I said to her tradutor Turco
2,671 parallel translation
And then I said to her :
Ve sonrasında ona :
Well, I was astounded by what Carey said, so one of the first things I said to her was, when the FBI and the US State Department assist you and uh... get you and your brother back here, I have to interview him immediately.
FBI Karargâhı, San Antonio, Teksas Carey'nin söylediğine çok şaşırmıştım. ( Özel Ajan Nancy B. Fisher ) Ona söylediğim ilk şey FBI ve ABD Dışişleri Bakanlığı size yardım ettiğinde sizi ve kardeşinizi buraya getirdiğinde onunla derhâl görüşmem gerekiyor.
I immediately called Carey Gibson and I said to her,
Derhâl Carey Gibson'ı aradım ve şöyle dedim :
And so I-you know, we're friends, and so I went and visited her and - and we're having tea, and, like, her kids are running around, and I said to her - I was like,
Sonuçta arkadaşız, o yüzden onu ziyaret ettim ve çay içtik ve çocukları etrafta koşturuyordu ve ona sordum :
I was sweating, I was shitting, I was vomiting everywhere, and, you know, I said, "I need to go to a hospital."
Terliyordum, pisliyordum. Her yere kusuyordum ve sonunda "bir hastaneye gitmem lazım" dedim.
But you always said I wouldn't amount to anything, remember?
Fakat sen her zaman bir baltaya sap olamayacağımı söylerdin, unuttun mu?
You always said if I needed any help I could speak to you.
Sen her zaman, eğer yardıma ihtiyacım olursa seninle konuşabileceğimi söylerdin.
The other day, I asked her to, you know, gobble on my bilbul and she said, "No."
Geçen gün kuşumu yalamasını istedim ama o "Hayır." dedi.
I asked my sister about her... and she said that when Sam was a freshman... the upperclassmen used to get her drunk at parties.
Kız kardeşime onu sordum ve anlattığına göre Sam daha birinci sınıfken üst sınıftan çocuklar partilerde onu sarhoş ederlermiş.
Like I said before, she went to a concert with her boyfriend, but they were supposed to be home last night.
Önceden söyledğim gibi, erkek arkadaşıyla konsere gitti ama dün gece evde olmalıydılar.
My dad always said I got it from my mom'cause she used to make all of her own clothes and stuff.
Babam hep yeteneğimi annemden aldığımı söylerdi. çünkü eskiden bütün kıyafetlerini kendisi yapardı.
So I call her up, and after talking to her on the phone for 10 minutes, she said I need to be there.
Ben de onu aradım. Ve 10 dakikalık bir konuşmanın ardından, oraya gitmem gerektiğini söyledi.
Since I became Great Tiger's witch, the ones who tried to hurt me would risk getting killed, because Great Tiger said that, with me, he would win all the battles and that I was sacred.
'Büyük Kaplan'ın cadısı olduktan sonra,... bana dokunacak her kimse öldürülme tehlikesi vardı. Çünkü'Büyük Kaplan'benimle bütün savaşları kazanacağını söylemişti ve kutsanmıştım.
When I-I woke up in the hospital, and my mother was sobbing, and I asked her what happened to Clarissa and she said...
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim ve annem ağlıyordu. Clarissa'ya ne olduğunu sordum. O da dedi ki...
Now I understand what Hillary meant when she said she had to find her own voice.
Hillary kendi sesimi buldum derken ne demek istemiş şimdi anlıyorum
I remember now.Tadashi said he was going to ask about the walking fish.
Olayların başladığı ilk gece... Tadashi ona her şeyi anlatacağını söylemişti.
The colonel said to me that I could have her if I wanted her.
Albay istersem onu alabileceğimi söylemişti.
I put a.45 right to her back, and I said, "are you ready to die, prom queen?"
Marsha'nın arkasından koştum. Kırk beşliği tam ensesine doğrulttum ve şöyle dedim. Ölmeye hazır mısın, balo kraliçesi!
I wanted her to stay here, and Dad said it was okay as long as he didn't see it.
Onun burada kalmasını istedim, babam da "Ben görmediğim sürece olur." dedi
I went to get her like you said, but she didn't answer.
Holt. Dediğiniz gibi onun yanına geldim ama cevap vermedi.
She said that I had tried to choke her during...
Bana şey yaparken onun boğazına yapışmamı söylemişti.
She said she wishes you were her mom, which makes me so glad to hear, especially now that I may not...
Senin, onun annesi olmanı dilediğini söyledi ki, bu beni çok memnun etti. Özellikle şimdi, benim olamayacağım zamanda...
I've said all along that her death wasn't an accident, but did anybody listen to me?
Onun ölümün kaza olmadığını hep söylüyordum. Ama beni dinleyen oldu mu?
She said to me, "I'm already dead," and those were her exact words.
Bana, "ben zaten öldüm" dedi, aynen böyle söyledi.
He said he want to find miss Blair and get her help she needs, which in romance novels, means locking her forever in tall tower.
Bayan Blair'i bulup ihtiyaçlarını karşılamak istediğini söyledi. Ki bu aşk romanlarında onu uzun bir kuleye sonsuza dek hapsetmek anlamına gelir.
I went to JD sir and said.. .. "JD sir, Jolly's friend and her fiancee are waiting outside".
JD efendime gittim ve ona JD efendim, Jolly'nin arkadaşı ve nişanlısı dışarıda bekliyor dedim.
I said nothing to her, is not it?
Ona bir şey söylemedin değil mi?
