Never met him tradutor Turco
774 parallel translation
Strange you've never met him.
Onunla hiç tanışmamış olmanız garip.
- Professor Novotny had never met him before.
- Profesör Novotny onunla hiç karşılaşmamış.
I've never met him.
O'nunla hiç tanışmadım.
I never met him.
Onunla hiç tanışmadım.
It seemed that I was thinking, "What if I'd never met him?"
" Ya onunla hiç tanışmasaydım ne olurdu?
No, I've never met him.
Hayır, onunla hiç tanışmadım.
No. No, no, I never met him.
- Hayır, tanımıyorum.
Well, then, how can you be sure you've never met him?
Öyleyse, tanımadığınızı ne biliyorsunuz?
- I wish I'd never met him.
- Keşke onunla hiç tanışmasaydım.
I never met him, mind you, but the girls said he was an Eastman.
Onunla hiç karşılaşmadım ama kızlar Eastman'lardan biri olduğunu söylediler.
- I've never met him.
- Daha önce hiç tanışmadık.
I never met him before.
Onu daha önce hiç görmemiştim.
In all the years I've lived on this island, I've never met him.
O kadar yaşadım bu adada, hiç tanışmadım onunla.
I never met him in London.
Onunla Londra'da hiç karşılaşmamıştım.
You've never met him?
Onunla hiç karşılaşmadınız mı?
I've heard of him, but I've never met him.
Adını duydum ama hiç tanışmadım.
You never met him.
Onu hiç tanımadın.
I've heard of him but never met him.
- Adını duydum. Hiç tanışmadım.
- I've never met him.
- Onunla tanışmadım bile.
I've never met him, Mr. Pike, but I've come to feel that I know him.
Onunla hiç tanışmadım, Bay Pike ama sürekli sizleri izledim.
I've heard of him but never met him
İsmini işitmiştim ancak kendisiyle hiç tanışmadım.
I knew of him. I never met him.
Duymuşluğum vardı ama hiç tanışmadım.
I've never met him.
Onu hiç görmedim.
Never met him.
Hiç karşılaşmadım.
He seemed to know me, and I'm certain I've never met him.
Beni tanıyor gibiydi, ama onunla hiç karşılaşmadığıma eminim.
We never met him, and never will.
Onunla hiç karşılaşmadık ve karşılaşmayacağız.
So I was told. I never met him. He is the victim.
Orasını bana anlattılar ama onunla hiç tanışmadık.
You sure you've never met him before?
Onunla daha önce karşılaşmadığına emin misin?
I had never met him before today.
Daha bugün tanıştık.
I never met him, I never saw him, I never even heard of him.
Hiç karşılaşmadım, hiç görmedim, adını bile hiç duymadım.
I never met him but... It is because of him that I have come to Queimada.
Onunla hiç karşılaşmadım ; ama Queimada'ya onun için geldim.
If there was such a person, I never met him.
Öyle biri varsa bile, ben karşılaşmadım.
I never met him. He's on one of the immunology research programs.
Bağışıklık araştırma programlarından birinde çalışıyormuş.
- I never met him.
- Tanımıyorum.
Well, I never met him, either, as far as I can remember.
Şey, onunla hiç karşılaşmadım da, anımsayabildiğim kadarıyla.
Never met him... yet.
Hiç tanışmadım... henüz.
She never gambled'fore she met him.
Og ile tanışmadan önce hiç kumar oynamamıştı.
Since I met him, I've never kissed another man.
Onunla tanıştığımdan beri hiçbir erkekle öpüşmedim.
You never met Emberg, but you will have seen him in the train later on where he was sat next to Stéphane reading a paper.
Emberg'le hiç tanışmadın ; lakin, onu daha sonra trende Stéphane'ın yanında gazete okurken görecektin.
I've never even met him.
Onu tanïmïyorum.
No, I never met him.
- Hayır, görmedim.
If I'd been watching my step, I never would have met him.
Eğer adımıma dikkat eseydim, onunla tanışmazdım.
But I've never even met him.
Ama onu tanımıyorum bile.
And I never would have met him...
Evet, ve ben de onunla tanışamayacaktım...
I'd give anything never to have met him.
Onu tanımamış olmak için neler vermezdim.
- You've never really met him, have you?
- Gerçekten onu daha önce görmedin, değil mi?
Wait till I tell them at home that I met him. They'll never believe me.
Evdekilere onunla tanıştığımı söyleyince bak neler olacak.
In all my travels, I've never met anyone like him.
Tüm yolculuklarımda, onun gibi biriyle hiç tanışmadım.
I felt like leaving all four of them with him and running away But then I would've never met Carolina.
O an dört kızı da, onu da bırakıp gitmeyi düşündüm ama öyle yapmış olsaydım Carolina ile hiçbir zaman tanışamazdım.
I hardly know him, but I've never met anyone more completely dedicated.
Onu çok az tanıyorum ama ömrümde onun kadar kendini adamış birisini görmedim.
Maybe you've never met anybody like him.
Belki de hayatınızda hiç, onun gibi birine rastlamadınız.
never met her 26
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
nevermind 135
never 5371
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
nevermind 135
never 5371
neverland 25
nevermore 28
never have i ever 20
never give up 61
never mind 4455
never gets old 35
never better 242
nevertheless 622
never ever 49
never forget 64
nevermore 28
never have i ever 20
never give up 61
never mind 4455
never gets old 35
never better 242
nevertheless 622
never ever 49
never forget 64