No waiting tradutor Turco
1,233 parallel translation
No waiting.
Beklemek yok.
Absolutely no waiting.
Kesinlikle beklemek yok.
Two nipples, no waiting.
İki göğüs, beklemek yok.
No waiting.
Beklemezsin.
Three Cranes, no waiting.
Üç Crane erkeği beklemede!
If you had the opportunity to be with somebody, no questions asked no strings attached no awkward first dates, no waiting by the phone, no any of that totally on the surface, 1 00-percent casual what would you do?
Birisiyle şöyle olmak için bir fırsatın olsaydı : Soru soran yok, yükümlülük yok, garip ilk buluşmalar yok telefonda bekleme yok, bunların hiçbiri yok tamamen yüzeysel, % 100 ciddi değil ne yapardın?
No use waiting until I'm dead.
Ölene kadar beklememin faydası yok.
- No-- Oh, what are we waiting for?
- Yok mu? O halde, ne bekliyoruz?
No more waiting.
Daha fazla beklemek yok.
" No more waiting.
" Daha fazla beklemek yok.
No more nights waiting up.
Artık geceleri beklemek yoktu.
No-one was waiting at home for her.
Ve onu evde bekleyen hiç kimse yoktu!
- No, I was waiting up for you.
- Seni bekliyordum.
No time to waste, there's work waiting.
Kaybedecek vakit yok, bekleyen işler var.
There's no chance of not waiting.
Beklemekten başka çareniz yoktur.
Two docs, no waiting, huh?
İki doktor, bekleyen yok, ha?
No, I got to see Donald Trump waiting for an elevator.
Hayır, Donald Trump'ı asansör beklerken gördüm.
No, I'm waiting for....
Hayır, ben bekliyordum...
- No, Jackie's waiting for me. I really...
- Jackie beni bekliyor, ben gerçekten...
No. They're waiting for the silesians.
Hayır, Silezyalılar'ı bekliyorlar.
Well, finally my waiting has paid off, and no hand-me-down cowboy doll is gonna mess it up for me now!
En sonunda muradıma ereceğim, ve hiçbir ikinci el kovboy bebeği bunu elimden alamaz!
A new life is waiting But danger's no stranger here
# Yeni bir yaşam bekliyor, ama burada tehlike yabancı değil #
At least there's no more waiting and seeing.
En azından artık beklemek ve görmek yok.
There's no use waiting for the cavalry, because as of this moment... the cavalry is us.
Süvarileri beklemenin bir faydası yok çünkü şu anda süvariler bizleriz.
- No. We've got wives and children waiting for us at Town Hall.
Bizi kasaba binasında bekleyen karılarımız ve çocuklarımız var.
2 cousins waiting to wed. But no cash.
Chamba'da kalıp oturman ne kazandıracak Sana
- No. We've got wives and children waiting for us at Town Hall.
- Hayır bizi belediyede bekleyen eşlerimiz ve çocuklarımız var.
But there was no one in the waiting room.
Ama bekleme salonunda kimse yoktu.
Like you don't give a damn if she says yes or no...'cause you got all these other chickadees waiting for you.
Seni bekleyen bir sürü piliç olduğu için evet ya da hayır demesi hiç umurunda değilmiş gibi.
You'r ejust waiting for her to have a total nervous breakdown before you said anything? - No!
Açıklamak için onun sinir krizi geçirmesini mi bekledin?
No, sweetie, we're still waiting.
Hayır, tatlım, hala bekliyoruz.
No one's on the waiting list?
Sırda kimse yok mu?
It's no use waiting for them.
Onları beklemeye değmez.
No more waiting!
Artık beklemek yok.
I had no idea you were waiting, otherwise I could have dressed much quicker.
Beklediğinizi bilmiyordum, bilseydim daha hızlı giyinirdim.
- Oh, no, I have someone waiting.
Beni bekleyenler var.
Watching, waiting for an unseen enemy that has no face.
İzler ve yüzü olmayan görünmez düşmanı bekler.
- No, I'm waiting for the results.
- Hayır, sonuçlarını bekliyorum.
We've been waiting for over 45 minutes and no one will tell us about our son.
Affedersiniz. 45 dakikadır bekliyoruz. Kimse oğlumun durumunu söylemedi.
- No, no, he's waiting in the car.
- Hayır. Arabada bekliyor.
No. I--I'm just waiting for my son Raymond to come back.
Hayır, oğlum Raymond'un dönmesini bekliyorum.
No. I was waiting till you got home.
Hayır, eve gelmeni bekliyordum.
We're waiting on an ME but no sign of rape here.
Adli tabibi bekliyoruz ama bu kez tecavüze uğramış gibi görünmüyor.
No, I'm waiting for someone.
Hayır, birini bekliyorum.
But whatever it was, it could not have been as unbearable... as a woman waiting'with no end in sight, wondering'if she's remembered or forgotten by the man she loves.
Ama her neyse, sonunu göremeyen bir kadının yaşadıklarından... sevdiği adam tarafından hatırlanıp hatırlanmadığını, merak etmekten daha dayanılmaz olamaz.
- No, I'm waiting on Lil.
- Lil i bekliyecegim.
I've no clue anymore how to find my black-out knock-out... so every week I take up a personal ad in the school newspaper... telling my mystery girl that I'll be waiting every Thursday night... in the basement of the Virgin Vault.
Artık benim manitayı bulmak için fazla ipucum kalmadı... Her hafta okul gazetesine notlar bırakıyorum... ve benim gizemli kızıma onu her çarşamba akşamı... bakire mahzeninde beklediğimi söylüyorum.
- No, waiting for you.
- Hayır, seni bekliyor.
It's no good waiting around. Give us work.
Kovalım hepsini!
Waiting Room Yubiho No Ji-Shim
Yubiho No Ji-Shim Bekleme Odası
No, it's just I was waiting for a call...
Hayır, ben sadece başka birisinin aramasını bekliyordum.
waiting 432
waiting for you 189
waiting for me 66
waiting for us 32
waiting to die 18
waiting room 17
waiting for 19
waiting for someone 27
waiting for what 38
no way 8009
waiting for you 189
waiting for me 66
waiting for us 32
waiting to die 18
waiting room 17
waiting for 19
waiting for someone 27
waiting for what 38
no way 8009
no war 35
no wait 109
no way out 46
no warning 42
no way in hell 44
no water 131
no wallet 93
no warrant 24
no warrants 16
no wait 109
no way out 46
no warning 42
no way in hell 44
no water 131
no wallet 93
no warrant 24
no warrants 16