I tell you everything tradutor Turco
2,386 parallel translation
I'II tell you everything!
Size her şeyi anlatacağım!
I tell you everything I know, and I'll make you both heroes.
Bildiğim her şeyi anlatır ve ikinizi de kahraman yaparım.
Look if everything gets back to normal some day, you and I are going to sit down, have a couple of beers, and you're going to tell me exactly what this is all about.
Eğer bir gün her şey normale dönerse sen ve ben oturup birer bira alacağız ve bana tüm olan biteni anlatacaksın.
I said, you could tell me everything's gonna be okay.
Bana her şeyin yoluna gireceğini söyleyebilirsin dedim.
Preston, you tell me everything, and I won't throw you in jail.
Preston, bana her şeyi anlatırsan seni hapse atmam.
If you don't turn yourself in at 9 : 00, I will go down there myself and tell them everything.
- Saat dokuzda sen kendini ihbar etmezsen ben gidip her şeyi anlatacağım.
I understand you wanting to come clean about everything and tell everybody, okay?
Herşeyi itiraf edip, herkese söylemek istemeni.. .. anlıyorum, tamam mı?
I want to tell you everything.
Sana her şeyi anlatmak istiyorum.
All right, I'll tell you everything, just don't shoot.
Tamam, sana her şeyi anlatacağım, sadece ateş etme.
I can tell you everything you need to know.
Bilmen gereken her şeyi söyleyebilirim.
I'll tell you what I tell all my patients... We are going to do everything we can to get you a kidney.
Tüm hastalarıma söylediğimi sana da söyleyeceğim sana böbrek bulmak için elimizden geleni yapacağız.
Mrs. Weller, I know this might sound strange, but we need you to tell us everything you can about Samantha's dolls.
Bayan Weller, bu size biraz garip gelebilir, biliyorum ama bize Samantha'nın bebeği ile ilgili hatırladığınız her şeyi söylemeniz gerekiyor.
Should I tell yöu everything today itself?
Bugün sana her şeyi söylemek zorunda mıyım?
I'll tell you everything my mom told me.
Annemin bana anlattığı herşeyi sana anlatacağım.
Maya is returning today and I know you will tell her everything.
Maya bugün dönüyor ve senin ona her şeyi anlatacağını biliyorum.
I'm going to make you tell me everything.
Bana her şeyi anlatmanı sağlayacağım.
Tell him that I buy everything. - You are like a wizard.
Onların hepsini alacağımı söyleyin.
I need you to tell me everything you know about this Jason character.
Herşeyi söyle bana şu Jason la ilgili
I think you gotta tell us everything you know.
Bence, bildiğin her şeyi bize anlatmalısın.
I'm gonna tell you everything we're doing, okay?
Yaptığımız her şeyi sana anlatacağım.
I know I promised you That I would tell you everything,
Sana her şeyi anlatacağım diye söz verdim, biliyorum.
And I'll tell you everything.
Sana bildiğim her şeyi anlatayım.
Dai's gonna take you back, but first I need you to tell me everything.
Dai seni geri götürecek ama önce bana her şeyi anlatacaksın.
I want you to tell me everything you know.
Bana bildiğin her şeyi söylemeni istiyorum.
We're supposed to be a team, you know, and I want us to be able to tell each other everything, okay?
Bizim bir takım olmamız gerekiyor, biliyorsun, ve birbirimizi herşeyi söylemeliyiz, tamam mı?
You have 30 seconds to tell me everything I need to know about Paul.
Paul hakkında bilmem gereken her şeyi anlatman için 30 saniyeniz var
I need to know everything you can tell me about something called "a Preta."
Preta diye bir varlık hakkında bana bilgi vermelisin.
I promise you, I will tell you everything- -
Sana söz, her şeyi anlatacağım.
I am going to skin you slowly from neck to tail until you tell me everything that you did to my son.
Derini ensenden kuyruğuna kadar yavaşça yüzeceğim taa ki oğluma ne yaptığını anlatana kadar.
I demand that you tell me everything you've discovered.
Keşfettiğin her şeyi bana anlatmanı istiyorum.
- I don't mess with kids. Then you tell me everything you don't know about Jason Peterson.
O zaman Jason Peterson hakkında bildiğin her şeyi anlat.
Listen, I just think you should go to the police and tell them everything you know. I can't do that.
Bak, bence direkt polise gitmeli ve bildiğin her şeyi anlatmalısın.
I'm gonna tell you everything in time, okay?
Sırası gelince her şeyi anlatacağım, tamam mı?
And I will tell you everything. But you have to come with me.
Ben de sana her şeyi anlatacağım.
I will tell you everything, but Sean can't come with us.
Her şeyi anlatacağım ama Sean bizimle gelemez.
With everything we've been through- - Yeah. I can't tell you what to do.
Onca yaşadığımız şeyden sonra tabii ki arkadaşız.
After I get the chairman's gavel on Thursday, you'll be required to tell me everything anyway.
Perşembe günü, oturum başkanının tokmağını aldıktan sonra zaten her şeyi anlatmak zorunda kalacaksın.
I'll tell you everything.
Size herşeyi söyleyeceğim.
All I can tell you is that I'm going to do everything I can, everything, to get your father back.
Tüm söyleyebileceğim, babanızı geri almak için her şeyi ama her şeyi yapacağım.
I came by because, er... I just wanted to say thank you for... everything and I wanted to tell you that I love you.
Uğradım çünkü, hmm teşekkür etmek istedim her şey... için.
I can't tell you everything.
Sana her şeyi anlatamam.
Ilsa, I need you to tell me everything about your relationship with your husband.
Ilsa, bana kocanla olan ilişkin hakkında her şeyi söylemen gerekiyor.
Well, I don't tell you everything.
- Sana her şeyi anlatmıyorum.
I will tell you everything, just don't harm my sister.
Sana her şeyi anlatacağım Sadece ablam zarar vermez.
I want you to tell me everything you know about her.
Onun hakkında bildiğiniz her şeyi bana anlatmanızı istiyorum.
Yeah, we'll go for a walk later and I'll tell you everything.
- Evet, evet. Sonra birlikte yürüyüşe çıkarız, sana herşeyi anlatırım.
Everything up here has been great, and I can't tell you how much I appreciate everything that you've done for me.
Burada her şey harika bunun için ve benim için yaptığınız her şey için sana ne kadar müteşekkir olduğumu anlatamam.
- If you cooperate tell me everything I want to know I promise that you will die without pain.
İş birliği yaparsan bilmek istediğim her şeyi anlatırsan acısız bir şekilde öleceğine söz veriyorum.
I was gonna tell you everything.
Sana her şeyi anlatacaktım.
And if you don't, I'm gonna go back to Allison's dad, and I'm gonna tell him everything- -
Eğer bırakmazsan, Allison'ın babasına giderim ve ona her şeyi anlatırım- -
I'll tell you everything.
Size her şeyi anlatacağım.
i tell you something 30
i tell you what 741
i tell you now 16
i tell you 1650
i tell you this 29
i tell you that 25
i tell him 39
i tell myself 23
i tell them 18
i tell ya 118
i tell you what 741
i tell you now 16
i tell you 1650
i tell you this 29
i tell you that 25
i tell him 39
i tell myself 23
i tell them 18
i tell ya 118