She said she also told you bill threatened to report her to the medical board for giving him vampire blood.
Ayrıca Bill'in ona vampir kanı verdiği için Meredith'i yönetim kuruluna şikâyet etmekle tehdit ettiğini de sana söylemiş.
If I asked her to, if I said that it was important, I'm sure that AnnaBeth would out us.
Eğer ondan söylemesini ve bunun benim için çok önemli olduğunu söyleseydim, Annabeth söylerdi.
No, I, you know, I-I asked her about her pies, and Lemon said that, you know, she was in great demand, and that maybe we ought to do something about it...
Ona sadece turtalarını sordum. Lemon ise taliplisinin çok olduğunu söyledi. Belki de bu konuda bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledi.
Lila, I'm sorry, but, you just - - everything I said to you is true- -
Lila, üzgünüm ama sana söylediğim her şey doğruydu.
I had to get her spayed and shots and stuff, but they said she's ready.
Onu kısırlaştırmalı ve aşılarını yaptırmalıyım ama bana hazır olduğunu söylediler.
I have to get hold of her. Maybe he said it before.
O adam söylemeden önce, ona ulaşmalıyım.
First you flaked on molly's play, and then I ask you to take her to jazz class, and you said you would, and you did not.
Önce Molly'nin oyunundan kaçtın. Sonra, Caz dersine götürmeni istedim. Yapacağını söyledin, ama yapmadın.
Because I asked her if she wanted to roll calls, and she said I'm not her assistant anymore.
Çünkü ona telefonlarına bakayım mı diye sordum. O da bana artık onun asistanı olmadığımı söyledi.
I've always said, "What's important here is to avoid the truth at all costs."
Her zaman söylerim, "Burada önemli olan gerçeği saklamanın en iyi yol olduğunu anlamak."
I thought you said you were gonna talk to her.
- Onunla konuşacaksın sanıyordum.
I just said something to her, because I was feeling kind of guilty, because I'm, uh...
Ben sadece ona kendimi suçlu hissettiğim için öyle söyledim.
I called her, and I said, "what the hell is going on? No one's supposed to get hurt".
Sonra onu arayıp ne haltlar dönüyor kimse zarar görmemeliydi dedim.
If I decide to take this case... everything you have ever said or done is gonna be fair game... when we walk back into that courtroom and we tell them... that the great and powerful Judge Meyerson has made a mistake.
Davanızı almaya karar verdim diyelim o mahkeme salonuna tekrar gittiğimizde ve onlara muhteşem ve heybetli Hakim Meyerson'un hata yaptığını anlattığımızda, söylediğiniz ve yaptığınız her şey meşru bir hedef haline gelecektir.
I have decided to retire, and I know you've always said you didn't want any part of what I do.
Emekli olmaya karar verdim ve biliyorum sen her zaman, yaptığım işin bir parçası olmak istemediğini söylerdin.
You know, she said I didn't understand her, wanted me to stop telling her how to live her life.
Onu anlamadığımı söylüyordu hayatını nasıl yaşayacağını söylemeyi bırakmamı istiyordu.
I said to myself every day.
Bunu her gün kendi kendime söyleyip durdum.
He always said I should go to art school.
O her zaman sanat okuluna gitmemi söylerdi.
I want it said to her just the way Chief Pope told me it would be done.
Şef Pope'un yapılmasını istediği şekilde söylemeni istiyorum.
When I agreed to let her be my co-maid of honor, you said you hadn't asked her yet, you big people-pleasing liar.
Benim yardımcı-baş nedimem olmasını kabul ettiğimde güya ona sormamıştın. İnsan-mutlu-edici yalancı seni.
He said that he had seen all possible futures and in every one, I had to die.
Tüm olası gelecekleri gördüğünü ve benim her birinde öldüğümü söyledi.
I said it right to her.
Böyle söyledim.
She said that my weakness was that I don't know enough about her past, so I've decided to summon someone who does.
Benim zayıflığımın onun geçmişini bilmiyor oluşum olduğunu söyledi. Bu yüzden ben de bilen birini çağırmaya karar verdim.
I take back everything I said to you that night in the dolphin lab. ( gasps )
O gece, yunus laboratuvarında sana söylediğim her şeyi geri alıyorum.
Like I said last night, I took lulu away from kerry Because I wanted her to have a good home.
Dün gece de dediğim gibi, Lulu'yu Kerry'den aldım çünkü ona iyi bir ev vermek istiyordum.
i said 6904
i said yes 136
i said okay 48
i said no 690
i said don't move 33
i said go home 16
i said i don't know 41
i said stop 168
i said enough 36
i said i would 56
i said yes 136
i said okay 48
i said no 690
i said don't move 33
i said go home 16
i said i don't know 41
i said stop 168
i said enough 36
i said i would 56
i said wait 33
i said i'm sorry 104
i said i'm fine 68
i said to him 70
i said go 69
i said nothing 76
i said stop it 59
i said that's enough 43
i said to myself 122
i said now 46
i said i'm sorry 104
i said i'm fine 68
i said to him 70
i said go 69
i said nothing 76
i said stop it 59
i said that's enough 43
i said to myself 122
i said now 46
i said go away 28
i said get out 84
i said not now 30
i said it first 38
i said that 196
i said it 310
i said shut up 121
i said so 46
i said good 17
i said drop it 37
i said get out 84
i said not now 30
i said it first 38
i said that 196
i said it 310
i said shut up 121
i said so 46
i said good 17
i said drop it 37