English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I missed it

I missed it tradutor Turco

1,564 parallel translation
I missed it.
Kaçırmışım.
Damn, I missed it?
Lanet olsun!
- Oh, sorry, I missed it.
- Oh, üzgünüm, kaçırmışım.
You could've sent him into anaphylactic shock. / I missed it, sorry.
Onu anaflaktik şoka sokabilirdin. - Aklıma gelmedi, üzgünüm.
- Uh... no, I missed it. - You're an asshole.
Hayır, kaçırdım.
I missed it.
Bunu atladım.
I missed it again.
Yine kaçırdım.
His rash is probably purpura from disseminated intravascular coagulopathy, and I missed it, Turk.
Kızarıklığı muhtemelen yayılmış damar içi koagülapatisinin neden olduğu purpuraydı. Ve ben gözden kaçırdım, Turk.
Rory's grown up. - I missed it.
Rory büyüdü ve bunu kaçırdım.
How romantic.I'm sorry I missed it.
- Ne romantik. Nasıl da kaçırdım.
I... I missed it, OK?
Ben onu kaçırdım, tamam mı?
Sorry I missed it.
Kaçırdığıma üzüldüm.
You know, jojo, when life keeps handing you anchovies just cover them up with some extra cheese and make a pizza well, I'm sorry i missed it.
Bilirsin Jojo. Hayat ançüezlerini almaya devam ederse Ört üstlerini fazladan peynirle
I missed it.
Kaçirmisim.
george cheated on me right in front of me, and I missed it.
George beni gözümün önünde aldattı, ve ben farketmedim.
So I'm late. It's super busy. I missed dinner, and it's "make the karaoke machine want to kill itself" night.
İşler yoğun, akşam yemeğini kaçırdım ve "Karaoke makinesi'ni depresyona sokalım" gecesi.
I missed kickoff one time and you'll never let me forget it.
Başlama vuruşunu bir kez kaçırdım ve bunu hiç unutmayacaksın.
"Must love" - - oh, I missed an "N." I thought it said "dogs." I'm sorry.
"Aşkla Randevu" dediği şeyi sanmıştım ki... Çok affedersin.
I almost missed it.
Neredeyse kaçıracaktım.
I was eating some Cheetos, and I missed my mout with one, and it bounced off my chin, and onto my shoulder, and then it rolled all over down my arm and right back into the bag.
Cheetos yiyordum, bir tanesini kaçırdım ve çenemden sekerek önce omuzuma çarptı sonra da kolumdan aşağıya yuvarlanarak, tekrar poşetin içine düştü.
If my girl was poisoned, I don't see why you missed it.
Kızım zehirlendiyse bunu gözden kaçırmanızı anlamıyorum.
I must have missed it.
Gözden kaçırmış olmalıyım.
I've missed it.
Gülümsüyorsun.
Damn it, I was hoping it missed the heart.
Lanet olsun. Kalbe gelmemiştir diye umuyordum.
But I'm gonna take pictures and make him feel really bad he missed it.
Ama fotoğraf çekeceğim ve kaçırdığına gıcık edeceğim.
I wouldn't have missed it for anything.
Bunu asla kaçıramazdım.
Well, it's going to be a few minutes before the gate's in position and ready to dial out, and I missed lunch, so I'm going to fix myself a sandwich.
Geçidin yerini alıp bağlantı kurmaya hazır olması birkaç dakika sürer ve ben öğle yemeğini kaçırdım... Kendime bir sandviç hazırlayacağım.
Anyway, it's not like I missed having that Chinese culture in my life.
Herneyse, hayatımdaki sahip olduğum Çin kültürünü kaçırmış gibi değilim.
Well, if I'd missed that appointment, it would be weeks before I could get another,
Randevuyu kaçırsaydım yenisini almak haftalar sürerdi.
Guess I missed the 24 they wrote on it.
Sanırım yazdıkları raporu görmedim.
And I missed out on all of it.
Bu hiç adil değil.
And I missed out on all of it.
Bunların hepsini de kaçırdım.
- I've missed you, old buddy. - Stop it, you'll make me cry.
- Seni özlemişim eski dostum.
I wouldn't have missed it.
Bunu kaçıramazdım.
I have missed it?
Nasıl göremedim?
That was an important clue, and I might have missed it without you.
Önemli bir ipucuydu ve sen olmasaydın atlayabilirdik.
Maybe it was just the judging me I missed.
Belki de yalnızca beni yargılamanı özlemişimdir.
But I missed a few meetings for a lecture, I needed to catch up so I had it in my bag.
Derse girmem gerektiği için birkaç toplantıyı kaçırdım. Yetişmem gerekiyordu. Kitabı çantama atmıştım.
I missed my chance to bring it up earlier.
O'nu daha önce durdurma fırsatını kaçırdım.
No, I don't mean it like I missed him.
Hayır, onu özlediğimden falan değil.
Forget it, I've missed too many other opportunities.
Unut gitsin, bundan başka bir çok fırsatı kaçırmıştım.
The door's right here, I doubt she missed it.
Kapı hemen burada yanlışlıkla çarptığını hiç sanmıyorum.
If I missed anything, we'll get to it at the psychiatric evaluation next Wednesday.
Eğer bir şeyi atladıysam çarşamba günü psikiyatrik değerlendirmede sorarım.
It's an eight-week course and, in fact, I started a new round of classes last week, so if you came this Saturday, you'll really not have missed much at all.
Sekiz haftalık bir kurs. Geçen hafta yeni bir sınıf başladı. Yani bu Cumartesi gelirsen fazla bir şey kaçırmış olmazsın.
I must have missed it.
Fark etmemiş olmalıyım.
It'd be like going to your high school reunion and you saying, "Hey, I missed you guys."
Bu aynı şey gibi, eski lisene ziyarete gittiğinde... "Selam çocuklar sizleri özlemiştim" dersin ve..
If there was just one thing I missed... Just one piece of evidence that would come to light... It could cost me my life.
Eğer bir kere bile hata yaptıysam, eğer kimliğimle ilgili bir ipucu bile bıraktıysam, bittim demektir.
It's been a while. I missed you.
Uzun zaman oldu.Seni özledim.
However, it is not my expectation, when I ask, as a formality, to inspect the maintenance records of the instrument in question, that two regularly scheduled inspections were missed.
Fakat söz konusu aletin bakım kayıtlarını formalite olarak sorduğumda iki düzenli bakımının yapılmamış olması benim beklentim değil.
Not that you don't deserve to be asked, you do, it's just more stuff I've missed.
Sana sorulmasını hak etmediğinden değil. Ediyorsun, sadece... Kaçırdığım bir şeyler daha.
It was the little things about life on the outside I missed the most.
En çok da küçük şeyleri özlemiştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]