English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / Is done

Is done tradutor Turco

16,193 parallel translation
Let's hurry, get this done.
Acele edelim, bitsin şu iş.
It is done.
Halloldu.
Hey, Eddie, um, when this is done, I was thinking we could go to breakfast?
Eddie yolculuk bitince kahvaltıya gideriz diye düşündüm.
What's done is done.
Olan oldu artik.
Lunch together when my tour is done?
Turlamam bittiğinde yemek yiyelim mi?
Well, my work is done here.
Buradaki işim bitti.
Either way, my time in the Underworld is done.
Her halükarda, Yeraltı Dünyası'ndaki zamanım doldu.
People pay small fortunes for work that's less good than what's been done on you.
İnsanlar iş için daha az iyi küçük servet ödüyorlar Senin üzerinde ne yapıldığından daha.
Well, he seems to have done a fine job, so why aren't you talking to him about this?
İyi bir iş çıkardı. Neden onunla bu konuda konuşmuyorsun?
This is actually the kindest, creepiest thing that a group of people I've only known for four hours has ever done for me.
Bu aslında, dört saattir tanıdığım insanlar tarafından bana yapılan en kibar ve en ürkütücü şey sanırım.
- Is it done?
- İşi bitti mi?
Whoever that is must've really done you wrong.
O her kimse sana büyük bir yanlış yapmş galiba.
Guess we could get some work done.
- Belki biraz iş yaparız.
This is the way it has to be done.
İşlerin böyle halledilmesi gerekiyordu.
Fall back. Staying here to fight Nazis is exacerbating the damage that we have already done to the timeline.
Nazilerle burada kalarak zaten zaman çizgisinde neden olduğumuz hasarı şiddetlendiriyor.
First, to a job well done and a not guilty verdict in State v. Cox.
İlk olarak başarılı bir iş ve suçsuzdur kararına tebrikler.
Someone who has to shut down who he is to get the job done.
İşi bitirmek için halledebilen birisine.
So, I've done what you all asked and waited two years, but now that I am 25, and free to decide for myself whom I will marry, it is with great pleasure...
Dediğini yapıp iki yıl bekledim. Şimdi 25 yaşında olduğuma göre kiminle evleneceğimi seçebilirim. Ve büyük bir zevkle...
Which is more than England has done against Spain.
İspanya'ya karşı İngiltere'nin yaptığından daha fazla.
No, what you have done is treason and for that, you will hang.
Hayır, yaptığın şey vataini hainlik ve bundan dolayı, asılacaksın.
I'm done.
Iş bittim.
And all you've done is look at it.
Ve sen sadece bakıyorsun.
This programme contains scenes which some viewers may find upsetting. When this is all done, Steve, I'll suffer for my actions.
Her şey bittiğinde Steve, yaptıklarımın cezasını çekeceğim.
Well done.
İyi iş çıkardınız.
Well done, yourself.
Asıl sen iyi iş çıkardın.
Well done.
İyi iş çıkardın.
Matthew Cottan has done a first-rate job of rooting out a bad apple. Gill...
Matthew Cottan, bir çürük elmanın kökünü kazımakla birinci sınıf bir iş çıkardı.
If it sends you to prison, that is my job done.
Eğer hapse geri dönersen, işimi yapmış olacağım.
Well done.
İyi iş.
But if anything, all I've done is hold you back.
Ama yaptığım tek şey seni geri tutmak oldu.
To score five points is difficult, but it can be done.
5 puan kazanmak zordur ama imkânsız değil.
"To score five points is difficult, but it can be done."
5 puan kazanmak zordur ama imkânsız değil.
- I do. Annalise is home and everyone thinks Catherine is guilty. - If Nate wanted to turn us in, he would have done it that night.
- Nate bizi ele verecek olsa ta o gece yapardı.
Meanwhile, all I've done since then is think about it... the terrible things you've done.
Aynı zamanda, o zamandan beri tek yaptığım... yaptığın... kötü şeyleri düşünmek.
Sam dragged you out of the gutter, then guilted me into hiring you, and all I've done is baby your ass ever since. Oh, please.
Salaklaşma.
All I've ever done is try to protect you.
- Tek yaptığım seni korumaktı.
Sam dragged you out of the gutter, then guilted me into hiring you, and all I've done is baby your ass ever since.
Sam seni bataklığından çıkardı daha sonrada seni işe almamı istedi. Ve bu zamandan beri de tek yaptığım kıçına bakıcılık yapmak.
If a man has a sexual relation with a man as one does with a woman, then both have done what is...
Bir erkeğin bir erkekle cinsel ilişkisi varsa... Bir kadınla yaptığı gibi, ikisi de her şeyi yapmış -
All he's ever done is lied.
Yaptığı her şey yalan.
This is the worst thing you've ever done.
Bu yaptığın en kötü şeydi.
Considering the only thing I've done is paint, sow, and exterminate mole hills, pretty bad.
Yaptığım tek şeyin, boyama, tohum ekme ve köstebek yuvalarının kökünü kazıma olduğunu düşünürsek, oldukça kötü.
I don't know where all this is coming from, but it's extremely ungrateful, given all that I have done for you.
Bütün bunlar nereden çıktı bilmiyorum ama senin için yaptıklarımdan sonra son derece nankör bir davranış bu.
The truth is... I'm ashamed of what I've done.
Gerçek şu ki yaptığımdan utanıyorum.
Uh, we agreed that I'd done my part, and that the rest is up to him.
Benim kendi kısmımla işimin bittiği ve gerisinin ona kaldığı konusunda anlaştık.
I know you gotta go back there tonight... but when you're done... whenever that is... you're staying here.
Biliyorum ki bu gece oraya geri dönmek zorundasın ama hallettiğinde o her ne ise işte burada kalacaksın.
Has Pentillion done business with Maxim Zolotov?
Pentillion, Maxim Zolotov ile iş yapıyor muydu?
Nicely done.
iyi iş.
Congratulations on a job well done.
Tebrikler iyi iş çıkardınız.
He was bragging how some guy was gonna give him 50 bucks to do a job and offered him another 50 when the job was done, you know?
Birinin ona bir iş için 50 dolar önerdiğini söylüyordu. İş bittiğinde bir 50 dolar daha verecekmiş.
- Is everyone else done? - Yeah.
- Herkes bitirdi mi?
What you've done is put that little old lady in there in a potentially very vulnerable and dangerous position.
Böyle yaparak oradaki yaşlı teyzeyi savunmasız ve tehlikeli bir duruma sokmuş olma ihtimalin var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]