Jump on tradutor Turco
2,233 parallel translation
I want you to jump on and drop your anchor on me.
Çapanı üstüme atmanı istiyorum.
Getting a jump on the next semester?
Çikolata, çikolata kıtırları, çikolota çıtırlı kurabiye hamuru.
No, I'm getting a jump on electrons and electrodes.
Bir sonraki dönem için mi çalışıyorsun? Hayır.
Imagine, if you take your wife out, singing, eating hot pot and be merry, when bandits jump on you from nowhere!
Düşünün. Eşinizi alıp bir yere gidiyorsunuz. Amacınız gününüzü gün etmek.
And I'm gonna jump on it before he does.
O yapmadan önce ben atlayacağım.
I know there's a door there, but I kind of feel like It's gonna chew through the door And come and jump on my face and bite me.
Orada bir kapı olduğunu biliyorum, ama kapıyı çiğneyip, buraya gelecek, suratıma zıplayıp, beni ısıracak gibi hissediyorum.
I Don't know if I'd jump on that right away, Buddy.
Hemen atlamak doğru olur mu bilemiyorum, Buddy.
Dr. Cox told me to jump on any cases that interested me.
Dr. Cox ilgimi çeken herhangi bir vakaya dalmamı söyledi.
The Kiwis got a big jump on me.
Yeni Zelandalılar atağa geçti.
They just run off to New Orleans And jump on that B.S. Saints bandwagon.
New Orleans'a kaçarlar ve B.S. Saints'in bando aracına atlarlar.
There is a tactical advantage to embedding that message today... and we need to jump on it.
O mesajı bugün iletmek, taktiksel bir avantaj sağlayacak. - O yüzden o gemiye binmeliyiz.
Jump on the social networking train. Woo woo!
Sosyalleşme ağı trenine atlayın.
Jump on. We're moving to the o.R.
Pekala, toplanın, ameliyathaneye gidiyoruz.
But before he can fire another shot, our second vic gets a jump on him, gun skitters off...
İkinci kurbanımız üzerine atlıyor, silah yere düşüyor... Sonra bot giyen adam geliyor
Did you jump on that thing?
Üzerine atladın mı?
What do you say we let our hair down and get our jump on?
Saçı başı dağıtıp oraya girmemize ne dersiniz?
Scotty, I'm sorry. I didn't mean to jump on you.
Sana bağırmak istememiştim.
My plan, Chesty, is to land on Hydra island, get ourselves nice and cuddly with Widmore until we get a chance to jump on that sub.
Plânım Hidra adasına gitmek küstah. Denizaltıya binme fırsatını yakalayana kadar Widmore ile iyi geçinmek.
I'll just jump on your roof And come right down your damn chimney, But I won't be bringing any presents.
Evinin çatısına çıkar ve bacadan aşağıya inerim ama sana hediye getirmeyeceğim, hayır tabii Noel Baba'dan botumun altını görmeyi istediysen, o başka.
Before you jump on Twitter to tout your modest accomplishment, watch how it's really done.
Twitter'a girip de gösterişsiz başarını yazmadan önce izle de, nasıl yapılır öğren.
I don't want to jump on his grave or anything, but there's no way he's 24.
Sazanlık gibi olmasın ama ama 24 yaşında olmasına imkân yok.
I think it's good to have a healthy dose of scepticism, we don't want to be, jump on fly-by-night theories, um, we want to make sure that if theory is going to change, it's a change for the better, and by better, I mean it explains our observations better.
Bence sağlıklı dozda şüpheciliğe sahip olmak iyidir, tenekeden tayyare teorilerin üzerine atlamış olmayı istemeyiz, teori gelecekte değişmeyecekmi, emin olmak isteriz.. Olacaksa daha iyisi için ve daha iyisiyle değişim.. yani tabi.. gözlemlerimizi daha iyi açıklarsa.
This thing keeps getting the jump on us.
Bu şey üstümüzden zıplıyor.
I think any one of them would jump on this if they were in your shoes.
Yani bence onlarlan biri senin yerinde olsaydı bu teklifin üstüne atlardı.
Let's jump on the line and get a couple of callers.
Şimdi telefonumuza dönelim ve birkaç dinleyicimizle konuşalım.
