I tell you something tradutor Turco
10,292 parallel translation
Can I tell you something?
Sana bir şey söyleyebilir miyim?
Yeah, I, uh, need to tell you something confidentially as my lawyer, and I need you to not freak out.
Seni korkutup çıldırtmak istemiyorum ama avukatım olarak bilmen gereken bir şey var.
I'm gonna tell you something true from my life that might bind us closer.
Sana hayatımdan bir kesit anlatacağım yakınlaşmamız için.
- There's something else I need to tell you.
Sana söylemem gereken başka bir şey daha var.
I need to tell you something.
Sana söylemem gereken bir şey var.
You know, I feel like you wanted to tell me something before. You know?
Sanki geçen akşam bana bir şey anlatmak istiyor gibiydin.
I need to tell you something. There are some men outside, and they want to know what happened here.
Dışarıda birkaç adam var ve burada ne olduğunu öğrenmek istiyor.
But as soon as I have something to tell you, I will.
Ama size söylemen gereken bir şey olursa en kısa zamanda söylerim.
Well, i-i need to tell you something.
- Sana bir şey anlatmam gerekiyor.
I just want to tell you something that you want to hear.
Sana sadece duymak istediğin bir şey söylemek istiyorum.
I'm gonna tell you something else.
Sana başka bir şey söyleyeceğim.
And I'll tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim mi?
I need to tell you all something.
Sizlere bir şey anlatmalıyım.
I have to tell you something.
Violette, seninle konuşmam gerek.
I'm going to tell you something.
Sana bir şey söyleyeceğim.
Jacqueline, I need to tell you something.
Jacqueline sana bir şey söylemem lazım.
- I have to tell you something.
- Sana bir şey söylemeliyim.
I need to tell you something.
Sana bir şey demem gerekiyor.
- I gotta tell you something that my grandma told me yesterday about you.
Dün babaannemin senin hakkında dediklerini sana söylemeliyim.
Listen, there's something I need to tell you, and I want you to listen before you react.
Dinle, sana söylemem gereken bir şey var ve tepki vermeden önce dinlemeni istiyorum.
I'm sorry for the pain I've caused, but I have to tell you something.
Verdiğim acılardan dolayı çok özür dilerim ama bir şey söylemem gerek!
Something I should tell you.
Sana bir şey söylemem lazım.
I have something to tell you.
Pev, sana söylemem gereken bir şey var.
Listen, Jim, there's something I got to tell you.
Jim, sana anlatmam gereken bir şey var.
I'm going to tell you something, and I'd appreciate if you kept your face perfectly still.
Sana bir şey söyleyeceğim, ve yüz ifadene hakim olursan çok iyi olur.
I gotta tell you, it's not easy to keep something as big like Helicarrier in secret.
Söylemek gerekirse Helitaşır gibi büyük bir şeyi sır olarak saklamak hiç de kolay değil.
Something I need to tell you.
- Size söylemem gereken bir şey var.
Just tell me if there's something I need to help you with.
Yapmamı istediğin bir şey varsa söyle.
Guy, there's something I have to tell you.
Guy, sana söylemem gereken şeyler var.
I have something I need to tell you, mother.
Sana söylemem gereken bir şey var anne.
Jane, I want to tell you something, and I am serious about it.
Jane, sana bir şey söylemek istiyorum, ve bu konuda ciddiyim.
I just... I wanted to tell you something.
Sana bir şey söyleyecektim.
So, um... I have to tell you something.
Şey... sana bir şey söylemem gerek.
I need to tell you something.
Sana bir şey söylemem gerek.
I have something to tell you, Rogelio.
Sana söylemem gereken bir şey var, Rogelio.
Listen, I wanna tell you something.
Dinle, sana bir şey söyleyeceğim.
I need to tell you something.
Sana bir şeyler söylemem gerekiyor.
Becca, there's something I want to tell you.
Becca, sana söylemek istediğim bir şey var.
Now listen, let me tell you something that I did.
Dinleyin. Size yaptığım bir şeyi anlatayım.
Gretel, I know we haven't spent a ton of time together recently, but you can still tell me if there's something wrong. You know that, right?
Gretel, son zamanlarda pek fazla vakit geçirmediğimizi biliyorum ama yanlış birşey varsa, bana söyleyebileceğini biliyorsun değil mi?
I don't think I need to tell you that... something terrible is gonna happen if you lie to me.
Bana yalan söylersen başına kötü şeyler geleceğini söylememe gerek yok herhalde sonuçlarına da katlanırsın.
I'm trying to tell you something here.
Sana bir şey söylemeye çalışıyorum.
Let me tell you something. I'm from here.
Sana bir şey söyleyeyim, ben buralıyım.
Now, I'm gonna tell you something, and I want you to listen.
Şimdi sana bir şey söyleyeceğim ve beni can kulağıyla dinlemeni istiyorum.
You gonna tell me that, by the power vested in you, that there's something else I ain't allowed to do?
Sana verilen yetki ile yapmama izin verilmeyen başka bir şey mi olduğunu söyleyeceksin?
But before you do, I want to tell you something first.
Sen söylemeden önce, ben bir şey söylemek istiyorum.
I know. I was waiting to tell you something, but...
Biliyorum, sana bir şey söylemek için bekliyordum ama...
I've been wanting to tell you something since...
Sana bir şey söylemek istiyordum...
I know, and if there was something to tell you, I would, but there's not, OK?
Biliyorum, ve sana söylenecek bir şey olsaydı söylerdim ama yok, tamam mı?
Man, I cannot tell you how great it feels to not have something or someone forced on me.
Aynen, sebze hibachi yemekten başka hiçbir şey istemiyorum şu anda. Bir şeylerin ya da birilerinin baskı yapmamasının ne kadar iyi olduğunu tarif edemem.
Why don't you tell me something I don't know about you.
Sen de bana senin hakkında bilmediğim bir şey söylesene.