My pleasure tradutor Turco
4,178 parallel translation
My pleasure.
Benim için bir zevk.
- My pleasure.
- Rica ederim, zevkle.
My pleasure, you just deserve this.
Ne demek, senin hak ettiğin bir şey bu.
My pleasure.
- Rica ederim.
It's my pleasure.
Benim için zevkti.
My pleasure.
- Memnun oldum.
My pleasure, partner.
Benim için zevkti, ortak.
My pleasure.
Ne demek.
Oh, it's my pleasure.
Benim için bir zevkti.
My pleasure.
Benim için bir zevkti.
No. It would be my pleasure.
- Yok ya, benim için zevk olur.
I don't have any feeling below my waist, but I have a lot above my waist, so my pleasure comes from giving my partners pleasure.
Mesela, ben belden aşağımı hissetmiyorum. Ama ordan yukarıda çok şey hissediyorum, yani benim zevkim partnerime zevk vermekten geliyor.
My pleasure.
Benim için zevkti.
It will be my pleasure.
Büyük bir zevkle.
It was my pleasure.
- Rica ederim.
It is my pleasure.
Benim için zevkti.
My pleasure.
Zevkle.
My pleasure ; nothing makes me happier than the chance to spoil a lady.
Benim için zevktir. Bir hanımı şımartmak beni çok mutlu eder.
It's my pleasure.
Ben teşekkür ederim.
- My pleasure.
Ne demek
It would be my pleasure.
Bunu zevkle yaparım.
My pleasure. Yeah, my pleasure.
- Hayır bana ait.
My pleasure.
- Bana.
It's my pleasure.
Teşekküre gerek yok, bu benim için bir zevk.
— My pleasure.
- Ben de öyle.
- My pleasure!
- Benim için bir zevkti!
- My pleasure.
- Memnuniyetle.
- My pleasure, boss. My pleasure.
Zevkle, patron.
It'd be my pleasure.
Benim için şereftir.
Ladies and gentlemen, it's my pleasure to welcome you to the annual singing Fitzgerald family jamboree.
Bayanlar, baylar hepiniz yıllık....... Fitzgerald Ailesi şarkılı eğlencesine hoş geldiniz.
My pleasure, Ward.
Benim için bir zevkti, Ward.
It would be my pleasure.
Zevkle.
You totally made his life. - No, my pleasure.
Çok mutlu şu an
My pleasure, sir.
Ne demek efendim.
For my pleasure and for my cat.
- Kendi zevkim ve kedim için.
Oh, my pleasure.
Zevkle.
As is your right. As it will be my pleasure to bankrupt you in the courts.
Mahkemelerde seni iflas ettirmekten zevk duyarım.
HOST : Ladies and gentlemen, friends it is my very great pleasure to introduce to you at this time the lucky winner of this year's biggest lottery jackpot!
Bayanlar, baylar, arkadaşlar sizlere bu yılın en büyük ikramiyesini kazanan şanslı kişiyi büyük bir zevkle sunuyorum.
Um... Beau. And it is my absolute pleasure.
Adım Beau ve bu benim için büyük bir zevk.
Mandy, I know you think I must relish this moment, but it gives me no pleasure wasting my time to prove you wasted yours.
Mandy, bu andan keyif almak zorunda olduğumu düşündüğünü biliyorum,... ama zamanını boşa harcadığını ispatlamakla zamanımı boşa harcamak bana keyif vermiyor.
Pleasure to meet you, my name is Makoto Shishio.
Seninle tanışmak benim için bir onur. Ben Shishio Makoto.
Oh, my pleasure.
Ben de memnun oldum.
Personally, I've always taken great pleasure in being my own boss.
Şahsen, ben kendi patronum olma zevkini tadıyorum.
Pleasure, my goddess.
Memnun oldum, tanrıçam.
Captain, it would be my genuine pleasure.
Yüzbaşı... İşte bu zevkli olacak.
It's my pleasure. - Why don't you take a hike, Nedish?
- Sen git biraz otlasana Nedish?
- My pleasure.
Ne demek.
If I knew any man to use you for his pleasure, my weapon will be quickly out, I swear.
Eğer bir adamın sizi keyfine kurban edeceğini bilsem silahımı çoktan çekmiş olurdum yemin ederim
Can I just say it's such a pleasure to meet the woman who helped pay for my new kitchen?
Yeni mutfak masrafımı ödememe vesile olan kadınla tanışmak ne hoş.
- Okay, thank you. - My pleasure, ma'am.
Bugün yok ama söylerim ben yarın gelince
I will write your letter, sir. And if it brings you your freedom, it will be more than a pleasure. It will have been my duty.
Mektubunuzu yazacağım bayım özgürlüğünü geri vermek benim için bir zevk değil görevim olacak.