Leave them tradutor Turco
4,585 parallel translation
Leave them alone. That's it.
Rahat bırak onları.
Leave them.
Bırakın dedim.
But leave them out of it!
Ama onları bu işe karıştırma!
You leave them in the bathroom.
Onları banyoda bırakıyorsun.
Mine and other orphans like me.. .. whose parents leave them to die.
Beni ve diğer yetimleri aileleri ölüme terk etti.
Leave them as evidence.
Kanıt olarak bırak.
Leave them alone, Carol!
Rahat bırak onları, Carol!
I'm sure as hell not going to leave them to the likes of you.
Onları sizin gibilerin ellerine bırakmayacağımdan gayet eminim.
- Stop! Leave them alone!
- Bırak dedim sana, bırak onları!
- Leave them alone!
- Bırak dedim lan!
Don't leave them here.
Onları burada bırakmayın.
I say leave them.
Ben onları burada bırakın derim.
I wish for them to lift their restrictions on the sale of English cloth, and they are my wife's own relatives, so I can hardly leave them out.
İngiliz kumaşı satışlarına koydukları ambargoyu kaldırmalarını istiyorum. Ayrıca karımın akrabası oluyorlar. Yani onları ihmal etmem düşünülemez.
It's just, I read somewhere if you leave them, their brains don't develop properly and they grow up to be over-anxious.
Bir yerde okumuşum, onları bırakırsan beyinleri düzgün şekilde çalışmaz ve büyürken aşırı endişeli olurlarmış.
Personal feelings, leave them at home.
Kişisel duygularınızı evde bırakın.
Leave them.
Bırak onları.
Then why don't we leave them both here until they come to.
Neden kendilerine gelinceye kadar onları burada bırakmıyoruz?
I'll just leave them outside, and I'll put'em in the bath, back in the bathroom when he goes.
Sadece dışarı bırakacağım ve banyoya koyacağım. O gidince de banyodan geri alacağım.
'I might ask if they can leave them here tonight.'
Bu akşam burada bırakabilirler mi diye sormalıyım.
It's my job to determine the best interest of the children and I would rather not leave them in his care, but here's my problem :
Benim görevimse çocuklar için en yararlı olan şeye karar vermek ve onları babanın eline bırakmamayı tercih ederim ama şöyle bir sorun var.
Residents sometimes leave them on the latch or hand out spare keys to friends, family, cleaners.
Apartman sakinleri bazen açık bırakırlar ya da yedek anahtarı aileden birine arkadaşlarına veya temizlikçiye falan verirler.
Just leave them there.
El yazınız korkunç! - Oraya bırakıver.
I would not leave them alone.
Ben olsam onu hayatta yalnız başına bırakmazdım.
they'll forgive and forget if you're good in the end just give'em that big finish and leave them wanting more
* Bağışlarlar ve unuturlar, eğer iyiysen sonunda * * Görkemli bir son ver yeter * * Ve tadı kalsın damaklarında *
She... she loves Henry more than anything in the world, and I love her maybe even more than that, so if you're going to break them apart, then I'll leave her.
Henry'i dünyadaki her şeyden daha çok seviyor. Ama ben daha bile fazla seviyorum onu. Eğer onları ayırmayı düşünüyorsanız, Addison'ı bırakırım.
And leave matters of war to the men who wage them.
Ve savaş taktiklerini savaşan adamlara bırak.
I was fool to ever leave them.
Senden ayrılmakla aptallık ettim.
Don't let anyone leave the premises - get them all inside.
Araziden kimse ayrılmasın. Herkesi içeride toplayın.
Please ask them to leave.
Lütfen onlardan gitmelerini isteyin.
I asked them to leave.
Gitmelerini istedim.
I will leave that to them.
Onlara bırakacağım.
Detective, you can't let them leave the hotel.
Dedektif, otelden ayrılmalarına müsade etmeyin.
Oh, no, you can't leave me with them!
Oh, hayır, beni onlarla bir başıma bırakamazsın!
If I thought I had a grip on them, they would get up and leave again.
Onları yakaladığımı düşünürken, tekrar kalkıp kaçarlardı.
Go get them... leave me alone.
Üst katlarda pek çok komşun var, onlara git, bırak beni!
And then, as you're talking to them, make sure you always leave a certain amount of... silence.
Ayrıca onlarla konuşurken her zaman bir miktar sessizlik kullan.
You'll take them and leave us all behind.
Sonra da onları alıp bizi bırakır gidersin.
The sooner we give them what they want, the sooner they leave us alone.
Onlara istediklerini ne kadar çabuk verirsek bizi o kadar çabuk rahat bırakırlar.
Remember how they'd bust into a bank manager's house, leave one man there while the bank manager drives the rest of the crew to his branch, lets them into the vault?
Adamların banka müdürünün evine nasıl girdiğini, müdürün evinde bir adam bırakıp bankadaki kasayı açmaya gittiklerini hatırlıyor musun?
We can't compel them to leave.
Herkesi etki altına alıp çıkmaya zorlayamayız.
You can let them finish what they're doing and they'll leave.
Onların işlerini bitirmelerine izin verirsen sonra giderler.
But now, it's time for them to leave.
Ama artık gitme vakti.
Do you think it would be possible to leave the animals here and pick them up tomorrow?
Hayvanlar burada kalsa da yarın alsanız olur mu acaba?
Spaghetti and bread. I made them leave you some.
Spagetti ve ekmek var, sana da ayırmalarını söylemiştim.
So nice about it. I don't want the kids resenting me for making them leave their friends.
Arkadaşlarından ayrılıyorlar diye çocukların benden nefret etmesini istemem.
Plus, there's only one place in the U.S. that can mount them, so just not a chance I can take on a curb, but I can't leave it in the street, either.
Ayrıca Amerika'da bunları monte edecek tek bir yer var. Bu yüzden kaldırıma çarpma şansım yok, ama yola da bırakamam.
If you leave me here in this broken girl, I swear it, Castiel - - I will tell them where you are.
Eğer beni bu parçalanmış kızın içinde bırakırsan yemin ederim yerini söylerim Castiel.
Because I don't like to leave the house and so I invite them.
- Evden çıkmayı sevmediğim için onları eve davet ediyorum.
Though the story is finished we'll keep dreaming on and though we're sure to miss our song when it's go-one let's give'em that big finish and leave them wanting more hear the angels shout "encore!"
* Hikâye sona erdiği halde * * Devam et hayal etmeye * * Ve elimizden kaçırdığımızda * * Şarkımızı ne kadar özlesek de *
We leave them here.
Onları burada bırakacağız.
We could leave when we've dressed them and be back in time to put them to bed.
Yukarıdakileri giyindirdikten sonra çıkabiliriz. Onlar yatmaya hazırlanmadan önce de dönmüş oluruz.
leave them be 20
leave them alone 113
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
leave them alone 113
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave a message 819
theme song playing 16
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave a message 819
leave me alone 2886
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave me a message 124
leave her 167
leave us 380
leave now 176
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave me a message 124
leave her 167
leave us 380
leave now 176