafasını çarpmamız da.
The bullets didn't finish him off, so the murderer hit him in the back of the head with some kind of club, huh?
Mermi girişi görülmüyor. Katil başının arkasına künt cisimle vurmuş olabilir mi?
- Look at this bloody head, back to front.
- Şuna baksana lanet kafası ters dönmüş.
Blew the back of his head off and his brains with it.
Kafasının arkası, beyniyle birlikte koptu gitti.
Now the man is standing with his back to a mirror, see? And we tell him, if you turn head really fast toward The mirror, you can see the back of your head.
Adamın arkasında bir ayna vardı biz de ona "hızlıca arkanı dönersen enseni görebilirsin" dedik.
The back of your head?
Arkanı hızlıca dönersen enseni görebileceğini biliyor muydun?
And we got blunt force trauma to the back of the head.
Başın arka tarafında künt uçlu cisim travması mevcut.
But the amount of blood we're talking about here suggests significant bleeding from the back of the head before he fell.
Ama burada sözünü ettiğimiz kan miktarı, düşmeden önce başının arkasında bayağı bir kanama olduğunu gösteriyor.
There were other blows to the head, but the cause of death was a single blow to the back of the neck, delivered with sufficient force to sever the spinal cord.
Başa başka darbeler de olmuş, ama ölüm nedeni, omuriliği ayırmaya yetecek kadar kuvvetle başın arkasına vurulan tek bir darbe.
In the matter of Graham Trevorrow, one blow to the back of the head, one blow to the back of the neck.
Graham Trevorrow vakasında, başın arkasına bir darbe ve başın yanına bir darbe.
Straps go around the back of the head.
Lastikleri başının arkasına geçir.
Cause of death - single shot to the back of the head, 38.
Ölüm nedeni, başın arkasına 38'lik bir silahla ateş tek el edilmesi.
back 1915
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
back it up 216
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back home 188
back me up 80
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back home 188
back me up 80