English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ M ] / My place

My place tradutor Turco

15,561 parallel translation
Yes, this is my place.
Evet.
- You show up at my place, bring me here...
Benim mekâna gelip beni buraya getiriyorsun...
We'll be together at my place just as often.
Benim evimde, yine böyle birlikte olacağız.
I know it's not my place to say this, but there's no one else here to say it to you.
Bunu söylemek haddime değil ama, sana söyleyecek başka kimse de yok.
I'll meet you at my place.
Bizde buluşuruz.
- This is my place.
- Burası bana ait.
It's not my place to tell the SFO its business, but he's corrupt and I'd like you to nail him.
- SFO'ya işini nasıl yapıcağını söylemek bana düşmez ama o yozlaşmış ve ona cezasını vermeni istiyorum.
Race you back to my place?
Yarışalım mı?
You just tell your parents you're gonna stay at my place afterwards.
Sizinkilere sonra bende kalacağını söylersin.
They bugged my place.
- Evimi dinliyorlar.
- They bugged my place.
- Evimi dinliyorlar.
Do you want to come back to my place?
Tekrar benim eve gidelim mi?
My place.
Benim yerim.
I'd invite you back to my place, but, um, Maggie's Airbnb-ing.
Seni bana davet ederdim ama Maggie'nin Airbnb-ingi.
Well, uh, we can always go back to my place.
Pekala her zaman benim evime gidebiliriz.
This is my place, so...
Evim burası.
You broke into my place, and you... you... after everything.
Evime zorla girdin. Ve sen her şeyden sonra.
So if I die, another takes my place.
Yani ölürsem başka birisi yerime mi geçecek?
I'll just... I'll see you back at my place tomorrow.
Yarın evime gel.
How about we do hot pot at my place?
Bende hot pot yapsak nasıl olur?
It might not be my place but maybe this was for the better.
Benim haddime olmayabilir ama.. ... belki de böylesi daha hayırlıdır
So you bring them all the way to my place of business.
Sen de hepsini iş yerime kadar getirdin yani?
And since you have already compromised my place of business, I thought I might take the better deal.
Ve sen zaten iş yerimin gizliliğini tehlikeye attığın için daha iyi anlaşmayı kabul edeyim dedim.
You're at my place, sweetie.
Benim evimdesin canım.
But if I turn left... we go to my place and...
Ama sola dönersem benim evime gideriz...
Look, between you and me, she came to my place last night, and she was in a bad way.
Bak, aramızda kalsın ama, dün gece evime geldi, ve berbat durumdaydı.
Soon we will travel to Kamakura, that's my place,
Yakın zamanda Kamakura'ya gideceğiz, benim memleketim,
Gotta make sure my preverts have a place to comingle for the night.
Sapıklarıma gece kaynaşacak oda lazım olabilir değil mi?
Well, I didn't have my own address, so he sent it to his place.
Kendi adıma bir yerim yoktu, o da kendi evine yolluyordu.
It's just the place my sister and her baby used to be.
Sadece kız kardeşimin ve yeğenimin bir zamanlar yaşadığı yer orası.
My mate has this beautiful place. It's right on the river.
Nehrin tam yanında arkadaşımın harika bir restoranı var.
- I've saved you a place, my dear.
- Sana bir yer ayırdım hayatım.
I had my doubts about pursuing Leese in the first place... now we're involved in murder investigation, for God's sake!
İşin en başında Leese'i takip etmekle ilgili çekincelerim vardı... şimdi bir cinayet soruşturmasının içindeyiz, Allah'ım Yarabbim!
If something happens to my son, there will be no place in the world
- Oğluma bir şey olursa dünyanın bir ucunda olsanız bulurum.
Look, it's my job to keep the bar open, but I still want it to be a great place to work.
Barin açik kalmasini saglamak benim isim ama yine de harika bir çalisma ortami istiyorum.
I earned my place.
Mevkimi hak ettim.
So, I left my wallet at this place, Bliss House.
Cüzdanımı Bliss House diye bir yerde unuttum.
My mom had them trash his place.
Annem evini alt üst ettirdi. Tamam mı?
My wife Viv and I, we've been in our place now 25 years.
Eşim Viv ve ben 25 yıldır aynı evdeyiz.
It's my favorite place in the stadium.
Stadyumdaki en sevdiğim mekan.
I've begun the search for a place of my own.
Kendim için bir yer bakmaya başlamıştım.
This is my first time out east, and my friend is out of town, so I'm staying at her place.
Doğu tarafına ilk kez geliyorum. Arkadaşım şehir dışında olduğu için onun evinde kalıyorum.
You break into my quarters, hold me captive, wreck the place, and for what?
Karargahıma giriyorsunuz, beni rehin alıyorsunuz. Ortalığı talan ediyorsunuz. Ne uğruna?
And here I thought this might be my final resting place.
Ben de buranın ebedi istirahatgahım olacağını sanıyordum.
But when things got to be too bad... there was one place I would go to in my mind.
Ama işler gereğinden fazla kötü olduğunda aklımda gideceğim tek bir yer var.
You were my safe place.
Benim güvenli yerim sendin.
Oh my God, you kept you kept this place the way it was.
- Tanrım, burayı saklamışsın.
Hey, I'm having a thing at my Malibu place.
- Malibu'da güzel bir mekanım var.
When I retired from the job- - and my second wife- - bought myself a nice little place up in Big Bear, cozy little cabin.
Emekli olduğumda ikinci karımla birlikte Big Bear'da ufak bir yer aldım. Şirin küçük bir ev.
You must tread softly in this place, my son.
Buralarda adımına dikkat etmelisin, evlat.
This place is the pizza of my youth.
Burası benim gençliğimin pizzacısı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]