Leave him tradutor Turco
10,972 parallel translation
He's out. Those visions must leave him wasted.
Bu vizyonlar onu boşa bırakmalısınız.
Leave him alone!
- Bırakın onu!
We leave him behind.
Onu ardımızda bıraktık.
The only way would be to leave him.
Tek yol onu terk etmek olacaktı.
I cannot leave him alone.
Onu yalnız bırakamam.
I didn't want to move him, but I didn't want to leave him, neither.
Hareket ettirmek istemedim ama onu bırakmak da istemedim.
Leave him alone!
Onu rahat bırak!
- Leave him alone.
- Rahat bırak adamı.
So you're gonna leave him? No, I think he may have a point.
Hayır, bence haklı olabilir.
Mmm-hmm. We didn't mean to leave him behind.
Onu bilerek geride bırakmadık ki.
Tell the boyar it's my fault as well, so he'll leave him be.
Efendiye benim suçum olduğunu söyle, adamı bıraksın.
I just want to know what kind of blowback I'm gonna get when we leave him at the next space station.
Onu bir sonraki uzay istasyonunda bıraktığımda nasıl bir karşılık alacağımı merak ediyorum.
Aw, leave him alone, Shulkie.
Onu rahat bırak Hulkiş.
I told Levi we should leave him alone, concentrate on our own affairs.
Levi'ye, ona dokunmamızı, kendi işlerimize bakmamızı söylemiştim.
So leave him.
- Öyleyse onu terk et.
You really want me to leave him? Of course.
- Sahiden de onu terk etmemi istiyor musun?
You want me to leave him for you? For Jesus.
- Onu senin için mi terk etmemi istiyorsun?
She's packing up now to leave him. She just wants me to drop - these pictures by first.
- Eşyalarını toplayıp onu terk edecek, önce resimleri getirmemi istedi.
He probably came home, saw that Eva was about to leave him, and killed her in a fit of rage.
Muhtemelen eve geldiğinde Eva'nın onu terk ettiğini gördü ve o öfkeyle onu öldürdü.
- Leave him alone.
- Rahat bırak onu.
Leave him be. Yeah, you.
Evet, sen.
Leave him be.
Bırakın onu.
I can't leave him like this.
Onu bu hâlde bırakamam.
Leave him with me.
Benimle bırakacaksın.
Leave him behind, Miss Baxter.
Ardında bırak Bayan Baxter.
If you're gonna kill Cameron and leave him in the trunk of a car to be demolished, and see he has a phone, you don't leave it here and on.
- Eğer Cameron'u öldürüp arabasını ezmek için bıraktıktan sonra telefonunu görürsen neden açık bir şekilde burada bırakırsın. Onu bulacağımızı bilirdin.
Leave him alone, he's mine. "
Rahat bırak onu, o benim. "
Can you guys just leave him alone, all right?
Onu bir rahat bırakıverin olur mu?
You need to leave him alone.
Onu rahat bırakman gerek.
I don't want him to leave either.
Ben de onun kalmasını istiyorum.
Anyone see him leave?
- Giderken gören oldu mu?
Yeah, I saw him leave.
- Evet, ben gördüm.
He attacked me, and I told him to leave me alone.
Bana saldırdı. Beni rahat bırakmasını söyledim ona.
Get him to lie down or something, and whatever you do, don't leave this room and don't talk to anyone.
Onu yatır ya da ne yaparsan yap ama odadan çıkmasına izin verme ve kimseyle konuşturma.
I made him promise me to leave you in peace with your husband.
Bana kocanı rahat bırakacağıyla ilgili söz verdirttim.
I told him to leave, that I wasn't going anywhere with him.
Onunla gelmeyeceğimi ve gitmesini söyledim.
I'm helping him out until you guys can leave town.
Siz kasabadan ayrılana kadar ona ardım ediyorum.
Well, to be clear, she didn't leave me for him.
Şey, açık olmak gerekirse, beni onun için terk etmedi.
I want on the boat. I want to leave with him.
Gemiye binmek istiyorum.
Guys, I think it's pretty obvious, he wanted us to leave without him.
Bence durum gayet açık, onsuz ayrılmamızı istedi.
- Don't let him leave this room! - Ow, ow, ow!
Odadan çıkmasına izin verme!
Yeah. That's because Cole knew he couldn't leave her out there, not once I was onto him, so he put her back in the car and dumped it and the body someplace else.
Bulamazlar tabii çünkü Cole ben onu orada yakaladıktan sonra ormana bırakamayacağını biliyordu, cesedi arabasına geri koydu ve başka bir yere attı.
I don't want to leave you alone with him.
Seni onunla yalnız bırakmak istemiyorum.
I just want him to leave me alone.
Tek isteğim beni rahat bırakması.
He wanted to be more than friends, but he was older, and it... it got a little weird, and I told his mom, and she told him to leave me alone, and he did.
Arkadaştan öte olmak istedi, ama benden büyüktü, ve... Bu biraz garip kaçtı. Annesine anlattım, o da ona beni rahat bırakmasını söyledi.
I'll leave that up to him.
Bunun kararını o verecek.
But before he leave, his father came to him.
Ama ayrılmadan önce dedem yanına gitmiş.
Mm. And that school will ask him to leave.
Ve o okul da onun ayrılmasını ister.
It looks like Susan Watts escaped from Tyson, forcing him to kill her in the alley and leave her body there, which means he got careless, he made mistakes.
Görünüşe bakılırsa Susan Watts, Tyson'dan kaçarak onu ara sokakta öldürmek ve cesedini de orada bırakmak zorunda kalmış. Bu da onun dikkatsiz olduğunu ve hata yaptığını gösteriyor.
I was gonna let him take whatever he was looking for just so he would leave.
Ne bulursa alıp götürmesine izin verecektim.
I am here to leave one for him.
Bir tane bırakmak için geldim.
leave him alone 996
leave him to me 41
leave him be 110
leave him out of this 17
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
leave him to me 41
leave him be 110
leave him out of this 17
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave a message 819
leave me alone 2886
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave a message 819
leave me alone 2886
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave me a message 124
leave her 167
leave us 380
leave now 176
leave it at that 22
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave me a message 124
leave her 167
leave us 380
leave now 176
leave it at that 22