English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / No prospects

No prospects tradutor Turco

95 parallel translation
No prospects but I have to eat
Bir planım yok, yemeğe geldim.
I've got a boring job, no money, no prospects...
Sıkıcı bir işim var, ne param, ne umudum var.
No job and no prospects.
İşim ya da amacım yok.
But I had to bring him into the business because he squandered his half of the inheritance and he has categorically no prospects.
Ama onu burada iş vermek zorundaydım çünkü mirasının yarısını saçıp savurdu. Ve kesinlikle hiçbir umut yok.
No job, no prospects, no cash.
İş yok, umut yok, nakit yok.
No prospects.
Hiç umut yok!
And it's not like I was ever that into it, you know? But when it's gone, and you have no prospects of it in the future, it's very upsetting.
Çok düşkün olduğumdan değil ama olmayınca ve gelecek için ümit de görmeyince insanın canı çok sıkılıyor.
You got no prospects.
Geleceğin yok.
I'm supposed to assume the position just'cause you got a bum knee and no prospects?
Sence dizinin şişmesine yaptığın işlerin sebep olduğuna inanmalı mıyım?
Fortunately, he has no money and no prospects.
İyi ki, hiç parası ve geleceği yok.
A woman with no prospects and no hair told me that I wasn't her type.
Gelecekten bir şey beklemeyen, kel bir kadın bana onun tipi olmadığımı söyledi.
I got no life, no hope, no prospects.
Hayatım yok, umudum yok, beklentim yok.
I got no money and no prospects.
Ne param vardı, ne de para bulma umudum.
No prospects?
Muhtemel bir aday yok mu?
But a city where injustice reigns, where there is poverty, and no prospects for a future is a black city.
Ama bir şehirde adaletsiz bir saltanat, yoksulluk varsa, ve gelecek için hiç bir umut yoksa, o bir kara şehirdir.
You depend on luck, you end up on the drift - no fuel, no prospects... beggin'for Alliance make-work, gettin'towed out to the scrap belt.
Sen şansa bel bağlıyorsun, sürüklenerek biteceksin. yakıt yok, umut yok... Alliance'ın bir şey yapmamasını istiyoruz.
No choice no prospects no future.
Seçim yok beklenti yok gelecek yok.
And no prospects.
- Bir beklentin de yok.
I have no prospects here.
Burada görecek bir şeyim yok.
Ladies and gentlemen, a useless slag with no prospects in the game :
Baylar bayanlar işe yaramaz bir böcek,
She's got no jobs, no friends and no prospects.
Hiç işi yok, arkadaşı yok ve ümidi yok.
I've no money and no prospects.
Param ve beklentim yok.
And here we are, the two dopest homeboys in camp... and we ain't got no prospects for our palm pilots.
Ve bizim, kamptaki en karizmatik iki erkeğin... elişi yapmaktan başka olasılığımız yok.
There's no prospects in France.
Fransa'da hiç umut yok.
No prospects, huh?
Pek umut yok, demek?
No kidding, I'm at rock bottom. I've got no money, no prospects and nowhere else to turn.
Şaka şaka, dibe vurdum, ne param ne umudum ne de gidecek bir yerim var,
You're all alone, you're penniless and you have no prospects.
Tamam tamam buraya kadar! Ne? Konuyu değiştirmiştim.
No prospects.
Beklenti yok.
No money, no prospects, and the love of your life is an old skank who's about to take it up the ass again for cash.
Para yok pul yok, elden birşey gelmez. Ve hayatının aşkı da yeniden kıçına para soksunlar diye seni terkeden eski bir orospu çıkıyor.
No prospects on the horizon?
İleride bir plan da mı?
As for me, I'm doing more than anyone expects of a kid With bad grades and no prospects.
Ben ise, bir çocuktan beklenebileceğin çok üstünde kendimi geliştirdim.
Jennifer, we're in a hospital full of eligible doctors, and you're a waitress with no prospects who needs to learn how to use her ass to catch a new guy before I bite the dust!