I wanna jump on her belly.
Doğrudan beline sarılmak istiyorum.
We're gonna - - you jump on 3.
Yakalarız.. 3'te atlayın.
You might as well blow coke and jump on the bed.
Bence sen de bu işleri bırakıp keyfine bakmalısın.
A grenade is an overweight, undesirable woman that one must jump on... so a friend can get with a prettier girl.
Evet, el bombasının anlamı fazla kilolu, istenmeyecek tipte bir kadın olur, onunla birlikte olursun sonra bir arkadaşın sana daha güzel birini bulur.
So don't jump on a plane.
Yani uçağa binme.
I don't know what came over me, but I jump on the hood of the car, I leap off, and I tackle the guy.
Aklıma ne geldi bilmiyorum ama arabanın motor kaputundan zıpladım başlıyorum ve herifi yakalıyorum.
Did they jump on the pile to smoosh it down?
İyice sıkışsın diye üzerinde zıpladılar mı?
- Have fun, boys. Jump on the eligible young ladies of Belgrade.
Belgrad'ın seçilmiş kızlarına saldırın.
Jump. I got you. Come on!
Atla, seni tutarım haydi!
Come on, Comet. Jump in! What are these things called?
Sen tanıdığım, en can sıkıcı, en kalın kafalı, en kendini beğenmiş yaratıksın.
Oh, wait. And you remember when we were on the jump-shrooms?
Köyümdeki herkes, Zartog ve onun gökyüzü canavarı tarafından esir alındı.
Put it on and both of you jump.
Takın ve atlayın.
They got a hospital over on banika a hop, skip and a jump from here.
Banika taraflarında bir hastane var. Bir hoplasan, bir de zıplasan varırsın.
We're all on a ledge here, someone's got to jump off.
Hepimizin başı dertte, birisi kendini atmalı!
Come on, let's see you jump it.
Haydi ama! Atla!
He got the jump on you.
Senden daha avantajlıymış.
Quickly, come on, jump in.
Çabuk gelin, atlayin.
If I could teach someone how to avoid my mistakes, I was gonna do it. If not just on a jump or a landing,
Birine yalnızca zıplamak ya da yere inmek ile ilgili değil hayatla da ilgili yaptığım hataları yapmamayı öğretebiliyor olsaydım bunu yapacaktım.
{ pos ( 192,230 ) } While here at home, { pos ( 192,230 ) } entrepreneurs jump to capitalize on the Avenging Angels phenomenon.
Caprica'daki girişimciler İntikam Melekleri fenomenini paraya çevirmeye başladı bile.
Did you think it would be funny to put on a pair of her panties and jump around, but it wound up just creeping her out?
Çamaşırlarından birkaçını giyip etrafta öyle dolaşmanın komik olacağını düşündün, ama Penny'nin ödünü mü kopardın?
I used to jump up on my bed, pretend I was Jim Hawkins sailing with Long John Silver.
Yatağıma çıkıp Uzun John Silver'la yelken açmış Jim Hawkins'mişim gibi yapardım.
If I jump off a bridge and land on top of some broad Jake knows, that makes it okay for you to do it, too?
Eğer bir köprüden atlayıp da, Jake'in tanıdığı bir kaşarın üzerine düşsem, sen de bunu yapabilirsin demek oluyor, değil mi?
So it went up, and as it got up it was going much faster, which slowed him down imperceptibly, and he seemed to linger in the air on the top of the jump.
Yükseldikçe karelerin sayısı arttı... ve belli belirsiz onu havada yavaşlamış gösterdim. Zıplayışın tepe noktasında havada süzülüyor gibi göründü.
And I knew... You two are so hung up on family-loyalty nonsense, he said jump, you'd get froggy.
Ve ben ikinizin bu aile bağlılığı saçmalığına kapılacağınızı biliyordum.
Why don't we jump out of a moving truck At 75 miles per hour and land on the asphalt.
Saatte 75 mille asfaltta giden bir kamyonetten niçin atlayalım ki?
He's 6'2 ". Look at the hands on this kid. And he can jump.
Şuradakine bak, uzun boylu, hem de çok iyi sıçrıyor.
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230