Moving on tradutor Turco
4,059 parallel translation
Moving on.
Devam edelim.
Here's to moving on then, right?
Hayatımıza devam etmeye o zaman.
To moving on.
Hayatımıza devam etmeye.
Okay, moving on...
Tamam, devam ediyorum...
We're moving on with our lives together as functional vampires, former witch anchor thing.
Hayatımıza beraber, işlevsel vampirler olarak devam ediyoruz. Bir de eski cadı, dayanak noktası ile.
Okay, it's just about... it's just about, like, you know, moving forward, moving on.
Mesele şu yani... Aşalım bunları artık. Önümüze bakalım.
I got it. Mo-Moving on.
Anladım, devam et.
You are moving on. Now, where's the old Schmidt?
Hayatına devam edeceksin.
Moving on with your life.
Hayatınızı yürütmek için.
They're moving on to employees'homes.
Çalışanların evlerine yöneliyorlar.
Moving on, as they say.
Şirketi gezmeye devam ediyoruz.
Moving on.
Yürüyün.
You know.. Five years ago, when I started Stratton Oakmont with Donnie Azoff, I knew the day would eventually come where I'd have to be moving on.
5 yıl önce Donnie Azoff'la Stratton Oakmont'u açtığımda bu işlerden çekileceğim günün eninde sonunda geleceğini biliyordum.
Okay. Moving on.
Tamam, devam edelim.
Turning the page. Moving on.
Sayfayı değiştir, yaşamana bak.
Problem solved, moving on.
Sorun çözüldü. Yolumuza devam ediyoruz.
Moving on.
Devam edin.
Every relationship arrives at a critical moment, a juncture, between moving forward and moving on.
Her ilişkinin vardığı kritik bir nokta vardır bir yol ayrımı. Ya daha ileriye gidilir ya da bitirilir.
I've, well, I'm..... moving on.
Ben... Ben... hayatıma devam ediyorum.
Moving on to the office.
Ofise gidiyorum.
I thought that you would be happy, of all people, to see me, you know, getting back to work and moving on.
Senin ve diğerlerinin, işime geri döndüğümü ve hayatıma devam ettiğimi gördüğünüzde mutlu olacağınızı sanıyordum.
This isn't really moving on, Michael.
Bu hayatına devam etme değil, Michael.
Chefs have plated their California rolls and are now moving on to tekka maki!
Şefler California Roll'larını hazırladılar, sırada tekka maki aşaması var.
But only one will be moving on to the national championship.
Ancak ulusal şampiyonaya sadece birisi gidecek.
- No, he's moving on you.
- Hareket halinde.
Okay, I got her cell phone moving south on Pacific Avenue between Navy and Rose.
Navy ve Rose arasında. Peki nereye gidiyor?
Lily had her heart set on us moving to Rome, so I have to tell her in person.
Lily Roma'ya taşınmamız için can atıyor. O yüzden yüz yüze söylemem gerek.
I am moving on.
Yoluma devam ediyorum.
All right, moving on.
Tamam, harekete geçiyoruz.
We just focused on moving forward,
Sadece ilerlemeye odaklandık,
Moving on!
Tamam?
OK, moving on.
Tamam, devam edelim.
I'm moving. Three drones on the air.
3 pilotsuz uçak yollandı.
Moving to west end on the 1 st floor!
Birinci katın batı kanadına doğru ilerliyor.
There's slow-moving traffic on the A149.
A149 yolunda trafik yoğun.
Come on, we gotta get this thing moving!
Hadi. Gitmemiz gerek.
We gotta keep moving. Come on.
Gitmeliyiz, hadi!
We're designing it so that you can just, you know, get on board the moving train.
Giden trene hemen atlayabileceğiniz şekilde hazırlıyoruz.
Soon you're moving to another island and so it goes on, ad infinitum.
Çok geçmeden başka bir adaya geçersin ve bu böyle devam eder. Ebediyen.
No smoking on the premises, no pets, and no moving of any furniture.
Binanın içinde sigara içmek yok. Evcil hayvan yok. Ve hiçbir mobilyanın yerini değiştirmek yok.
When I told her I was moving back to Georgia, she insisted on being our real estate agent.
Georgia'ya geri dönüceğimi söylediğim zaman, emlakçımız olmak konusunda ısrar etti.
On the lighter note, early shoppers standing in line for those Black Friday sales will need plenty of tents and strong umbrellas, because we got some nasty weather moving in toonight caring low pressure...
Daha önemsiz bir habere gelirsek : "Kara Cuma" satışı için kuyrukta bekleyenlerin daha güçlü şemsiyelere ihtiyacı olacak. Korkunç bir hava bizi bekliyor.
Keep moving. Come on.
Devam edin!
Hold on. I got a woman and a kid, 200 yards out, moving towards the convoy.
Bekleyin. 180 metrede konvoya doğru ilerleyen kadınla bir çocuk var.
You must have been terrified... when you saw Armstrong-Parker written on your moving assignment.
Dolaşan ödevinde Armstrong-Parker yazdığını görünce çok korkmuş olmalısın.
Moving furniture, objects on fire.
Hareket eden mobilyalar yanan eşyalar.
Come on, ladies, keep it moving.
Haydi kızlar ilerleyin..
Tell Tactical Logistics we're moving them to a standard double on the third floor.
Taktik Lojistiği'ne söyle onları üçüncü katta standart bir odaya alacağız.
Come on, keep moving.
Haydi. - Durmayın. - Efendim...
This crazy lady down in Belmont complaining about some strange disturbances, noises, shit moving around on its own.
Belmont'tan çatlak bir kadın aradı bodrumdan gelen garip seslerden rahatsız olduğundan ve nesnelerin kendi kendine hareket etmesinden yakınıyordu. Garip, değil mi?
Come on, we've got to get moving.
Hadi, harekete geçmemiz gerek.
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230