James t tradutor Turco
1,522 parallel translation
During this time Henry Craig enjoined Robert Ford to return to Elias'Grocery Store in Richmond and await instructions from Sheriff James Timberlake.
Bu süre zarfında, Henry Craig Robert Ford'a Richmond'daki Elias'Market'e dönmesini ve Şerif James Tımberlake'den talimatlar beklemesini emretti.
I can't let you hand over James to those people.
James'i o insanlara teslim etmene izin veremem.
I can't believe I woke up this morning wondering if my daddy would loan me his overcoat and here it is just past midnight I've already robbed a railroad train and I'm sitting in a rocking chair chatting with none other than Jesse James.
Bu sabah, babam bana paltosunu ödünç verir mi diye merak ederek uyandığıma inanamıyorum. Şimdi ise saat gece yarısını geçti bir tren soydum ve sallanan bir sandalyede oturmuş Jesse James ile sohbet ediyorum.
Used to be couldn't no one sneak up on Jesse James.
Eskiden kimse gizlice Jesse James'e yaklaşamazdı.
As proof of his confederacy with the James Gang, Bob told the authorities that Dick Liddil was sleeping over at the rented farmhouse while his ruined leg mended.
James Çetesi ile olan ittifakının kanıtı olarak, Bob yetkililere Dick Liddil'ın yaralı bacağı iyileşirken, kiralık çiftlik evinde dinlendiğini anlattı.
The man who offered 30,000 dollars for the body of President Garfield's assassin sent a telegram to City Marshal Enos Craig offering 50,000 for the body of Jesse Woodson James so that he could go around the country with it or at least sell it to P.T. Barnum for his Greatest Show on Earth.
Başkan Garfıeld'ın suikastçısının cesedine $ 30,000 teklif eden adam Emniyet Amiri Enos Craig'e telgraf çekerek, Jesse Woodson James'in cesedi için 50,000 teklif etti. Niyeti onu bütün ülkede gezdirmek ya da en Dünya'nın En Büyük Şovu için P. T. Barnum'a satmaktı.
- You ain't James Bond.
- James Bond olmadığın ortada.
Don't do that, this is James!
Yapma! Bu James.
James, you can't do this!
James, bunu yapamazsın!
Your Honor, I'm sure that one of these witnesses can attest to the fact that Mr. James drove his vehicle into the previous defendant's vehicle.
Elimizde Bay James'i arabasını adamın üzerine sürdüğüne dair görgü tanıkları ve bir sürü de kanıt var.
Poor Uncle Jesse, just sitting in the clink wishing he was on the farm he loves. Poor hot, juicy Daisy. First, Hughie foreclosed on her heart, then Rosco foreclosed on the farm.
Şimdi, bayanlar ve baylar, kızlar ve erkekler bugün dostumu ve harika devlet A.B.D'deki herkesin dostunu vali James T.Applewhite'ı yakdim etme onuru bana düştü.
Hey, you don't know a Marc St. James, do you?
Hey, Marc St. James diye birisini tanımıyorsun, değil mi?
- James - don't be rude!
- James, saygısızlık yapma!
And now, wwem3 news takes you live to the Westchester medical center, joining James henry's interview in progress over the controversy surrounding Abbey Addison's right to die.
Ve şimdi, wwem3 haberler : Westchester tıp merkezinden bildiriyor, Abbey Addisson'ın ötenazisi hakkında James Henry'nin yaptığı röportaj tartışmalara yol açtı.
You think, " I don't really want St. James place,
"St. James Place'i istemiyorum." diye düşünürsün.
It's Just that things between us have been so good lately... and I wouldn't want one silly erotic novel to change all that.
James Frey'e sor istersen. Son günlerde aramız gerçekten çok iyi aptalca ve erotik bir romanın bunu değiştirmesini istemem.
You take me for a complete James Blunt, don't you?
Sen beni, James Blunt falan sanıyorsun değil mi?
- No, James, I ain't hungry.
- Hayır, James. Aç değilim.
It doesn't match the clothes from the limo driver or Drops', so there was at least one other passenger in that limo, and we need to question Aaron James.
Şoförün ya da Deviren'in kıyafetlerine uymuyor, bu da demektir ki, o limuzinde en azından bir tane daha yolcu varmış. Aaron James'i sorguya çekmeliyiz.
