English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / It'll take time

It'll take time tradutor Turco

703 parallel translation
When you blow it the second time, he'll take it as a signal to stop bidding altogether.
İkinci kez hınkırdığında, bunu bahsi durdurmak olarak kabul edecek.
But it'll take a long time, Ninotchka.
Ama uzun zaman alacak Ninotchka.
But it'll take time, Custer. Time.
Aman zaman alacak Custer.
Well, time counts in this war, and now with me out of the way, it'll take all that time and more with somebody else out here before Turkey can get any new guns.
Bu savaşta zamanın önemi büyüktü. Ben ortadan kalkarsam, yerime bir başkasının gelmesi ve Türkiye'nin yeni silahları alması çok daha uzun sürerdi.
- Lightcap can help, but it'll take time.
- Lightcap yardım eder ama zaman alır.
It'll take a little time to work.
Biraz daha beklemen gerek.
I'll get you one, but it'll take time. You better take me up on that coffee first.
Ben bulurum, ama önce kahve teklifimi kabul et.
- It'll take time.
Zamana ihtiyacïm var.
It might take time, but I'll figure it out.
Zaman alır ama bir şekilde hallederiz.
I'll take it this time, Mrs. Oates.
Bu sefer ben alayım, Bayan Oates.
It may take a while, but I'll have you out in no time.
Biraz zaman alır ancak seni vakit geçirmeden dışarı çıkaracağım.
It'll take time, months maybe, but they'll do it.
Zaman alır, belki aylar sürer, ama bulurlar.
It'll just take a little time.
Biraz zaman alacak.
It'll take time.
Biraz süre geçmesi gerek.
It'll take time to get away.
Kaçmam biraz zaman alacak.
We'll plan it carefully, take all the time we want to work it out.
Her şeyi çok dikkatli bir şekilde planlayıp işlerin yürümesi için hiç acele etmeyeceğiz.
Go on, get back to work I'll fix it It'll take me time to fix it.
Çürümüş!
I'll take my time and go over it thoroughly.
Kendi zamanımdan ayırıp bizzat ilgileneceğim.
It'll take a little time.
hemen biter.
It'll take some time, but I'll get over it.
Biraz zaman alır, ama üstesinden gelirim.
It'll take time. There is no time.
Bu vakit alır, fakat vakit yok.
It'll take them a long time.
Çok fazla zamanlarını alır.
This time, we'll take it right from the top, huh?
En baştan alıyoruz.
It'll take some time.
Biraz zaman alacak.
Stars'll be showing, time it's your turn to take the guard.
YıIdızlar ortaya çıkacaktır. Nöbeti devralma vaktin geldi.
It'll take some time, say six months, to find out if...
Biraz zaman alacaktır tabi, mesela 6 ay, bu sürede eğer ben...
It'll take time.
Zaman alacak.
It may take time... but I hope you'll trust me and be patient.
Bu epey bir zaman alabilir. Ama umuyorum sabır gösterip bana güveneceksiniz.
I can manage that. But it'll take some time.
- Sanırım bulabilirim ama zaman alır.
I can fix it, but it'll take time and it's getting late.
Tamir edebilirim, ama zaman alır. Üstelik geç oluyor.
This time it'll take you one to five to count your loot.
Bu kez paranı saymak 1-5 yıl arası sürecek.
It'll take time to explain, but...
Açıklaması zaman alacak ama...
( Sings drunkenly ) it'll take him a long time to sleep that off.
O şeyin etkisinden çıkması epey zaman alacak.
It'll take'em an awful long time to catch us, amigo.
Bizi yakalamaları çok uzun zaman alacak, amigo.
Well, it'll take time, Mr. Guthrie.
- Biraz zaman ister bay Guthrie.
We'll have time to take a look at it.
Bakmak için zamanımız olacak.
I'll bring it. Take your time.
Ben getiririm, acele etme.
It'll take another 24 hours, so we've got time to kill.
24 saat falan sürer. Bu demek ki, biraz zaman öldürebiliriz.
He can be a person yet, it'll take time.
Teferruatlı olabilir, uzun sürebilir.
- It'll take time.
- Zaman alacak.
The spot's out, but it'll take some time to dry.
Leke çıktı ama kurumasını biraz daha beklemeliyiz.
- It'll take time to correct, sir.
- Düzeltmesi zaman alacak.
It'll take time, but it's possible.
Bu mümkün.
It'll take time for the authorities to get there.
Makamlara haber verseler de onların oraya varması zaman alır.
It'll take considerably more time now, more lives, but we'll drive Kesselring back.
Bu hayli uzun sürecek, daha çok can kaybı.
It'll take time, and I'll need men for the labor.
Biraz zaman alacak, ve çalışacak işçilere ihtiyacım olacak.
It'll need a long time to take care of him
Bakımı için çok emek gerekecek
It'll take time to get organized, but I want that farmhouse to look like a nightclub!
Düzenlemek zaman alacak ama çiftlik evinin gece klübü gibi görünmesini istiyorum!
Take a photo, because it's the last time you'll see me.
Bir fotoğrafımı çek çünkü beni son kez göreceksin.
No, but then, you know, if the time comes along... and you want something and you don't take it... because you say, well, so and so and so and so... and you don't wanna hurt somebody and don't wanna... And then it'll be all gone tomorrow.
Hayır, ama istediğin bir şey vardır ve zamanı gelmesine rağmen şu sebepten veya bu sebepten, öylesine bir nedenden almazsın birilerini incitmek istememişsindir filan ve sonra ertesi gün yitirirsin.
Since it's your first time, I'll take off my bra.
Bu ilk seferin olduğu için sütyenimi çıkaracağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]