Jennifer, içi elit doktorlarla dolu bir hastanedeyiz ve sen de ben toprağın dibini boylamadan kıçını kullanarak yeni birini bulmayı öğrenmesi gereken umutsuz bir garsonsun.
No prospects, no direction.
Hedefsiz, yönsüz.
All you have is a casual job with no prospects.
Hiçbir geleceği olmayan geçici bir işin var.
I'm in my 40s, and I'm alone with no prospects.
40 " larımdayım, yalnızım ve hayattan bir beklentim yok.
Now, there was a young woman that I'd hoped to marry. But I had no prospects, nothing to offer.
Genç bir kadın vardı evlenmek istediğim, ama ona verecek hiçbir varlığım yoktu.
No visible resources or prospects.
Görünürde gelecek bir kaynağınız ve beklentiniz de yok.
I've no plans for the future, all prospects are closed
Geleceğe yönelik hiçbir planım yok, tüm beklentilerim yakın gelecekte.
No, but I play guitar and I got a few prospects.
- Hayır. Ama gitar çalıyorum, belki bir iş imkânı olabilir.
I was given no cause whatsoever to break my solemn contract. " " Three : I was fully and exactly apprised of her rank in society... her character, marriage portion and future prospects... before my engagement to her hand. "
Üç, kendisine evlenme teklifimi yapmadan önce, onun toplum içindeki statüsü, karakteri evlilikle ilgili düşünceleri ve gelecek planları ile ilgili tam ve doğru bilgiye sahiptim.
No, our friend has other prospects here.
Hayır, dostumuzun başka umutları var.
I am aware that I'm no good match, and that I have few prospects and no future.
Çok uygun olmadığımın ben de farkındayım ve önümde bazı ihtimaller var ama geleceğim yok.
You have no direction, no college ambition, no job prospects.
Hayatta bir amacın yok, okul veya iş bulma beklentin yok.
In 7 seasons, this wolf couple raised only 3 offspring to maturity... and the prospects for the current family are by no means certain.
Yedi mevsimde, bu kurt çifti sadece üç yavrusunu yetişkin olana kadar büyütmeyi başardı. ... ve şu anki ailenin geleceği hiçbir şekilde kesin değil.
The thing is, it's shaping up to be mostly couples... and I'm not a couple, and there are no exciting prospects... so I thought that someone from his crowd might be right for me.
- Öyle görünüyor ki herkes çift olacak, bense bekarım, gelecekte umut veren heyecanlı bir şey yok, onun tanıdıklarından birinin benim için uygun olabileceğini düşündüm.
Are we to talk terms here, Robin? Or do you think to drown my marriage prospects in "No, maybe, perhaps"?
Burada şartları mı konuşmak için bulunuyoruz, Robin yoksa sen, evlilik ihtimallerimi, "hayır", "mümkün", "belki" lerle suya mı gömmek istiyorsun?
And Lucille, with no other prospects, turned to the son she least expected to support her.
Ve başka umudu kalmayan Lucille rotasını kendisini destekleyeceğini en az umduğu oğluna çevirdi.
I hope you'll recall that I've travelled from Chicago... to enter your employ and have no emergent prospects.
Hizmetinize girmek için Şikago'dan geldiğimi... ve şu an başka bir iş olanağım olmadığını umarım hatırlarsınız.
But seriously, you must be flipping out that Sam is getting married... leaving you all alone, completely single... with no real prospects in the future?
Dijital olarak kaydediyorum. Fakat cidden, Sam evleniyor diye... ve seni tamamen yalnız bırakıp, hiç bir vaat vermeden... gidecek diye kafayı yiyorsun değil mi?
- Exactly. No. All things considered - my career prospects, your sexual desperation - this is probably the best thing to do.
Her şeyi hesaba katınca yani benim mesleki geleceğim, senin seks açlığını yapılacak en iyi şey buydu.
No husband, no degree, bad credit, crap job with limited prospects.
Kocası yok. Sınırlı imkânlarla boktan bir iş yapıyormuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]