English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I shouldn't think so

I shouldn't think so tradutor Turco

97 parallel translation
I shouldn't think so.
Düşünmesem iyi olur.
- I shouldn't think so.
- Sanmıyorum
I shouldn't think that kind of ideal was so difficult to find.
İdealindeki insan buysa, onu bulmakta zorluk çekeceğini sanmam.
Are you trying to tell me I shouldn't think he's so wonderful?
Onun çok harika biri olduğunu düşünmemem gerektiğini mi söylüyorsun?
Perhaps I shouldn't have let her sleep so long, but I think she needed it.
Bu kadar uzun uyumamasına izin vermemeliydim ama ihtiyacı vardı.
I shouldn't think so.
- Hiç sanmıyorum.
- I shouldn't think so.
- Hiç sanmıyorum.
- No, I shouldn't think so.
- Hayır, hiç sanmıyorum.
They think you shouldn't be on the outside so much but a little on the inside. I have a few things for you at the docks.
Ama dışarıda fazla dolaşmaman, biraz daha içimize girmen gerektiğini düşünüyorlar.
Well, I shouldn't think so.
Hiç sanmamıştım.
- Oh, I shouldn't think so.
- Öyle olduğunu sanmıyorum.
I shouldn't think so.
Böyle düşünmemeliyim.
I shouldn't think so, Roger.
Sanmıyorum.
I shouldn't think there's a soul in this place that knows me, my dear so there's no cause for you to worry.
Burada beni tanıyanın olduğunu sanmıyorum, canım yani endişelenmen için bir sebep yok.
I shouldn't think so.
Sanmıyorum.
- I shouldn't think so, madam.
- Sanmıyorum, madam.
I think Gerald spoke to Rupert about it... so that it shouldn't seem like an outing with a... type.
Bu yüzden öyle bir gezi olamaz.
I shouldn't think so.
Hiç sanmıyorum.
I shouldn't think so, with all this going on!
Bu gürültüde hiç sanmıyorum.
Oh, I shouldn't think so.
Böyle düşünmemeliyim.
- No, I shouldn't think so.
- Hayır, sanmıyorum.
- I shouldn't think so, either.
- Ben de.
- I shouldn't think so.
- Sanmıyorum.
If I think I was hysterical, shouldn't I say so?
Eğer isterik olduğumu düşünüyorsam, öyle söylememeli miyim?
I know one shouldn't make fun of deeply held beliefs, so I think a great big hand for the Great Prophet Zarquon wherever he's got to!
Derin inanışlar konusunda dalga geçilmemeli, bu yüzden Yüce Peygamber Zarquon için bir alkış istiyorum şu an her neredeyse!
No, I shouldn't think so.
Hayır, hiç sanmam.
Oh no, I shouldn't think so.
Hiç sanmam.
Oh, I shouldn't think so, love.
Pek sanmıyorum aşkım.
No, I... I shouldn't think so.
Hayır, sanmıyorum.
- I shouldn't think so.
- Zannetmem.
I just think it shouldn't be so severe.
Sadece bu kadare sade olmamalı diye düşünüyorum.
I just think it shouldn't be so severe.
Yalnızca bu kadar haşin olmamalı, bence.
But if you'll allow me to say so I don't think, and I know this sounds very American you shouldn't be afraid to let the readers share your feelings.
Ama eğer açıklamama izin verirsen... Emin değilim ama kulağa çok Amerikanvari geliyor. Okuyucuların duygularını seninle paylaşmalarından korkmamalısın.
I shouldn't think so, dear.
Sanmıyorum, canım. Kızgın olduğu sen değilsin.
- Oh, I shouldn't think so.
- Oh, öyle sanmıyorum.
Can I meet you somewhere? Oh, I shouldn't think so, darling.
- Bir yerde buluşabilir miyiz?
I shouldn't think so for a moment.
Bir an bile öyle düşünmedim.
I think of the world as an illusion and we shouldn't take ourselves so seriously.
Ben sadece bu dünyayı bir yanılsama olarak görüyorum. Kendimizi bu kadar ciddiye almamalıyız.
No, because you've been using a naturalist code... and I think the ghostly specter shouldn't be so grand.
Hayır, çünkü natüralist bir ton kullanıyorsun... ve bence hayaletin korkutuculuğu bu kadar büyük olmamalı.
I think I shall like you. I'm so glad - I was afraid I shouldn't.
Sanırım seni seveceğim.Çok mutluyum, sevmeyeceğimden korkmuştum.
I shouldn't think so.
Ben öyle düşünmezdim.
I shouldn't think so, no.
Zannetmiyorum.
I shouldn't think so.
Güzel.
- Strangely, I think Audrey would concentrate more on the sexual than the harassment. - So you shouldn't tell her.
Ve tuhaf bir şekilde Audrey'nin taciz kısmından çok işin cinsel tarafına odaklanacağını düşünüyorum.
So you're saying you think I shouldn't go.
- Yani gitmememi mi söylüyorsun?
Now, ma'am, I'll be very candid with you about this so please, don't get freaked out or think that I'm some kind of weirdo who you shouldn't meet for the best fried clams in Maine.
Bu konuda çok açık olacağım bu yüzden kızmayın ya da Maine'de birlikte akşam yemeği yenmeyecek bir sapık olduğumu düşünmeyin.
This? I shouldn't think so. We just got the new Pasternak.
Sanmıyorum.Yeni bir Pasternak'i henüz aldım.
Thanks, but I shouldn't be drinking, what with the training, so I think I'll just stick to the lemonade.
Teşekkürler, ama içmemem gerek, antremanla ilgili, o yüzden limonatada kalacağım.
MORGAN : So I shouldn't eat this food for a year? No, I don't think so.
Bir yıl boyunca bu yemekleri yiyemez miyim?
No, Ella, I shouldn't think so.
Hayır Ella, hiç sanmıyorum.
I shouldn't think so.
Hiç sanmam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]