Maybe one tradutor Turco
8,492 parallel translation
Well, I come to these meetings, Kris, because they do me a lot of good, believe it or not, like you, and maybe one day, life will give me a beautiful gift too.
Toplantılara geliyorum, Kris,... çünkü bana iyi geliyorlar. İnan ya da inanma. Senin gibi.
"Maybe One Kid Could Take Her Elephant Into California, Except..."
Belki bir çocuk filini alıp Kaliforniya'ya götürebilir ama- -
Maybe one of them can help.
Belki içlerinden biri yardım edebilir.
These boys have maybe - maybe one battle in'em.
Bu çocuklar belki, ufak ihtimal bir savaş atlatabilirler.
Maybe one day, I'll see- -
Belki gün gelir de görürüm...
We head inside, sample some meatballs, see if maybe one of your sister's teammates has a penchant for shorter, less athletic, but very intelligent, men.
Belki, senin kız kardeşinin takım arkadaşlarından... benim gibi atletik olmayan ama zeki olan erkeklerden hoşlananlar vardır.
Maybe one of his co-workers had a hard time with it.
Belki iş arkadaşlarından biri bunu pek kaldıramadı.
Maybe one of us should take the hit.
Belki de birimiz bunu yapmalıyız.
Maybe one day, when the fighting is done, you will come to visit me in my country.
Belki bir gün savaş bittiğinde ülkeme gelip beni ziyaret edersin.
Maybe one would look familiar.
Belki bir tanesi tanıdık gelmiştir.
I came to offer you a gift, maybe in exchange for one of our little chats of which I'm in particular need, given as my brother doesn't bother to answer my calls, and now my old mate lucien has swanned into town
Sana bir hediye vermeye geldim. Belki de karsiliginda ihtiyacim olan küçük sohbetlerimizden birini yapariz. Zira agabeyim telefonlarimi açma zahmetinde bulunmuyor ve simdi de eski dostum Lucien felaket tellali gibi sehre geldi.
You're just gonna have to have a different father, maybe a royal one.
Başka bir baban olması gerekecek. Belki asil bir baba.
Let's look at some of the earlier fires in the Bridgeport area, see if maybe there was one that took out a family except for one little boy.
Bridgeport civarındaki, daha önceki... yangınlara bir göz atalım. Bir küçük çocuk haricindeki tüm ailenin öldüğü yangın var mı bakalım.
Well, maybe it's one of your competitors. It could be espionage...
Belki de rakiplerinizden biri yapmıştır.
Maybe we'll get lucky, catch our alien exiting one of the access points to the utility tunnel.
Belki biraz şanslıysak yaratığımızın tünelden çıkış yaptığı zamanı görebiliriz.
And maybe talk a little less. One, Three, this is Six, come in.
Bir, Üç, ben Altı, cevap verin.
One tweak... maybe you should lose the word "pain"
Bir ince ayar çekelim... Belki "acı" kelimesini orada bırakıp bir taksi çağırıp eve gitmek daha iyi olacak.
But maybe you could tell me one more thing. She's a vegan!
- Belki bir şey daha söyleyebilirsin hakkında.
Maybe the one thing we know about the victims is the one thing holding us back.
Ve sonra aklıma geldi belki de bizi geride tutan tek şey, kurbanlar hakkında bildiğimiz tek şeydir.
Maybe I thought for one second it'd be better for me if he were dead.
Ve bir saniyeliğine, onun ölü olmasının benim yararıma olduğunu düşündüm.
Maybe it's not 7 fingers, maybe it's 3 on one hand, 4 on the other. 34.
Belki de 7 parmak değil, 3 bir elde 4 diğer eldedir. 34.
Maybe the Dad comes home drunk one day and murders the Mom.
Belki baba bir gün eve sarhoş gelip annesini öldürecek.
Maybe another robot, one of those entertainment models.
Belki başka bir robot alırız. O eğlence tipi olanlardan.
Maybe so, but he's the only one who knows how to use the battery to tap into the door system and get it opened.
Belki öyledir ama bataryayı o kapının sistemine bağlayıp açmayı bilen tek işi o.
Except this time the fish shot back. Maybe the one Kutzler was arguing with.
