My place is here tradutor Turco
218 parallel translation
- My place is here with you.
- Benim yerim senin yanın.
My place is here with you.
Benim yerim senin yanında.
Dearest Charlotte, my place is here.
Sevgili Charlotte, benim yerim burası.
My place is here, if you please, doctor.
Benim yerim burası. Eğer lütfen sen, Doktor...
- No, my place is here with her.
- Hayır, benim yerim onun yanıdır.
My place is here in these vaults.
Benim yerim burası ve bu mahzenler.
- My place is here.
- Benim yerim burası.
My place is here, in America.
Benim yerim burası. Amerika.
My place is here right now.
Şu anda olmak istediğim yer burası.
But what I'm trying to tell you, without being obsequious at all...,... is that my place is here with you.
İtaat sizce anlatmaya çalıştığım şey şu ki... Benim yerim senin yanın.
Son, my place is here.
Oğlum, benim yerim burası.
But my place is here.
Ancak benim yerim burası.
My place is here.
- Üzgünüm.
Here now, any place is my place, where you are.
Bak şimdi, benim yerim senin yanındır.
Oh, my, Guy, this is an expensive place here.
Tanrım, Guy, burası çok pahalı.
It is not my place to suggest, but might it be better if I stayed here with Raynald and let someone else take the girls away?
Haddim değil ama burada Raynald'la kalsam daha iyi olur ve sizde kızları uzak bir akrabalarına gönderseniz?
If my son is ill, the best place for him is here, proving his innocence.
Oğlum hastaysa, masumiyetini kanıtlaması için en iyi yer evidir.
He ordered Edwardes out and said, "I won't allow you to play here. This is my place. I'm going to fix you."
Edwardes'ı dışarı yollarken, "Burada oynamana izin vermeyeceğim burası benim mekanım, icabına bakacağım senin." demiş.
My place is not here, and neither is yours.
Benim yerim burası değil ve sizin ki de.
This is my place, I feel free here
Burası benim evim, burada kendimi kuş gibi özgür hissediyorum.
This is just to say hello and leave my stuff here, if you don't mind... while I look for a place of my own.
Sadece sana bir merhaba demek ve izin verirsen eşyalarımı bırakmak için geldim... Kendime bir yer buluncaya kadar.
It is that I learned my way to see here in this place.
Görme şeklimi burada öğrendiğimdir.
This is my place I found, now, you leave here.
Bu evi ben buldum, hemen gidin buradan.
I have to give up my place. The doctor is here.
Doktor geldi, ona yer vermeliyim.
Come on, my place is just a few blocks from here.
Evim buraya çok yakın.
My eldest son is playing here in this place and they go on working.
Benim en büyük oğlum da burada, bu yerde oynuyor ve burada çalışmaya başlayacak.
Down there I'm dumb, but up here this is my place.
Orada aptalım ama burası benim yerim.
Well, my place is right along here.
Pekala, evim bu yolun sonunda.
I'm Bob and this here is my place.
Ben Bob'u ve burasida benim yerim.
It is only because of my husband that I'm here in the first place.
Kocam olduğu için bugün buradayım.
Here is my place, and besides, I'd like to see their faces!
Ben buraya aidim! Ayrıca yüzlerini görmek isttiyorum.
This place is my tomb. I'm buried here.
Bu yer benim mezarım. Buraya gömüldüm.
My people believe that the White Lodge is a place where the spirits that rule man and nature here reside.
Halkımın inanışına göre ; Beyaz Loca insan ve tabiatı yöneten ruhları barındıran yerdir.
I believe my taking on a job as a a civilian here, is a small contribution to making the world a better place.
Burada bir civil olarak çalışmamın Dünyayı daha iyi, daha yaşanabilir... bir yer yapmaya, birazcık da olsa katkı sağlayacağına inanıyorum.
All I know is in'17 after they shipped me off to fight, some New York financier rolled in here one day and hoglowdered and tubwangled my grandfather into mining the whole place out in exchange for shares in something called the united coke company.
Tüm bildiğim 1917'lerde beni savaşa gönderdikleri zaman, bazı New York'lu finansçılar buraya akın ettiler ve Birleşik Coke Şirketi dedikleri bir yerin hisselerine karşılık buraları olduğu gibi kazısınlar diye dedemin altından girip üstünden çıktılar.
This is my place. I'm the only one who works out here.
Burası benim mekanım, yalnızca ben çalışıyorum.
Here is not a good place, you had better take a rest in my camp.
Çadırıma götürebilirsin!
It is not my task to interfere with the processes that take place down here.
Orada yapılan uygulamalara karışmak üstüme vazife değil.
Well, this is my place, and I think we'll all be very comfortable here.
Burası benim evim ve hepimizin burada çok rahat edeceğini düşünüyoruz.
I don't know if I can live here! I hope my summer place is ready soon.
Umarım yazlığım yakında hazır olur.
My place is here.
Benim yerim burası.
Now, since my brother here is the backup wrestler he could take the place of Captain Proctology.
Aklıma bir şey geldi. Kardeşim yedek pankreasçı olduğuna göre... Kaptan Proktoloji'nin yerini alabilir.
Because I'm a member here, this is my place to swim.
Üye olduğum için, burası benim yüzme yerim.
This is my place here.
Burası benim evim.
My place is only a few blocks from here.
Evim sadece birkaç blok ötede.
Back off! You know, you wouldn't be in here in the first place if you had kept your hands off my tomatoes.
Biliyorsun, eğer ellerini domateslerimin üzerinden çekseydin, ilk iş olarak burada olmazdın.
I just had us meet here because my place is hard to find.
Burayı önerdim, çünkü kaldığım yeri bulmak güç.
My place... is here with you.
Anne... Benim yerim senin yanın.
Here in my arms is your place
Yerin burası Kollarımın arası
My place of work is here, in the Hall of Recording.
Benim çalıştığım yer burası, Arşiv Salonu.
This is my safe place. - I'm safe here, remember?
- Burada güvendeyim, hatırladın mı?