English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I shouldn't be surprised

I shouldn't be surprised tradutor Turco

131 parallel translation
- I shouldn't be surprised.
- Hiç şaşırmam.
No they're private property Anyway, the weather's changing I shouldn't be surprised if we had a squall
Hayır, onların sahipleri vardır. Zaten hava da bozuldu. - Böyle giderse, boraya yakalanabiliriz.
I shouldn't be surprised to see Bob back within a week.
Bob bir hafta sonra geri dönerse hiç şaşmam.
I shouldn't be too surprised
Moralim bozulmamalı
- I shouldn't be surprised.
Şaşırmazdım.
- Honestly, Aunt Fanny I shouldn't be surprised to have him declare that his intentions are honorable.
- Bak dinle... Bu aralar gelip de niyetinin ciddi olduğunu açıklarsa hiç şaşırmam.
In this war, I've seen ammunition dumps without ammunition, field kitchens with no cooks, motorcars with no petrol to run them on, so I suppose I shouldn't be surprised to find a railway transport officer without trains.
Savaş süresince, cephanesi olmayan cephanelikler, yemek pişmeyen ocaklar, mazotu olmayan arabalar gördüm. Yani, treni olmayan bir demiryolu memuruna şaşırmamalıyım.
Seriously, "Extraordinary," I shouldn't be a bit surprised.
Öyle ise hiç şaşırmam.
I shouldn't be at all surprised.
Doğrusu buna hiç şaşırmazdım.
I guess I shouldn't be surprised.
Galiba buna şaşırmamam gerekirdi.
I shouldn't be surprised.
Buna şaşmam.
Something along these lines, I shouldn't be surprised.
Buralarda olursa hiç şaşırmam.
I know of nothing more wonderful than school, which you shouldn't be surprised to hear from a man involved in politics.
Okuldan daha muhteşem bir şey daha bilmiyorum bir politikacıdan bunu duymak sizi şaşırtmıyor olsa gerek.
I shouldn't be surprised.
Şaşırmasam iyi olur.
And I shouldn't be surprised if I don't find out something very soon.
Rus dostlarımdan yakın zamanda bir haber almam pek sürpriz olmaz.
I shouldn't be surprised.
Öyleyse hiç şaşırmam.
And I shouldn't be a bit surprised if we get a spot of rain tonight.
Gece biraz yağmur yağarsa... hiç şaşırmam.
– Probably washable, I shouldn't be surprised.
- Yıkanabilirler de kesin.
I shouldn't be surprised if he's in town.
Eğer şimdi kasabada ise şaşırmam.
- Oh, I shouldn't be surprised at all.
- Buna hiç şaşırmam.
Though perhaps I shouldn't be surprised.
Belki de şaşırmamalıyım.
I guess I shouldn't be surprised you'd give up so easily.
Bu kadar kolay pes ettiğine şaşmamak gerek.
But I shouldn't be so surprised.
Ama belki de çok şaşırmamalıyım.
I guess I shouldn't be surprised.
Şaşırmamam gerekiyor zannedersem.
I shouldn't be surprised.
Hiç şaşırmam.
I shouldn't be surprised if he drops by again.
Tekrar uğrarsa hiç şaşırmam.
No, but I shouldn't be surprised that you would think that.
Hayır, fakat böyle düşünmene şaşırmadım.
I guess I shouldn't be surprised you lied to me, too.
Ayrıca, bana yalan söylemenede şaşırmadığımı söyleyebilirim
You nearly had sex on my desk so I shouldn't be surprised there's a baby on it.
Masamın üzerinde neredeyse seks yapacağını gördükten sonra şu anda üzerinde bir bebek olmasına o kadar şaşırmamalıyım.
I guess I shouldn't be surprised.
Sanırım bu benim için bir sürpriz olmadı.
THE TWO OF YOU... WELL I... OF COURSE I SHOULDN'T BE SURPRISED.
Gerçi neye şaşırıyorsam.
You know, ray, I shouldn't be surprised right now, but I am.
Pek şaşmamam gerek aslında ama şaşıyorum.
I shouldn't be surprised you won't take any responsibility.
Hiç sorumluluk duymamana şaşırmamalıyım.
But I shouldn't be surprised because you always put a lot of effort into the things that you buy... for her.
Ama niye şaşırıyorum ki, sen ona bir şey alırken hep çok uğraşırsın.
That's quite a few of you, I shouldn't be surprised and a half.
Ne de olsa çok azsınız.
I shouldn't be surprised at anything.
Ne yazarsa yazsın, şaşırmam.
I guess I shouldn't be so surprised... things get stolenfrom here all the time.
Bu beni şaşırtmamalı, buradan sürekli bir şeyler çalınır.
I guess I shouldn't be surprised that Mxyzptlk didn't bring anything up.
Mxyzptlk'ten bir şey çıkmadığına şaşırmamalıyım herhalde.
You lied to me, but I guess I shouldn't be surprised because that's what you do.
Bana yalan söyledin. Ama buna şaşırmamam gerekir çünkü... yapman gereken bu.
I shouldn't be surprised if that Gallaccio took them.
Gallaccio'nun almış olmasına hiç şaşırmam.
i... i guess i shouldn't be surprised there's something unusual about you.
Sanırım sen de garip bir şeyler olduğunu fark etmekte haksız değilim.
I guess we shouldn't be surprised, given the winter we just had.
Geçirdiğimiz kışı düşünürsek bu hiç şaşırtıcı değil.
I don't know how you knew he was gonna come back different... but I guess I shouldn't be surprised.
Değişmiş bir şekilde geri döneceğini nasıl bildiğini bilmiyorum ama, sanırım şaşırmamalıyım.
So I guess I shouldn't be surprised, should I?
Bu konuda şaşırmamalıyım, değil mi?
He's a big Meryl Streep fan, so I shouldn't be surprised that he's identified with her character.
Büyük bir Meryl Streep hayranı, yani onun karakterinde olması şaşırtıcı değil.
I guess I shouldn't be so surprised.
Sanirim sasirmamam gerek.
I guess I shouldn't be surprised that you suspect me. But I was out of town the night Sadie disappeared. I'm gonna need the details.
Benden şüphelenmenize şaşmamalıyım ama Sadie'nin ortadan kaybolduğu akşam şehir dışında golf turnuvasındaydım.
But I guess I shouldn't be surprised.
Ama sanırım şaşırmamalıyım.
Coming from you, I guess I shouldn't be surprised.
Senin yaptırdığın düşünülürse, hiç şaşırmamak lazım.
I guess I shouldn't be surprised by anything you do.
Galiba yaptigin hicbir seye sasirmamam lazim.
Oh, you're referring to the blood tests I asked Abby to run on the nonexistent John Doe. And so I shouldn't be surprised- - she goes to you with everything.
Olmayan kimliği belirsiz kurban için Abby'den istediğim tahlilleri soruyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]