In cash tradutor Turco
4,850 parallel translation
Two million in cash or we go to court and win.
İki milyon nakit, yoksa mahkemeye gideriz ve davayı kazanırız.
And we're gonna need that all in cash, Archer, right now.
Ve parayı nakit olarak almamız gerekiyor Archer.
Check this out... more than $ 500,000 in cash still unaccounted for.
Şuna bakın 500 bin dolardan fazla nakit para hâlâ kayıp.
Who pays the most out in cash for keys?
Anahtar karşılığı nakitte para en çok kimden çıkıyor?
But right now I need a binder from you, a small bouquet in cash.
Ama şimdilik senden geçici bir süreliğine kapora için nakit para almam lazım.
In cash.
Nakit olarak.
My share should be in cash.
Benim payım parada olmalı.
One day he came back home with a million rubles in cash.
Bir gün eve elinde bir milyon ruble nakit para ile geldi.
He'll pay you in cash.
Sana nakit ödeyecek.
Yeah, and I have, like, a few dollars in cash.
- Evet, ayrıca nakit birkaç dolarım var sadece.
Paid for in cash, I'm afraid.
Nakit ödenmiş maalesef.
Lots of it. In cash.
Nakit olarak.
The middleman said that I would be paid in cash.
Adam bana para ödeneceğini söyledi.
Ezra pays me in cash.
- Ezra bana nakit ödüyor.
Pete and I, on one of our trips to Peru, We were taking $ 15,000 in cash because down there you can't use credit cards or anything else.
Pete ile Peru'ya yaptığımız gezilerden birinde yanımıza 15 bin dolar almıştık. Çünkü oralarda kredi kartı gibi şeyler kullanamazsınız.
In Japan, they.. The museums pay in cash.
Japonya'da, müzeler nakit ödeme yapar.
And paying in cash?
Ve nakit ödüyorsun?
Mrs. Borden's gold watch and chain were taken and, uh, $ 20 in cash.
Bayan Borden'nın altın saati, zinciri ve 20 doları çalınmış.
For which they paid $ 793,000... half in cash.
Hem de 793,000 doların yarısını nakit ödeyerek.
There's probably... I don't know... $ 100,000 in cash there.
Nakit 100,000 dolar falan vardır.
Why give you that much in cash?
Neden bu kadar çok nakit para veriyor?
Yeah, he took my Surface tablet and a couple hundred bucks in cash.
Evet, Benim tabletimi ve bir kaç yüz dolar naktimi aldı.
We're going to need that in cash, Mr. Deane.
Nakit kabul ediyoruz, Bay Deane.
$ 12,000... in cash, right by my bed.
On iki bin dolar. Nakit. Yatağımın ucunda.
Manager said he paid in cash, but he had a Moscow driver's license.
Yönetici parayı nakit ödediğini söyledi. Gel gelelim ki, Moskova ehliyeti var.
He only wanted to be paid in cash- - no taxes, no withholding.
Beni kaydol.
I deal in cash only and product.
Sadece para ve mal anlaşmasını yaparım ben.
Then you ride in on your white fucking horse, tell them you have a cash buyer and Richard Carver can approve a short sale.
Sonra beyaz atına atla, nakdi olan bir alıcı olduğunu söyle. Richard Carver o zaman satmaya onay verir.
If you leave your house in a broom-swept condition prior to your eviction date, banks can give you 3500 bucks cash in your pocket.
Evinizi, tahliye tarihinden önce boş ve temiz bir şekilde teslim ederseniz bankalar size nakit 3500 dolar verebilir.
The banks need to think you guys are tenants in all these properties, so that I can negotiate cash-for-keys deals with all y'all.
Bankalar, sizin bu konutlarda kiracı olduğunuzu düşünmeli ki hepsi için anahtar karşılığı nakit anlaşmasını imzalayabilelim.
I'm heading to handle this cash-for-keys Rick wanted me to do.
Rick'in istediği anahtar karşılığı nakit işini halletmeye gidiyorum.