Mrs. James, I don't have anything against you or your family. Then what is it?
Bayan James, benim sizinle... ya da ailenizle bir meselem yok.
That is your plane, isn't it, James?
Senin uçağın, değil mi, James?
No record of any Grady at James River.
James River'a girdiğini gösteren bir kayıt yok.
I wasn't there. This is just what my best friend, James, told me.
Orada değildim ama en yakın arkadaşım James anlattı.
- Don't call me James!
- Bana James deme!
Oh, well, thank you, James, but that doesn't exactly ravage me with confidence.
Teşekkürler o zaman, James. Ama bu güvenimi tazelemiyor.
James isn't here... thank you...
James burada değil... teşekkürler....
Oh don't worry about me James, I'm fine.
Beni dert etme James.Ben iyiyim.
I mean, "james" wouldn't be my first choice, but it's a good, solid name.
Yani, "James" ilk tercihim olmazdı, ama yine de iyi, güzel bir isim.
Isn't your grandpa james significantly older than grandpa maynard?
James deden, Maynard dedenden daha yaşlı değil mi?
But grandpa james isn't dead. You sure?
Ama James dedem ölmedi ki.
Won't happen again, Miss James.
Tekrar olmayacak, Bayan James.
Man, all I know is Mrs. James Scott needed somebody to defend her honor, and her own husband wasn't man enough to do it.
Dostum tek bildiğim, Bayan James-Scott'ın onurunu koruyacak birilerine ihtiyacı olduğu, ve kendi kocasının da bunu yapacak kadar erkek olmadığı.
I don't relish the thought of killing another creature, even a sadistic one like James.
James gibi sadist biri olsa da herhangi bir varligi öldürme fikrinden hoslanmiyorum.
Well, James Bond didn't have the... tache, did he?
Şey, James Bond'un bıyıkları yoktur, değil mi?
What? James, I can't hear you.
James, seni duyamıyorum.
James, I can't hear you.
- James, seni duyamıyorum. - Helen...
I can't understand what you're saying. James, I said I'm coming over.
James, geliyorum dedim.
Why don't you just forget about James?
Neden James'i aklından çıkarmıyorsun?
James doesn't love you.
James seni sevmiyor. Ne?
James isn't gonna be working with us at all?
James bize katılmayacak mı?
It wasn't a date, james.
O bir çıkma değildi James.
Well, you wanted to, but I wasn't sure if you wanted to ask james first.
Öyle istemiştin ama belki önce James'e sormak istersin diye düşündüm.
Didn't do anything... except James-Andrew.
Ben bir şey yapmadım James-Andrew dışında.
Like James Bond.
- Tıpkı James Bond gibi.
This isn't James Brown, but it's the big payback.
Bu James Brown değil. Ama intikam.
He couldn't, James.
Gelemiyordu, James.
James, I ain't got that kind of money.
James, bende o kadar para yok.
James, we can't afford to feed no dog right now, especially theirs.
James, şuan köpek besleyecek durumumuz yok, hele de onlarınkini.
I'll kill him twice.
O iki kere ölecek. Tıpkı James Bond filmi gibi.
I don't recall inviting you into my home.
Kim olduğunu asla tahmin edemezsin. James Woods mu?
I don't know what else...
James Woods'a okuması için romanını verdim ve buna inanmayacaksın.
tres 64
thank you 126302
therese 78
thanks 59401
tomas 217
then 34485
that 10639
there 14012
touche 95
theatre 45
thank you 126302
therese 78
thanks 59401
tomas 217
then 34485
that 10639
there 14012
touche 95
theatre 45
though 17618
toto 177
three 11326
telephone 239
toes 106
this 8555
television 137
to infinity and beyond 21
that's nice 2129
toma 39
toto 177
three 11326
telephone 239
toes 106
this 8555
television 137
to infinity and beyond 21
that's nice 2129
toma 39
theo 635
time 2517
trans 37
tell me 9887
tomo 54
times 1964
the better 784
today is my birthday 30
theresa 292
theme 39
time 2517
trans 37
tell me 9887
tomo 54
times 1964
the better 784
today is my birthday 30
theresa 292
theme 39