I heard it tradutor Turco
8,376 parallel translation
I didn't work last night, but I heard it's pretty shitty.
Dün gece çalışmadım, ama çok kötü olduğunu duydum.
I heard it fast-tracked you to detective.
Dedektif olma sürecini hızlandırdığını duydum.
I heard it came in real handy in the Freemont shooting last night.
Dün geceki Freemont olayında çok kullanışlı olduğunu duydum.
That was, as I heard it, the bargain.
Duyduğuma göre anlaşma bu şekildeydi.
- I heard it was a murder.
- Cinayete kurban gittiğini duydum.
As soon as it came out of my mouth, I heard it.
Ağzımdan çıkar çıkmaz ben de duydum.
Gammon, if ever I heard it.
Palavra tabii, yoksa şimdiye kadar duyardım.
I heard it's harder to contract if you're...
Şeydeyken hastalık kapmanın daha zor olduğu duydum...
Then one night... right after we quit Landman and Zack... - I heard it.
Sonra bir gece, Landman ve Zack'ten ayrıldıktan hemen sonra duydum.
- I wanted to get in on this one as soon as I heard it was gonna be Brandy-Boo up here in these here stirrups.
- Brandy-Boo'nun bacaklarının ayak desteğinde olacağını duyar duymaz geldim.
It's been over a year since I've heard from you.
Tahribatın bir yıldan fazla oldu. Yapmam gerektiğinde sizden duydum beri.
I expect you've heard it.
Sanırım duymuşsundur.
I swear I heard it.
Yemin ederim duydum.
It's also been some time since I've heard that.
Bunu son duyduğumdan beri de epey zaman geçti.
All right, man, look, I'm gonna tell you something that you've only heard once before, and it was that time you fell into the dolphin tank at the aquarium...
Dostum bak, daha önce sadece bir kez duyduğun bir şey söyleyeceğim. O sefer duyar duymaz yunusların akvaryumuna düşmüştün.
It was only when I heard that Mona was missing that I realized that this was just a trap set by "A."
Mona'nın kaybolduğunu duyduğum an bunun "A." nin kurduğu tuzak olduğunu anladım.
No, but I have heard you talk about it, which is why I'm taking you.
Bu yüzden de seni götürüyorum.
I take it you heard about Liberty Rail.
- Evet. Sanırım Liberty Rail'i duymuşsun.
At least what I heard of it.
En azından dinlediğim kadarını.
I heard what they told you. It isn't true.
Sana ne söylediklerini duydum, doğru değil.
But when I heard about this place, when I heard about what happened here, I'd be lying if I told you I understood it.
Ama burayı duyduğumda, ve burada ne olduğunu öğrendiğimde, olanları anladığımı söylersem yalan söylemiş olurum.
I heard you'd do it anywhere.
Her yere yapıyormuşsun diye duydum.
When I heard she was seeing someone... and I'm gonna be really honest with you, Lito... it drove me a little bit loco, because I couldn't stop thinking of how we used to lay in bed
Biri ile görüştüğünü duyduğumda ve sana dürüst olacağım Lito biraz delirdim.
I've heard this on the black box of the Exodus ship right before it crashed.
Bunu duymuştum. Çarpmadan hemen önce göç gemisinin kara kutusundan gelmişti.
I thought I heard a heartbeat, it wasn't a heartbeat, it was an echo.
Bir kalp atışı duyduğumu sanmıştım. Kalp atışı değildi. O bir yankıydı.
Well, I have heard that it's beautiful.
Güzel olduğunu duymuştum.
So I heard you really brought it at the dance jam the other day.
Duydum ki geçen gün dans alanında döktürmüşsün.
Yeah, I've heard of it, obviously.
Evet, duymuştum.
- Because I don't know if you've heard the good news, but the Glee Club is starting up again. It was really awful when that perv,
- Çünkü bilmiyorum iyi haberi duydun mu, ama Glee Kulübü tekrar açılıyormuş.
Okay, yeah, so I heard the thing a few days ago about you being wanted for kidnapping, but, you know, it's not my fault.
Tamam, evet, ben birkaç gün önce bir şey duydum ben. Bilmeniz, adam kaçırma aranan olmak, ama hakkında o benim suçum değil.
Yeah, I never heard of it. My advice : stick to your unsolved cases.
Tavsiyem : çözülmemiş davalarından ayrıl.
Well, it's not the Royal London, darling, but apparently this chap graduated first of some medical school I've never quite heard of.
Bir Royal Londan değil ama şu arkadaş adını bile duymadığım bir tıp fakültesinden mezun olmuş.
Of course I've heard about it.
Tabii ki duydum.
I heard the door slam, then it was quiet.
Kapının kapandığını duydum, sonra etraf sessizleşti.
But when I heard what was happening to people, it all started to come together.
Ama insanlara neler olduğunu duyduğumda parçalar yerine oturmaya başladı.
I had never really liked it until I heard your version of it.
Senin versiyonunu dinleyene kadar bu şarkıyı hiç sevmemiştim.
A woman accompanying her felon of a husband, I've never heard of it.
- Suçlu kocasına eşlik eden bir kadın, hiç duymamıştım.
He's been heard saying he plans to trap himself a fairy, and to return to England with it to confound Mr Norrell and restore magic to its rightful place.
Bir peri ele geçireceğini söylediğini duymuşlar. İngiltere'ye dönüp Norrell'i bozguna uğratacak ve İngiliz büyüsünü hak ettiği şekilde geri döndürecekmiş.
I heard you, and I will say it again.
- Duydum ve tekrar söylüyorum, ben doktorum.
And... it's a story I've heard before.
Ve bu daha önceden duyduğum bir hikâye.
I don't know where he heard it.
Onu nereden işittiğini bilmiyorum.
When I heard the name Raynard Waits, I thought it was an alias.
Raynard Waits ismini duyduğumda sahte olabileceğini düşündüm.
It says you've been putting a lot of things in his head, because the way he talks, a lot of things I'm hearing from him, I haven't heard them before.
Bu onun kafasına çok şey koyduğunu belirtir, çünkü o öyle konuşuyor ki, ondan duyduğum birçok şeyi daha önce hiç duymadım.
It was the first time I heard his theory.
Teorisini ilk defa o zaman duymuştum.
I heard about your world and I think that it sounds amazing.
Dünyan hakkında anlatılanları duydum ve bence bu harika.
[Jennifer] I just heard it.
- Duydum ama.
Clive, I know it's hard to understand, but it's not like I just heard a rumor and believed it.
Clive, anlamak zor biliyorum ama bir dedikodu duymuş ve buna inanmış değilim.
It wasn't surprising that I heard from the Great Red Dragon.
Ulu Kızıl Ejder'den haber almam şaşırtıcı değildi.
I get the feeling that until we said it, you'd never heard it before.
Biz söyleyene kadar daha önce hiç duymadın gibi bir hisse kapılıyorum.
Not that I would have heard any of it.
Hiçbirini duymadım.
Well, listen, it's a bit unusual and I've heard all the jokes and I've heard them about my hair, so you might as well skip it.
Dinleyin, adım biraz sıra dışı ve onunla ilgili bütün esprileri dinledim, saçım hakkındakileri de, o yüzden bu kısmı geçsek iyi olacak.
i heard it too 19
i heard it on the radio 22
i heard it all 18
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard it on the radio 22
i heard it all 18
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard you talking 16
i heard you 527