English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / No water

No water tradutor Turco

2,489 parallel translation
No food, no water.
Yiyecek yok, su yok.
With no water, there is no rain on Venus.
Su olmadan, Venüs'te yağmur olmaz.
No water for three, four days.
Üç dört gün hiç su vermediler.
No water.
Su yoktu.
What if I spill tomato soup on my shirt, and have to come home to change, only to find there's no water for an enzyme soak?
Peki tişörtüme domates çorbası dökülürse ve değiştirmek için eve geldiğimde batıracak su bulamazsam ne olur?
We have nothing left, no food, shelter, no water to wash in.
Geriye hiçbir şey kalmadı. Ne yiyecek, ne sığınak, ne de yıkanacak su.
A prince who was always looking at the sky to lose some points and avoid the throne, a mad scientist who locked herself up in the school's lab for three days and nights, no sleep, no food, no water, and -
Kral olmak istemediği için sürekli gökyüzüne bakan ve başarısız olmaya çalışan bir prens, üç gün boyunca yemek ve su olmadan kendini okulun laboratuvarına kapatıp çalışan, çılgın bir bilim kadını —
No food! No water!
Yemek yok!
No scar tissue, no water in her lungs.
Yara izi yok, ciğerlerinde su yok.
No water, Nance.
Su yok, Nance.
So, no water?
- Peki, su istemiyor musunuz?
There's no water ini the bathroom, not even to wash up for prayer.
Banyoda suyumuz yok, abdest almak için bile yok.
No, he finely chops intestines and livers from poultry and game, adds a little pork, making a sort of sausage meat he throws to the eels which, in fresh water running over a bed of fine gravel, fatten in a month.
Hayır, kümes ve av hayvanlarının bağırsaklarını ve ciğerlerini güzelce doğruyor, içine biraz domuz eti katıyor bir çeşit sosis haline getirip ince çakıl üzerinden akan tatlı suda yaşayan yılanbalıklarına atıp bir ayda semirtiyor.
- And there's no wine, but I did buy everybody these little environmentally-friendly water bottles.
Hiç şarabım yok ama herkese bir tane bu çevre dostu su şişelerinden aldım.
So much water is diverted to the cities and farmland of the American West that most years, it no longer reaches the sea.
Yıllardır, o kadar çok su, Batı Amerika'daki şehirlere ve tarlara dağıtılıyor ki, artık denize ulaşmıyor.
No, I'm here to strap you to a board, put a cloth in your mouth and pour water over it to simulate the sensation of drowning.
Hayır, buraya seni bir tahtaya bağlayıp ağzına bez tıkıp boğulma hissini yaşa diye üzerine su dökmeye geldim.
Whereas here on Mars, there's no sign of any water.
Oysa Mars'ta, herhangi bir su belirtisi yoktur.
In fact, there's no liquid water at all.
Aslında, orada hiç sıvı su yoktur.
Proper washing at this volume depends on water quality, bleach concentration, time, and of course, agitation and heat. No way.
Katiyen.
We have water, but there's no food.
Suyumuz var, ama yiyecek yok.
No, no, no, no, no. Cameron, the water makes it so worse.
Cameron, su daha kötü yapar.
No, I was saying I don't believe that one person is worth the energy it takes to heat 80 gallons of water for a bath.
Hayır, bir insanın değerinin 300 litre suyu ısıtmak için kullanılan enerji kadar olduğunu düşünmüyorum.
There's no water in the tap.
Sular akmıyor.
And it has no problem in holding the water in the glass.
ve suyu bardağın içinde tutmak hiç sorun olmaz.
Ain't no person in their right mind ain't scared of white water.
Aklı başında olan hiç kimse akarsudan korkmaz.
No foam cone, perinasal sinuses are negative for water.
Perinasal sinüslerde süngerleşme yok. Ayrıca su izine de rastlamadım.
I could pour water on it all day and it just runs off, it makes no difference.
Tüm gün üzerine su dökebilirim ve sadece akıp gider, hiç bir şey fark etmez.
But no matter what, to this day, come hell or high water, we still all get together every year for Robots vs. Wrestlers.
Yine de bugüne kadar her hâlükârda her ne olursa olsun hâlâ her sene "Robotlar Güreşçilere Karşı" yı birlikte izleriz.
Reusable water bottles, no more paper towels, no more paper cups.
