English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Not at

Not at tradutor Turco

56,294 parallel translation
All right, but if you're not at the 7th Street train station in 45 minutes, I'm contacting Bin-Khalid's men.
Tamam ama 45 dakika içinde 7. Cadde'deki tren garında olmazsan Bin Halid'in adamlarını ararım.
Not at all.
Bir şey değil.
Not at all.
Henüz değil.
No, no, not at all.
Hayır, hem de hiç.
Not at all.
Elbette.
Not at all. - Really?
- Pek sayılmaz.
No, not at all.
- Hiç de bile.
You're not at Langley anymore.
Artık Langley'de değilsin.
That's not at all consistent with the others.
Bu diğerleriyle tutarlı değil.
Not at first.
Başta değil.
No, not at all.
Hiç de bile.
Not at the time, no.
O sırada değil, hayır.
But when they got back there, Burton was sitting at the front of the cave, not a scratch on him.
Ama oraya geri döndüklerinde Burton mağaranını önünde, hiçbir yara beresi olmaksızın oturmaktaydı.
With Nassau at stake, that's not a gamble I'm willing to take.
İşin ucunda Nassau varken böyle bir kumar oynamaya gönlüm razı değil.
Should this fight above us come to pass, at best, the outcome is not certain.
Eğer savaşmaya başlarsak sonucun ne olacağını kimse öngöremez.
You did not see what I saw at the Underhill estate.
Underhill Malikanesi'nde olanlara tanık olmadın.
Not long at all.
Hiç de değil.
You're not gonna find anyone at the safe house.
Güvenli evde kimseyi bulamayacaksın.
He's not gonna find anything at the farmhouse, John.
Çiftlikte hiçbir şey bulamayacak, John.
This tea would not be out of place at a cafe in Karachi, Ellen.
Bu çayı Karachi'de kafelerin dışında bir yerde bulamazsın, Ellen.
Not all at once.
Bu kadar ani olmaz.
That at some point, progress cannot begin... and suffering will not end... until someone has the courage to go out into the woods and drown the damned cat.
Bir yerden sonra ilerleme sağlanamaz. Ve sefalet son bulmaz. Ta ki birisi yere batasıca ağaçlıktaki kediyi boğana kadar.
Because Skeleton Island is not on any chart, not on any civilized one, at any rate.
Çünkü Kurukafa Adası'nı hiçbir harita göstermez. En azından uygarlığın haritaları.
Oh, trust me, you will not find anything better at this price point.
Bana güvenin, bu fiyata daha iyisini bulamazsınız.
- I'm not interested in playing at all.
- Oynamak umurumda değil.
Not at all.
Hem de hiç garip gelmiyor.
Well, Mr. Hoy, if you're not a BPO headhunter, then leaving your coffin to come to my show was a terrible risk.
Peki, Bay Hoy, eğer siz kelle avcısı değilseniz, o zaman bu tabuttan çıkıp, şova gelmekle riske atıldınız.
At first, I was absolutely certain that not telling Rajan about the... things, you know, going on in my head, including the fact that I'm a different species of human being altogether, were things better kept to myself.
Önceleri Rajan'a hiçbir şey anlatmamaya kararlıydım. Biliyorsun işte, kafamdakileri ki buna başka bir insan türü oluşum da dâhil, bunları kendime saklayacaktım.
I'm not really at your service.
Hizmetinde falan değilim Chuck.
Mr. Rhoades. So, I'm going through my initial round of interviews and all seems, uh, if not kosher, then at least within a reasonable bandwidth.
Bay Rhoades ilk görüşmelerimin üzerinden geçiyordum da tamamen temiz olmasa da en azından kabul edilebilir aralıkta.
Well, if you think about the last few days, what's in the air... It might not be such a bad idea for us to take it one handshake at a time.
Son birkaç gündeki atmosferi düşününce ağırdan almamız fena fikir olmayabilir.
The FBI is still not commenting, but if you look at this aerial view, you can see heavily-armed men making their way through this wooded area.
FBI yorum yapmıyor ancak bu havadan görüntülere göre ağır silahlı adamlar bu ormanlık alanda ilerliyorlar.
No, it's best not to go down there at the moment.
Hayır, şu anda oraya gitmek değil.
Not bad at all.
Hiç de fena değil.
We could have been looking at a Fort Hood situation if he had not been disarmed and shot.
Etkisiz hale getirilip vurulmasaydı bir katliam yaşanabilirdi.
It's not visible at all actually, it's microscopic.
Aslında gözle görünmüyor. Mikroskobik boyutta bir tek hücreli.
I notice how it's approaching and not retreating.
Geri çekilmek yerine ileri atılması dikkat çekici.
Not even at the cellular level.
Hücresel boyutta bile.
- Look, it's not just about the carriage.
Bunun at arabasıyla ilgisi yok.
I know it may sound stupid, but that's what I'm mad at you for, not... not the cheating part.
Kulağa aptalca gelebilir ama... sana bu yüzden kızgınım aldattığın için değil.
Expressing grave concerns about the tower initiation, he went on to vow that his group would take action at the first sign of trouble, although he did not say what form that action would take.
Kulenin faaliyete başlamasından büyük endişe duyulduğunu belirtti. Grubunun en ufak bir sorunda anında harekete geçeceğinin sözünü verdi. Ancak bu hareketin ne şekilde olacağını söylemedi.
And it's not our policy to arrest guests at the museum.
Ve müzedeki misafirleri tutuklamak politikalarımıza aykırıdır.
You might not think that looking at him, because he's a little on the heavy side, but underneath the weight, he's in very good shape.
Dışarıdan bakınca belli olmuyor çünkü biraz fazla kilosu var ama yağlar olmasa vücudu çok iyi durumda.
I say we start at the top, work our way down. Or maybe not.
En tepeden başlayıp aşağı inelim derim.
I mean, I never knew Zack, not like you guys, but... still, I don't know, just... looking at him... You would think he was as harmless as a child.
Yani Zack'i, sizler gibi tanımıyorum, ama... yine de, bilemiyorum, ona bakınca... onun bir çocuk kadar zararsız olduğunu düşünüyorsun.
- Not cool at all, bro.
- Hiç hoş değil.
Not bad at all.
Hiç fena değil.
Right now, in our lives, we're at that part, in a movie, when something cool should start happening, but it's not.
Hayatlarımız öyle bir noktada ki, sanki filmlerdeki gibi havalı bir şeyler olması gerek ama olmuyor.
Maybe your mum's not ready to talk about that right at the moment, darling.
Annen bu konuda hakkında henüz konuşabilecek değil tatlım.
George Selway treated me as a collection of holes and... at least, by not telling Gary, I had control over that one thing.
George Selway bana bir delikler koleksiyonuymuşum gibi davrandı..... en azından, Gary'e söylemeyerek, bir şeyin üzerinde kontrol kurdum.
I mean, there's not even hunters for werewolves at all anymore, right?
Yani artık kurtadamlar için avcılar yok bile, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]