No press tradutor Turco
576 parallel translation
No press my wife.
Karımı ezme.
There was no press conference.
Basın toplantısı.. numaraydı değil mi?
Better than no press.
Hiç çıkmamasından iyidir.
To avoid general panic, complete secrecy will be maintained, and no press announcements.
Genel panikten sakınmak için gizlilik korunacaktır, ve basın duyurusu yok.
No press allowed.
Basını almıyoruz.
( Nelson ) We are having no press, no police, not even outside the house.
ne basın var, ne de polis, evin dışında bile.
And who's sitting out here with no press while the White House takes all the credit for raising the alarm and being ready to hit back?
- Bu doğru Ve burada basın olmadan oturan kim. Beyaz saraydakiler alarm durumuna geçerek tüm kredileri topluyor ve onlara gereken cevabı vermek için hazırlanıyorlardır?
Sorry, no press.
Hayır bayım.
It's no use roping in a few harebrained students and confiscating a printing press.
Bir kaç kuş beyinli öğrenciyi yakalamanın ve yazılı basına el koymanın faydası olmaz.
No women in the press box.
Basın tribününe kadın giremez.
She says there's no pain if you press quickly and firmly.
Hızlı ve sıkı bastırdığında hiç acı duymazsın, dedi Pilar.
No, Joe. Todays "Evening News" hasn't gone to press yet... It must be last nights.
Hayır Joe, bugünün "Akşam Haberleri" henüz basılmadı dün gecenin gazetesi olması lazım.
A shade better than Lord Mayor's men, and no worse than dock-wallopers brought aboard by the press-gang.
Lord Mayor'un adamlarından daha iyiler, sokaktan toplanan adamlar olarak da iyi iş çıkartıyorlar.
Because without competition, there can be no freedom of the press.
Eğer rekabet olmazsa basın özgürlüğünden bahsedemeyiz.
OH, NO. I'M SORRY, BUT WE MUSTN'T PRESS THEM.
Üzgünüm ama onlara baskı yapmamalıyız.
The press keeps asking why there's no trial.
Dış basın, niye dava açılmadığını soruyor.
Sorry no time for the press just at present, Sir.
Tam şu anda basına ayıracak zaman yok, efendim
Don't you press me no more!
Artık beni bastırma!
There will be no further statement to the press... -... not for the present. - Aye-aye, sir.
Basına daha sonrası için herhangi bir bilgi verilmeyecektir... ne de şu an olanlar hakkında.
And that's no statement for the press. That's the goods.
Bu basın için bir açıklama da değil, bunlar gerçekler.
We shall be in Briceland by dinnertime and I've no doubt that we shall find some comfortable hotel to spend the night and then tomorrow morning we'll press on towards Lepingsville.
Akşam yemeğine Briceland'e varmış oluruz. Eminim geceyi geçirecek güzel bir otel buluruz. Yarın sabah da Lepingsville'e doğru yola devam ederiz.
No exceptions for the working press?
Basın için istisna yok mu?
Gentlemen, the press can do a lot to mobilize public opinion and solicit the authorities, because unless a pardon comes at once, it's no good. I can never do right.
- Sana ne yapsam yaranamıyorum.
Oh, Livvie, you have no idea what they've been saying about me in the press.
Livie, basında hakkımda yazılanları tahmin bile edemezsin.
Jordan Lyman is finished no matter what he says during his press conference, no matter what he does after.
Jordan Lyman bitti. Basın toplantısında ne söyleyeceğinin ya da sonrasında ne yapacağının hiçbir önemi yok.
I have no comments for the press.
Basına hiçbir açıklama yapmayacağım!
No one knows better than you gentlemen of the international press that -
Sİz uluslar arası basın mesuplarından daha iyi kimse bilemez ki...
No. I used the board to press cabbage.
Hayır, tahtayı lahanaları ezmak için kullandım.
There's been no word in the press.
Medyada tek satır geçmedi.
The voiceless sand and the drooping caves that lay around them made them to each other press as if there were no life beneath the sky... "
Sessiz kum ve çevrelerini saran çökmüş mağaralar birbirlerine bastırdı onları, göğün altında hayat yokmuş gibi... "
The cinema, radio, television, press, advertising and any other good service of industrial production, is no longer directed towards different destinations. "
Film, radyo, televizyon basın, reklamlar ve endüstriyel üretimin tüm o öğeleri artık farklı yönlere yönlendirilmeyecek.
I also have reasons for wishing... that the matter receives no publicity in the press.
Ayrıca, basına duyurulmasını istememem için de geçerli sebeplerim var.
Like the, the press can only, can only say bad things unless there ain't no fuck-ups.
Basın kötü şeyler söylesin varsın, siktiriboktan birşey olmadıkça.
- No, we kept it out of the press and off radio and the television.
Basına haber vermedik. Ne radyonun ne televizyonun haberi var.
He said in a press conference shortly after that he could no longer participate in the dismantling of basic freedoms for which this country was established
İstifasını açıkladıktan sonra katıldığı basın açıklamasında bu ülkenin temelleri olan hak ve özgürlüklerin yok edilmesinde görev alamayacağı açıklamasını yaptı.
If that is the press, I have no statement.
Eğer basınsa, söyleyeceğim bir şey yok.
Don't press no buttons.
Hiçbir düğmeye basmayın.
"Pending receipt of written notification from the Air Ministry, no information should be given to the press."
"Hava Bakanlığı yazılı bildirisinin bekleyen ibranamesi." "Basına bilgi verilmemelidir."
- No, you have your press agent do it.
- Basn görevline yaynlattryorsundur.
No respect for the press.
Basına saygı kalmamış.
This is not a press conference, therefore there will be no questions.
Bu bir basın toplantısı değil, dolayısıyla soru kabul etmiyoruz.
There's no picture whichever button I press!
Hangi düğmeye basarsam basayım, görüntü yok.
We're sittin'on enough megatons to blast a sunrise into the west... and no one's prepared to press the fuckin'button.
Batıdaki bir gün doğumunu patlatmaya yetecek kadar megatonların üzerinde oturuyoruz.. ve kimse o lanet butona basmaya hazır değil.
Then there's no use to talk any more until you press charges.
O halde suçlamada bulunmadan konuşmanın anlamı yok.
- Do you suspect revenge...? - No comment. Will there be a press conference?
- Basın toplantısı yapılcak mı?
No, sir. No press.
Hayır bayım.
Sorry, my friends. No questions, please. A press release is being prepared.
Lütfen soru sormayın dostlarım Bir basın bildirisi hazırladık.
Press the clutch. Get the lights, no that one. Good.
Işıklar... güzel.
I guess you press charges, right? Well, no.
Sanırım dava açacaksın, değil mi?
Lieutenant Castillo, unless you're planning to press charges- - No.
- Teğmen Castillo, eğer resmi bir suçlama olmayacaksa... - Hayır.
Well, see, I don't want no bad press.
Yani bilirsiniz, kötü reklam olsun istemem.
no pressure 309
pressure 140
press 256
pressing 17
press the button 43
press one 53
press it 29
pressure's 23
pressure's dropping 42
press two 27
pressure 140
press 256
pressing 17
press the button 43
press one 53
press it 29
pressure's 23
pressure's dropping 42
press two 27
press conference 24
pressed latinum 25
no problem 6032
no problemo 107
no promises 96
no prob 43
no problem at all 119
no problem there 21
no problems 142
no prints 114
pressed latinum 25
no problem 6032
no problemo 107
no promises 96
no prob 43
no problem at all 119
no problem there 21
no problems 142
no prints 114