Belki de, Kutzler'ın tartıştığı kişiydi.
Maybe I'll get one of my old sorority sisters to be my bridesmaid.
Belki eski kız grubumdan birisini baş nedimem yaparım.
Maybe I'll wash this one off.
Bunu da yıkabilirim belki. Gerçek mi?
Maybe that's all you can ask for on this planet... one nonasshole.
Belki de bu gezegenden tek beklentiniz bu olmalı götün teki olmayan bir kişi.
"One dose, maybe two," that's what Ravi said.
"Bir doz, belki iki." demişti Ravi.
Jobs loved Dylan maybe because he wasn't just one thing.
Jobs, Dylan'ı sadece bir şarkıcı olmadığı için seviyordu.
And I got a chance to play with one of those maybe in 1968.
Onlardan biriyle oynama şansını 1968 yılında yakaladım.
We were thinking maybe there's a way to do this, like the Dead Faint, the same one we used on Monroe when they hired Angelina to kill him.
Bunu yapmanın bir yolu olabilir diye düşündük. Ölüm uykusu gibi. Angelina'yı onu öldürmesi için tuttukları zaman Monroe'da kullandığımız iksir.
Well, maybe he won't be like either one of us.
Belki ikimize de benzemez.
Maybe she's the one who beat the shit out of you and Gaad.
Belki de seninle Gaad'ın ağzını burnu kıran oydu.
Maybe Delia contacted one of them.
Belki Delia biriyle iletişime geçmiştir.
Maybe he's one of them?
Belki onlardan biridir?
Well maybe I'll make one.
Belki belki biri olabilirim.
Maybe we should just jump to the end of this one.
Doğrudan son kısma atlayabiliriz.
I don't know. Maybe we could do something like one of those bait cars?
Belki o tuzak arabalardan biri gibi bir şey yapabiliriz.
Maybe you can pay one of these high-class hookers with it.
- Belki o kaliteli fahişelerden birinin... -... ücretini onunla ödersin.
And then one day soon, maybe you're shaving, and you find out it has a mind of its own.
Ve sonra bir gün, belki tıraş olurken o elin kendi aklı olduğunu öğrenirdin.
Because maybe I didn't go to some fancy-pantsy Ivy League med school, and maybe I didn't go to some other med school, even the one down in Grenada, which was my fallback, but whatever.
Belki Ivy Liginden gösterişli bir tıp fakültesine gitmedim ve belki başka bir tıp fakültesine de gitmedim ve belki Grenada'da yedek öğrenci olarak bile kayıt yaptıramadım.
Right? Maybe the blonde one should bring it.
Sarışın olan getirse daha iyi olur.
Maybe it's one of the missing artifacts.
Belki eksik eserlerden biridir.
The high-school boy I've never confessed to... My one and maybe only love, Sinan.
Liseden bugüne kendisine asla itiraf edemediğim ilk ve sanırım en büyük aşkım, Sinan.
Zhang! Maybe we're talking about different henrys, Because the one in my example
Belki de farklı Henry'lerden bahsediyoruzdur çünkü benim örneğimde olan 3.5 gramlık ufak paketler halinde olmasını istedi.
I thought maybe you'd like to try one.
Belki de siz de çözmeyi denemek istersiniz diye düşündüm.
Maybe you can use one of the scissors from the eight-pack that we bought.
Oradan aldığımız sekizli makas paketindekilerden birini kullanabilirsin.
That Kamal was a little too eager to get to the United States, and now that he's here, maybe the reason no one can find him is because he doesn't want to be found.
Kamal, ABD'ye gelme konusunda çok hevesliydi. Şimdi burada ve belki bulunmak istemediği için onu bulamıyoruz.
Um, can't we stick around for maybe one minute, uh, one minute, thirty seconds? What? We're not falling for your games, Pines.
Senin oyununa gelmiyoruz, Pines.
Maybe there's an old watch in one of these you can sell.
Belki bunların birinde satabileceğin yaşlı bir cadı vardır.
maybe one day 85
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one hundred 76
one more chance 34
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one more day 57
one more hour 17
one hundred 76
one more chance 34
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29