English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / Waiting to die

Waiting to die tradutor Turco

264 parallel translation
Waiting to die...
Ölümü bekleme.
Doggone lot of old fogies lying around, just waiting to die.
Ortalıkta lanet geri kafalılar uzanıyor, salt ölmeyi bekliyorlar.
Just kind of sitting around, waiting to die.
Etrafta oyalanıp, ölümü bekliyorlar.
Just waiting to die.
Ölümü bekliyor.
but if there's just one chance in a thousand that he has got something... boy, I'd rather take it than just sit around here waiting to die.
Fakat hayatta kalmak için binde bir şansımız varsa.... çocuğun durumu da kötü. burada oturup ölmesini beklemekten iyidir.
Waiting to die.
Ölümü bekliyoruz.
From the time you're born, it's finding something to do while you're waiting to die, and you try like hell to prevent it.
Doğduğun andan, ölmeyi beklediğin şu ana dek yapacak bir şey ararsın... ve bunu önlemeye çalışırsın.
I'm waiting to die.
Ölmeyi beklerim.
Not like you, waiting to die looking for pity
Senin gibi, bir domuz misali ölümü beklemeyeceğim.
Waiting to die isn't living.
Ölümü bekleyerek yaşamaya, yaşamak denmez.
I'm just waiting to die.
Şu an sadece ölmeyi bekliyorum.
I am a corpse waiting to die.
Ben ölmeyi bekleyen bir cesedim.
My parents were just waiting to die anyway, Bubby.
Annemle babam ecellerini bekliyorlar artık Bubby.
He's waiting to die.
Herman ölmeyi bekliyor, görmüyor musun?
Hermars waiting to die?
Herman ölümü mü bekliyor?
I can't just sit there waiting to die.
Burada öylece oturup ölümü bekleyemem.
Whatever it is...,... it's gotta be better than staying here, waiting to die.
Her ne ise... burada ölmeyi beklemekten daha iyi olmalı.
So I could be sitting in the hospital waiting to die like Stan!
Neden? ! Stan gibi hastanede ölmeyi beklemem için mi?
How long will he stay there, waiting to die?
Ne kadar süre ölümü beklemek için orada kalacak?
They're usually very depressing, sterile places, where old people just hang around waiting to die.
Genellikle, yaşlı insanların sadece ölmeyi bekledikleri kasvetli, steril yerlerdir. Ama biz, kaldığımız yerde yaşıyoruz.
The, the walls will go back to being white.They'll go back to being old people waiting to die.
Duvarlar yeniden beyaz, onlarda yeniden ölümü bekleyen insanlar olacaklar.
Sitting here, trapped in a freezer, waiting to die, you know what I've been thinking about?
Buzlukta kapana kısılmış bir halde burada oturup, ölmeyi bekliyoruz. Aklıma ne geldi, biliyor musunuz?
Sitting here waiting to die never was much of a plan.
Çünkü burada oturup ölümü beklemek pek de iyi bir plan sayılmaz.
No more waiting to die.
Ölümü beklemek yok.
- I'll be waiting for you to die.
- Ölmeni dört gözle bekleyeceğim.
You're both waiting for me to die.
İkiniz de ölmemi bekliyorsunuz.
My admirers are waiting to see me die.
Hayranlarım beni ölürken görmek için bekliyorlar.
I'd rather die now than go out of my mind, waiting to be murdered.
Aklımı kaçırmaktansa, öldürülmeyi beklemektense, ölmeyi tercih ederim.
The Marbles just sit up there... waiting for us to die in childbirth... and then they sell the poor babies.
Marble'lar sadece burada oturur... doğum sırasında ölümümüzü görmek için beklerler... ve zavallı bebekleri satarlar.
Each waiting to see who'll die first. And both staring at me.
İkisi de beni bağlıyor!
Maybe he's waiting for me to die so that you can take my place, chained here.
Belki de aklından geçen, ben öldükten sonra buraya seni hapsedip,.... kilit altında tutmak.
I HOPE YOU'RE NOT WAITING FOR ME TO DIE.
Umarım ölmeden görürüm.
You're waiting here like a fucking vulture. Watching for somebody to die, so you can take a picture. It's my job.
Fotoğraf çekmek için akbaba gibi ölmemizi bekliyorsun.
I was waiting for the fire to die there.
Ateş sönsün diye bekliyordum.
And now... they are all waiting... for me to die
Ve şimdi... hepsi benden... ölmemi bekliyor.
I've been sitting around waiting for them to die myself.
Ben de ölene kadar oturup onları beklemiştim.
It's waiting for us to die!
Ölmemizi bekliyor!
lm not waiting for him to die of natural causes.
Doğal sebeplerden dolayı ölmesini beklemeyeceğim.
Waiting for Jimmy's brother to die.
Jimmy'nin kardeşinin ölmesini bekliyorsun.
I've got all sorts of neat shit waiting for me : oxygen lung, tents, just like going to'Sharper Image'when I die.
Bu bir çeşit kazıklanma. Benim için bekleyen her çeşit temiz şeyim var. Oksijen tüpüm, oksijen çadırım ; öldüğümde daha şık görünmemi sağlayacak her şey.
They were doing nothing, only waiting for my mother to die.
Hiçbir şey yapmıyorlardı, annemin ölmesini bekliyorlardı yalnızca.
Kiss up to my uncle, waiting for him to die?
Amcama yağ çekip ölmesini mi bekleyeyim?
If I keep working for you, all I have to look forward to is waiting for you to die so I can inherit the bar.
Eğer senin için çalışsaydım, ileriye bakmak için senin ölmeni bekliyordum yani barı devralmak için.
Now you're just hanging around, waiting for me to die.
Sürekli oyalanıyorsun ; ölmemi bekliyor olmalısın.
I'm not waiting here to die.
Burada ölmek için beklemiyorum.
Waiting for the animals to die out, and the Old Ones to return.
Hayvanların ölmesini ve eskilerin geri dönmesini bekler.
Screw waiting, Jenny! I don't want to die like this.
Beklemenin canı cehenneme, bu şekilde ölmek istemiyorum.
Walking off to the feed store every morning for the next 30 years, waiting for Tom Butler to retire or die so you can finally get a raise?
Önümüzdeki 30 yıl boyunca her gün o yem deposuna gitmek mi? Tom Butler'ın emekli olmasını ya da ölmesini beklemeyi mi? Böylece sonunda bir zam alabilirsin ha?
That's a lousy way to die, just sitting around waiting...
Yerde oturup, beklemek berbat bir ölüm sekli.
I'm not watching my husband die... while he waits to get on a waiting list.
Çünkü kocamın bekleme listesinde ölüp gitmesine seyirci kalmak istemiyorum. Hayat acıdır Maya.
Waiting for the president to die so he can take over?
Başkanın yerine geçmek için ölmesini beklemekle mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]