Yeniden kullanılabilen şişeler kağıt havlu yok, kağıt bardak yok.
It's incredibly dark, there is no sunlight, there's a brutal mixture of hot and cold water, and just rock and minerals.
İnanılmaz karanlık güneş ışığı yok, soğuk ve sıcak suyun vahşi bir karışımı var ve sadece kaya ve mineraller.
If you want to see how important water is to life, there's no better place to come than the Atacama desert in Chile.
Eğer suyun hayat için ne kadar önemli olduğunu görmek istiyorsanız Şili'deki Atacama çölünden daha iyi gelinecek bir yer yoktur.
Now if these bacteria can survive here, then there seems to be no good reason why they couldn't also have survived and even flourished on Mars when there was water present at some point in the very distant past.
Eğer bu bakteri burada hayatta kalabiliyorsa neden çok uzak bir geçmişte Mars'ta da su varken hayatta kalıp gelişemesinler?
No, I-I think my water just broke.
Hayır, sanırım suyum geldi.
In the chart of this water,... there's no island.
Tekne yok hiçbişey yok Ada da yok
If there's no way to get in - - if we can get in unseen by water and get out quietly, we should be fine.
Karadan yaklaşamıyor olsak bile görünmeden, denizden yaklaşıp kızı aldığımız gibi ortadan kaybolursak sorun olmaz.
And no doctor, but without water, boy You're not gonna last long.
Doktor değilim ; ama susuz kaldığında, çok uzun süre dayanabileceğini sanmıyorum.
Yeah, you know, let me- - let me cut the water off before you- - no, we don't need that.
Evet, bırak da sen şey yapmadan önce suyu kapatayım... Hayır, buna ihtiyacımız yok.
There's no need to be nervous or afraid of any - can I have some water?
Korkmanı gerektirip seni gerecek herhangi bir şey yok. Su alabilir miyim?
Give her no seltzer water, which causedthe relaxatio universalis, nor milk.
Ona maden suyu ya da süt vermeniz tehlikeli olacaktır.
No, but if we spray it with water, The hydrogen and oxygen atoms will split And intensify the heat.
Hayır, ama üzerine su püskürtürsek hidrojenle oksijen atomları ayrışacaktır ve bu da ısıyı artıracaktır.
No, no, no. Water's good.
- Hayır, su iyidir.
10,000 people crammed... no bed, no toilets and little water.
10,000 insan oraya tıkılmış... yataksız, tuvaletsiz ve çok az suyla.
Oh, no, no, no, just hot water for me, please, sweetheart.
Hayır, hayır. Bana sadece sıcak su getirir misin tatlım?
No, I learned the hard way, if you're gonna parasail, don't do it in shark-infested water.
Hayır, zor yoldan öğrendim. Parasailing yapacaksan sakın köpek balıkları ile dolu suda yapma.
You know, in the seventies, we might have expected that there was no possible water or life on Mars.
Yetmişli yıllarda, Mars üzerinde su bulunmasının imkan dahilinde olmadığını varsayıyorduk.
The loss of Mars'atmosphere meant that liquid water could no longer exist on its surface.
Mars atmosferinin kaybı, sıvı suyun yüzeyde artık bulunamayacağı manasına gelir.
This is one of the most exciting things in the past decade is seeing those pictures of the gullies, because when I grew up, I was taught that there's no way liquid water could be stable on Mars today,
Son on yıldaki en heyecan verici şeylerden biri de ; O vadilerin resimlerini görmekti. Çünkü büyüdüğümde bana öğretilen şey bugün Marsta sıvı su bulunmasının imkansız olduğuydu.
There was no chlorinated water in her lungs.
Ciğerlerinde hiç klorlu su yoktu.
Mind if I help myself to a glass of water? - Oh, no, go ahead.
Bir bardak su alabilir miyim?
No, they drink fresh water.
Hayır, içme suyu içiyorlar.
One person thought they were still and didn't have waves so animals could cool off in them without being washed away, and another person thought they were still and didn't have waves because no moving water ever ran into them.
Bir kişi, "sakin ve dalgaları yok böylece hayvanlar sürüklenmeden içinde serinleyebilir" ;.. ... diğeri "sakindi ve dalga yoktu çünkü hareket eden bir su onlara hiç çarpmadı", diye düşündü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]