I gave tradutor Turco
27,990 parallel translation
Etta, this is the check that I gave you to buy the Laundromat.
Etta, burayı almak için sana verdiğim çek bu.
I gave you a break on the labor.
- İşçilikte indirim yaptım.
How could she forget me after i gave her my body?
Ona vücudumu sunduktan sonra beni nasıl unutabilir?
My fellow Americans, 30 minutes ago, I gave the order to begin the evacuation of all United States Naval forces from our Base in Uruma, Okinawa.
Sevgili Amerikalılar. 30 dakika önce Uruma, Okinawa'daki üssümüzde bulunan ABD donanması unsurlarının geri çekilmesi emrini verdim.
I gave her a shot and I didn't really...
Ona bir yudum verdim ve gerçekten...
I gave it to your partner.
Onu ortağına verdim.
I gave it to your partner.
Eşinize verdim.
Your father, rest his soul, and I gave it to you.
ve bende sana bu adı verdim.
And as long as you're in my house, you will be Andrea. That is who I gave birth to, and that's who you'll be for the rest of your life.
ve evimde olduğun sürece Andrea olucaksın. ve hayatının geri kalanı boyunca böyle olucak.
I gave it to you six years ago.
Sana bunu 6 yıl önce vermiştim.
I-I gave them some money, so she'd be fine for a while.
Biraz para verdim, bir süre rahat edecektir.
I gave him the wrong coordinates.
Ona yanlış koordinasyonu verdim.
I gave you mouth to mouth!
Ağızdan ağıza verdim!
I gave the necklace to thomas.
- Kolyeyi Thomas'a verdim.
I paid off the house. I gave some to the church.
Evin parasını ödedim, birazını da kiliseye verdim.
I gave her the cure.
Ona ilacı verdim.
Why, do you think, I gave you that money?
Neden, ne sanıyorsun, bu parayı sana avantadan verdiğimi falan mı?
Even if you don't dance, which, you know, I gave it up when I was 19, but you'll never regret it.
İleride dans etmesen bile... Ben 19 yaşındayken bırakmıştım mesela. Asla pişman olmayacaksın.
And nothing compared to what I gave Ross.
Ross'a verdiğim hasarla kıyaslanacak bir şey değil.
All the information that he gave to you, I gave to him.
Sana verdiği tüm bilgileri ona ben verdim.
I gave it a shot, taste.
Ben tattım, sen de tat.
There is no shame in saying, "Hey, I gave it a shot."
Bunda utanacak bir şey yok, "Hey, ona bir şans verdim."
Man, I gave Earn your money.
Earn'e verdim paranı.
I gave him my word,
Ona söz verdim,
I gave that son the most important job :
Oğluma en önemli işi verdim :
I gave Meachum the newspaper articles Memphis gave me so...
Memphis'in bana verdiği makaleleri Meachum'a verdim.
An old friend wanted my help, and I gave it to him. That was my mistake.
Eski bir dostum benden yardım istedi ben de kabul ettim.
I gave everything that I have to this team.
Bu ekibe elimden gelen her şeyi yaptım.
Let me make this simple for all of us. I gave him the treatment, I knew it wasn't FDA approved... and... he died.
FDA onayı almadığını biliyordum ve öldü.
I gave her a chance to even be in my video.
Ona videolama girme şansını verdim.
I gave you over $ 100,000.
100,000 dolardan fazlasını verdim.
So that money I gave you was for Jacob's college fund.
- Eeesi sana verdiğim para Jacob'un üniversite fonu içindi.
I gave up the best years of my life to raise you, and this is how you repay me?
Seni yetiştirmek için en güzel yıllarımı feda ettim, karşılığını böyle mi veriyorsun?
When I got hurt, we were engaged, and I gave her an out.
Yaralandığımda nişanlıydık. Nişanı bozmak istedim.
I never gave it to you.
- Sana söylemedim ki.
Ahmad gave me the answers I was looking for.
Ahmad aradığım cevapları verdi.
Maybe she gave me the same thing so that I wouldn't remember my dream.
Belki banada aynısından verdi yani demek ki rüyamı hatırlayamıyorum.
I just gave you something, an...
Sana sadece eski rahiplerin kullandığı.
I still can't believe she just gave that to us?
Bunu bize verdiğini hala inanamıyorum.
I stole that sculpture from a certain somebody's studio and then I tried to sell it through Martin, but Martin took it and gave it to you.
O heykeli tanıdığımız birinin stüdyosundan çalıp Martin üzerinden satmaya çalıştım ama Martin sana hediye etti.
I cannot remember the last time a car, or, indeed, any sort of thing, gave me a fizz like the Ferrari LaFerrari.
En son ne zaman bir araba hatta herhangi bir şey bana Ferrari LaFerrari gibi haz verdi hatırlayamıyorum.
And I did well, because your mother gave me you, a son.
Ve iyikide yapmışım, çünkü, annen bana seni verdi erkek bir evlat.
You gave us quite a scare. I thought we had a breach of security. But that bullet that you brought didn't come from us.
Bir güvenlik ihlali söz konusu sandık ama o mermi bizden alınmamış.
I believe a man named Grigory Krukov gave the order to have her killed.
Öldürülme emrinin Grigory Krukov'dan geldiğine inanıyorum.
I just gave up.
Şimdi vazgeçtim.
I mean, you gave Davies the TX gas formula.
Yani, Davies'e TX gazının formülünü verdin.
We gave SM-117 to Reiden Global.
SM-117'i Reiden Global'e biz verdik.
My dad gave me Henry when I was just a baby.
Babam ben daha bebekken bana Henry'yi hediye etti.
Someone gave you the easy way out, and I'm just curious why.
Birisi sana kolaylık sağlamış ve ben nedenini merak ediyorum.
So I just kind of gave up.
Bende bir nevi pes ettim.
Today, I froze a wart, diagnosed three sinus infections, gave someone a laxative and waited until they pooped.
Bugün siğil dondurdum ve üç tane sinüs enfeksiyonu teşhis ettim. Birine laksatif verdim ve kaka yapana kadar bekledim.