In love tradutor Turco
43,659 parallel translation
They're in love.
Aşıklar.
- They're in love. That's sweet.
- Aşıklar demek, çok hoş.
Everyone's in love in a foxhole.
Herkes aşkın siper olarak kullanıldığını bilir.
In human terms, once upon a time, a boy met a girl, and they fell in love. They had sex.
İnsani terimlere indirgersek evvel zaman içinde bir çocukla kız tanışmış ve aşık olmuşlar.
I'm in love with a married woman, and for the last eight months, I've been nagging her to define her relationship by conventional standards when I fucking hate convention.
Evli bir bayana aşığım, ve son sekiz aydır, geleneksellikten nefret etmeme rağmen ona aşkının gelenekselliğini açıklaması için dır dır ediyorum.
You're in love with her.
Onu seviyorsun.
Between the booze and the crying, she wasn't making a lot of sense, but I think she's still in love.
Onca içki ve ağlamanın arasında pek bir şey anlaşılmıyordu ama sanırım hâlâ oğluma aşık.
Winston, you're in love,
Winston, sen aşıksın.
And it was that moment I knew I would fall in love with you.
Seninle aşık olacağımı işte o an anladım.
And I did fall in love with you.
Ve sana aşık oldum.
How long have you been in love with her?
Ne zamandır ona aşıksın?
She's, uh, with my partner, Aly, who, I'm in love with, but she has a boyfriend, you know.
Jess, aşık olduğum partnerim Aly ile şu an ama sevgilisi var, biliyorsunuz.
You will be madly in love with me.
Bana sırılsıklam aşık olacaksın.
Makes men fall in love when they shouldn't.
Erkekler aşık olmamaları gereken şekilde aşık olurlar.
About how you're still in love with me, cry yourself to sleep at night.
Hâlâ bana çok aşık olduğunu, geceleri ağlayarak uyuduğunu falan yani.
With the woman you claim to be in love with after only knowing for a few hours?
Sadece birkaç saat önce tanışmanıza rağmen aşık olduğunu iddia ettiğin kadınla mı?
They can poison you, heal you, make you fall in love.
Seni zehirleyebilirler, iyileştirebilirler, aşık da edebilirler.
I mean, come on. Who would fall in love with a freak show like you?
Hadi ama, senin gibi bir ucubeye kim aşık olur ki?
The same person who's in love with Nygma
Nygma'ya aşık olan...
One woman in love with that psychotic bean pole defies explanation, but two?
O psikopata aşık olan bir kadının olması zaten garip, ama ikincisi de mi varmış?
Did you believe in vampires before you fell in love with one and became one yourself?
Bir tanesine aşık olup kendin de vampir olmadan önce onlara inanıyor muydun?
We were in love.
- Birbirimize aşıktık.
- I'm not proud of how it went down with Jamie, but we fell in love.
Jamie konusunda kendimle gurur duymuyorum ama aşık olmuştuk.
Let me guess, you were in love with the groom.
Damada aşıksın.
She was really in love with her fiancée.
Nişanlısına gerçekten aşıktı.
And I knew I was in love with you the moment I saw you.
Seni ilk gördüğüm anda sana aşık olduğumu anladım.
And I fell in love with your neck.
Ve o an boynuna aşık olduğumu hissetmiştim.
They have love right in front of them.
Aşkları gözlerinin önünde duruyor.
That doorman is just gonna keep opening that door, letting love out and letting it back in again and then letting it walk right by him.
Kapıcı kapıyı açıyor. Sevdiğinin çıkmasını ve tekrar girmesini sonra da yanından geçip gitmesini izliyor.
There is a good and decent man in there who loves me and is expecting to marry me, and I can't tell if I am marrying because I love him back or because I just ran here and picked up a scalpel
Dışarıda iyi ve düzgün bir adam var. Beni seviyor ve benimle evlenmek istiyor. Onu sevdiğim için mi evleniyorum yoksa elime neşteri alıp bu Shepherd derisine sokmak için mi bilmiyorum.
And who am I to say we only get one great love in our life?
Kim oluyorum da hayatımız boyunca tek bir büyük aşk yaşayacağımızı söylüyorum?
I'd love to see what we inspire in you.
Sana nasıl ilham verdiğimizi görmek hoşuma gider.
I love you, Henry, and I'll never call you anything but your name, but you gotta decide... are you gonna lay there, swallow that blood in your mouth?
Seni seviyorum Henry. Sana sadece adınla hitap edeceğim ama kararını vermek zorundasın. Yerde öylece yatıp ağzındaki kanı yutacak mısın?
She puts dates in her little love notes?
Küçük aşk notlarına tarih mi eklemiş?
By humiliating my love in front of everyone.
Herkesin önünde, aşkını küçük düşürerek.
Uh, no. Uh... not just you, but, yes, it is off the market, and we are thrilled to be part of your cause, and we would love to participate in any way we can.
Hayır sadece siz değil, fakat artık piyasada değil ve biz de amacınızın bir parçası olmaktan memnunuz ve yapabildiğimiz noktada katkı yapmaktan mutluluk duyarız.
You know I love you and I will always be there for you in an emergency, but Schmidt and I need to do this by ourselves.
Seni seviyorum ve acil bir durumda her zaman yanında olacağım ama Schmidt ve benim bunu kendi başımıza yapmamız gerekiyor.
Gods were making love in the clouds.
Tanrılar bulutlarda sevişiyorlardı.
I think I'm in love.
Sanırım aşık oldum.
Who am I to stand in the way of love?
Ben kimim ki aşkın ayağına dolanacağım?
Of course, I didn't want to stand in the way of love, but... this woman would have been a disaster.
Elbette aşkın ayağına dolanmak istemezdim ama bu kadın onun için bir felaket olurdu.
But to be completely honest, I'm not exactly in a "love" place right now.
Fakat dürüst olmak gerekirse şu an bir ilişkiye hazır değilim.
I'm not sure about riding in on the unicorn, but I love this charmeuse and the tiara design is exquisite.
Bir unicorn'a binmek konusunda emin değilim ama bu şarmözü sevdim ve taç tasarımı şahane olmuş
Oh, no, I love a good gamble. Count me in.
Hayır, kumarı severim.
Sure, we'd love to come in.
Elbette seve seve içeriye geliriz.
Ask yourself : who do you love more than any other in the world?
Kendine bir sor. Dünyada herkesten çok sevdiğin kişi kim?
I hand-selected all of you and asked nothing in return except for love and gratitude.
Sizi ellerimle seçtim ve sevgi ve minnettarlık haricinde hiçbir şey istemedim.
Man, I love this rap shit. Boy, you know, when they told me a rapper was in here,
Bu rap olayına bayılıyorum dostum, burada bir rapçi olduğun söylediklerinde,
Love to clear my head out in nature.
Kafamı doğada dağıtmak güzel oluyor.
That's all right, love, I thought you were a burglar, coming in at that hour.
Sorun değil canım, o saatte gelince seni hırsız zannettim.
Come on in, love.
İçeri geç canım.
in love with me 16
love 6635
lovecraft 23
lovely 1455
lover 352
loves 34
lovers 138
loved 84
love is in the air 29
lovey 87
love 6635
lovecraft 23
lovely 1455
lover 352
loves 34
lovers 138
loved 84
love is in the air 29
lovey 87
loverboy 37
love is all you need 17
lovebirds 65
love you 2060
love is blind 30
love me 205
love is 42
love you too 190
love you guys 28
love actually 22
love is all you need 17
lovebirds 65
love you 2060
love is blind 30
love me 205
love is 42
love you too 190
love you guys 28
love actually 22