Lovely day tradutor Turco
591 parallel translation
I suppose you're wondering why I should bother on such a lovely day.
Böyle güzel bir günde neden bunun için tasalandığımı merak ediyorsunuzdur.
She and I could have had such a lovely day.
Onunla çok hoş bir gün geçirebilirdik.
Lovely day, isn't it? Or is it?
Güzel bir gün değil mi, yoksa öyle mi?
Isn't it a lovely day, Paul?
Ne güzel bir gün, değil mi Paul?
- It's been a lovely day, hasn't it?
- Çok güzel bir gündü, değil mi?
And thank you for the lovely day.
Ve bu hoş gün için teşekkür ederim.
It was such a lovely day.
Gerçekten çok güzel bir gündü.
- Isn't it a lovely day, Esther, dear?
- Ne güzel bir gün, değil mi, Esther?
A lovely day, isn't it?
Harika bir gün, değil mi?
Never saw such a lovely day Happy Easter
Hiç bu kadar hoş bir gün görmemiştim Mutlu Paskalyalar
And a lovely day it is, sir.
ve güzel bir gün, efendim.
" It's a lovely day.
" Güzel bir gün.
What a lovely day for a wedding
Düğün için ne harika bir gün
It's a lovely day for a wedding
Düğün için ne hoş bir gün
What a lovely day for a wedding
Düğün için ne hoş gün
It's a lovely day. I think I'll go for a walk.
Hava çok güzel. Ben yürüyüşe çıkacağım.
It was a lovely day.
Harika bir gündü.
- Lovely day, isn't it?
- Güzel bir gün, değil mi?
Lovely day.
Nefis bir gün.
You just can't lie here on a lovely day like this.
Böyle nefis bir günde burada öyle yatamazsın.
I can so just lie here on a lovely day like this.
Böyle nefis bir günde burada bal gibi yatabilirim.
It's a lovely day.
Çok güzel bir gün?
Well, i s a lovely day. Couldn't you do both?
Çok güzel bir gün, ikisini de yapamaz mısın?
Monsieur Paul, it's a lovely day.
Bay Paul, ne güzel bir gün.
It's going to be a lovely day.
Çok güzel bir gün olacak.
One day you'll wake up and see it's a lovely day.
Bir gün uyandığında güzel bir güne uyanacaksın. Güneşli olacak.
What a lovely day!
Ne güzel bir gün.
Yes, it's a lovely day.
Evet, güzel bir gün.
We can't spoil such a lovely day by worrying about that girl.
O kız için üzülerek günümüz zehir olmasın.
It's a lovely day for a boat trip.
Sandalla çıkmak için güzel bir gün.
It was such a lovely day, I got up early and went for a walk in the garden.
Hava o kadar güzeldi ki, erken kalkıp bahçede yürüyüşe çıktım.
Wow, it's such a lovely day.
Ne kadar güzel bir gün.
It has been an altogether lovely day.
Çok güzel bir gün geçirdim.
It Was a lovely day for a little While.
Bir süreliğine harika bir gündü.
Lovely day, isn't it?
Hoş bir gün, öyle dğil mi?
What a lovely, lovely day.
Çok, çok hoş bir gün.
- It's a lovely day, isn't it?
- Ne güzel bir gün, değil mi?
It's a lovely day outside, so let's go outside and enjoy this Sunday for a change.
Dışarıda çok güzel bir gün var, şimdi dışarı çıkalım ve bu güzel günün tadını çıkaralım.
Lovely day for England.
- O nasıl? - İngiltere için güzel bir gün.
- Looks as though it might be a lovely day.
- Güzel bir gün olacağa benziyor.
" And one day, when the little princess was walking in the royal gardens she noticed a lovely pink rose which she could not remember having seen before.
" Bir gün küçük prenses kraliyet bakçesinde gezinirken önceden hiç hatırlamadığı güzel pembe bir gül fark etti.
And we'll drive along it one day when we're grown up, Helen... in a lovely coach and four.
Bir gün büyüdüğümüzde ikimiz o yolda yolculuk edeceğiz Helen. Dört kişilik gösterişli bir arabayla.
One day, when I'm old, I want some lovely young girl to say to me... "Tell me, where in your long life, Mr. Craster, were you most happy?"
Bir gün, yaşlandığımda güzel ve genç bir kızın bana "Uzun yaşamın boyunca en mutlu olduğun an neredeydi?" diye sormasını istiyorum.
It's a lovely, lovely, lovely wedding day
Hoş, hoş, hoş bir düğün günü
It's a lovely day, isn't it?
Güzel bir gün, değil mi?
We had such a lovely time that day.
Çok güzel bir gün geçirmiştik.
Oh, lovely day.
Harika bir gün!
And what're you gonna do all day... in this lovely, imaginary world?
Peki bu güzel hayal dünyasında tüm gün ne yapmayı düşünüyorsun?
- It's a lovely day for a wedding. It rained for us.
Düğün için harika bir gün.
- If you don't come out in spots in a day, you've got a lovely new act.
- Endişelenme, 24 saat içinde çok güzel, yeni bir gösterin olacak.
You are too lovely to wait till day!
Gün doğumunu beklemek için fazla güzelsin.
days 2668
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
daybreak 32
daylight 32
daya 50
dayana 20
days left 44
dayna 86
days ago 298
days remain 20
day off 18
days a year 35
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
day in and day out 25
day one 66
day in 57
days now 26
day two 29
days later 66
days a week 26
day out 85
day before yesterday 18
day in and day out 25
day one 66
day in 57
day by day 66
day basis 16
days and 46
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day or night 97
day after day 123
day basis 16
days and 46
day suspension 16
day weekend 17
day after tomorrow 77
day and night 151
day three 20
day or night 97
day after day 123