Three quarters of the world's cash is hidden away in places exactly like this.
Dünyadaki nakitin dörtte üçü bu gibi yerlerde saklı duruyor. Turks ve Caicos mu?
Yeah, listen, I've dropped Hollis's cash off with Goldie.
Evet, dinle, Hollis'in parasını Goldie bıraktım.
Maybe you could cash in while the kids are playing.
Belki de çocuklar oynarken borcu kapatırız.
- What, he got his dick caught in somebody's cash register?
Ne oldu, çükünü birinin yazar kasasına falan mı sıkıştırdı?
They reinvest this load of cash in an even more juicy business, the one that turns snow into gold. They get tons of morphine-base from Turkey.
Bu yüklü parayı daha da tatlı bir işe karı altına çevirecek olan bir işe yatırıyorlar Türkiye'den tonlarca baz morfin getiriyorlar.
I got plenty of cash around, I'm not gonna leave it in some bank.
- Bol param var, bir bankada kalsın istemiyorum.
Just as good as cash... Only easier to carry, negotiable at any bank in the world.
Nakit kadar iyidir... sadece taşıması kolay, dünyanın herhangi bir bankasında işlem görebilir.
What if we want to cash in a roll of pennies at the bank?
Ya bir bankadan, bir tomar peni isteyecek olursak ne olacak? O zaman da mı böyle diyeceğiz?
Do we say it then? No. You look that teller in the eye and you say, you would like some cash for this roll of cunts.
O veznedarın gözlerine bakacak ve şöyle diyeceksin, bana biraz nakit ver, bir tomar amcık olsun.
Until further notice, the evening cash-up for each department will take place in the presence of myself or Mr. Jellicoe.
Toplam 18 pound, 14 şiling ve 9 peni. Bir dahaki emre kadar akşamları para sayımı ya benim ya Bay Jellicoe'nun gözetiminde yapılacak.
Cobra kept a duffel bag filled with cash and supplies in case of a threat on our lives.
Kobra hayati bir tehlikeye karşı nakit para ve destek dolu bir spor çanta bulundururdu.
Didn't want to carry bundles of cash on the plane, so we went to a bank and put it in traveler's checks.
Uçaktayken nakit para bulundurmak istemedik. Bu yüzden, bankaya gidip parayı seyahat çekine yükledik.
Looks like Ock offered cash to down-on-their-luck kids to participate in his scientific studies.
Görünüşe göre Ock bu talihsiz çocuklara bilimsel deneylerine katılmaları için nakit para teklif etmiş.
In fact, they were so strapped for cash, they had to pay poor Halley's salary with copies of their worst-selling book.
Aslında, paraya çok sıkışmışlarken en az satan kitabın kopyalarıyla Halley'in maaşını ödemek zorundaydılar.
You should have wads of cash in here.
Sende tomarla para olmalı.
The department ran a trace on the cash Josef left for his funeral.
Bölüm Josef'in cenazesi için bıraktığı para incelemiş.
There was a blue bag here with my shoes in it and $ 50,000 cash and a gun and my Taser.
İçinde ayakkabılarımın ve elli bin doların olduğu mavi bir çanta vardı. Bir de silah. Bir de elektroşok.
They want $ 20 million in non-traceable cash.
İzi takip edilemeyecek banknotlardan oluşan, 20 milyon nakit istiyorlar.
It's the perfect place to hide cash in plain sight.
Bu düz görünürde nakit gizlemek için mükemmel bir yerdir olduğunu.
Nothing in it but a burner phone and some cash.
Bir kullan-at telefonla, biraz nakit dışında bir şey yok.
cash 689
cashmere 23
cashier 26
cash only 50
cash in hand 19
cash money 29
cash register bell dings 16
in canada 37
in case you didn't know 34
in case you didn't notice 30
cashmere 23
cashier 26
cash only 50
cash in hand 19
cash money 29
cash register bell dings 16
in canada 37
in case you didn't know 34
in case you didn't notice 30