Nothing else tradutor Turco
5,073 parallel translation
I just knew that nothing else mattered.
Tek bildiğim başka hiçbir şeyin önemli olmadığıydı.
No, nothing else.
Hayır, hiç birşey değil.
You know, I've been really... spending, like, 30 days talking about nothing else, so...
Yani ben, işte... 30 gündür bu konu dışında başka hiç bir şey kakkında konuşmadım. Bu yüzden..
So you got nothing else about the night Glory Days vanished?
Glory Days'in ortadan kaybolduğu gün ile ilgili başka bir şey yok mu elinde?
Honey, there's nothing else you can do.
Aşkım, yapabileceğin çok fazla bir şey yok.
The pharmacy might be officially his, but nothing else was changing.
Eczane kağıt üstünde onun olabilirdi ama başka hiç bir şey değişmemişti,
There's nothing else on the menu.
Hepsi bu işte.
And nothing else?
Başka bir şey var mıydı?
Nothing else was working.
Hiçbir şey işe yaramıyordu.
I love you, but there's nothing else you can do for me.
Seni seviyorum, ama yapabilecegin hicbirsey yok.
There's nothing else to compare
Karşılaştıracak bir şey yok
He's so into his work, nothing else matters.
Gerçi varsa yoksa işi. Gerisi boş.
I have nothing else to say to you. Nothing.
Söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Got nothing else to do.
Yapacak işim yok.
There's nothing else in the northwest.
Kuzeybatıda başka bir şey yok zaten.
- He's got nothing else to do.
- Yapacak başka bir şey yok.
You won. There's nothing else.
Kazandın, geriye bir şey kalmadı.
If you take away nothing else from my class, from this experience, let it be this...
Dersimden, bu deneyimden hiçbir sey almasaniz bile, sunu alin...
Nothing else.
Başka bir şeyi değil.
But nothing else.
Başka bir şey öğrenmemiş.
He was getting your shot for your movie because you told him nothing else matters, and you wouldn't let him go.
Film için senin yerine çekim yapıyordu. Çünkü sen çocuğa bundan başka bir şey yapmamasını söyleyip gitmesine izin vermemiştin.
Nothing else matters.
Gerisi önemli değildir.
You two in charge of stealing food and the essentials. And nothing else.
İkiniz gıda ve zorunlu ihtiyaçları çalacaksınız, fazlasını değil ama.
Nothing else.
Başka bir şey yok.
Benjie, you have to listen to me because there is nothing else.
Benjie, beni dinlemelisin çünkü başka hiçbir şey yok.
We had nothing else to go on, until we met other children.
Diğer çocuklarla tanışana kadar elimizde bir sen vardın.
Listen, nothing else has been reported in the area.
Dinle, bölgede başka rapor edilen bir şey yok.
Nothing else?
Başka birşey yok mu?
There's nothing else... to say.
Annem hayatımın aşkıydı. Söylenecek başka bir şey yok.
Nothing else does.
Başka hiç bir şey değil.
When you step in there, nothing else matters.
Oraya adımını attığında, gerisi boş.
Nothing else or... not even as much as yesterday?
Ya başka birşey... dünkü kadar bile değil mi?
During each stage, you will do exactly as I say and nothing else.
Her aşamada benim dediğimden başka bir şey yapma.
Nothing else?
Başka birşey?
Remember me, son, for that and nothing else.
Beni böyle hatırla evlat. Başka türlü değil.
It is a lot of work, but there's nothing else on the menu right now.
Çok uğraş gerektiren bir iş, fakat şimdilik menüde başka bir şey yok.
because nothing else exist.
Çünkü başka hiçbir şey yok.
I emptied the trash, so if there's nothing else to do, I guess I'm just gonna go.
Çöpleri boşalttım. Yapılacak başka bir şey yoksa gideceğim.
Okay, one milligram lorazepam, nothing else that I know of.
Bir miligram lorazepam aldı. Başka bir şey alıp almadığını bilmiyorum.
Y-you said that there was nothing else.
Başka kimse olmadığını söylemiştin.
I'm not gonna say nothing else the whole walk home.
Yol boyunca da hiç birşey söylemeyeceğim.
So, basically, you're hoping to do well only because there's nothing else on.
Yani temel olarak, iyi gitmeyi umuyorsun çünkü ortada başka bir şey yok.
It filled a hole inside me in a way that nothing else could.
İçimi hiç kimsenin dolduramayacağı bir biçimde dolduruyorlardı.
There's nothing else we can do, babe.
Yapabileceğimiz başka bir şey yok canım.
I'm strictly civilian now, so, uh, if there's nothing else, I'd like to go.
Şuan tamamen sivilim, başka bir şey yoksa, gitmek istiyorum.
We'll do nothing else.
Başka hiçbir şey yapmayacağız.
You know what, if you're not gonna answer my questions then we have nothing else to talk about.
Eğer benim sorularıma cevap vermiceksen.. konuşacak bişeyimiz yok.
Hercules took Tydeus in when everyone else saw nothing but a wild animal.
İnsanlar Tydeus'da vahşi bir hayvandan başka, hiçbir şey görmesken Herkül onu yanına aldı.
I would talk of nothing else.
Başka şey demek istiyorum.
Then there was nothing wrong with the money or anything else.
O zamanlar para ya da başka bir şeyde sorun yoktu.
Nothing much else to worry about, these kids.
Bu çocuklar için endişe etmeyi gerektirecek pek bir şey yok.
nothing else matters 82
nothing else mattered 17
else 102
elsewhere 63
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing else mattered 17
else 102
elsewhere 63
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing has changed 127
nothing so far 85
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing has changed 127
nothing so far 85