Of these tradutor Turco
58,652 parallel translation
Another one of these and a shot of Jack.
- Bundan bir tane. Bir tane de Jack.
I want all of these things to have never happened.
Bunların hiçbirinin yaşanmamış olmasını istiyorum.
Take two of these with some food.
Biraz yiyecekle şu ikisini al.
They really have figured some of these things out, haven't they?
Bazı şeylerin nasıl halledileceğini anlamışlar desene.
No, no, just take on of these for the pain, all right?
Hayır, ağrı için bunlardan bir tane al, olur mu?
And on the last of these occasions, in early December of last year, you had intimate contact with Mr Costley in a Westminster pub called the Bull And Keg.
Ve bu buluşmaların sonuncusunda, geçen yıl Aralık ayının başlarında, Bay Costley ile yakın bir temasınız oldu, Bull And Keg adlı bir Westminster pubında
So... during your examination, Mr Costley displayed none of these?
Yani... değerlendirmeniz sırasında, Bay Costley bunlardan hiçbirini göstermedi?
And it was at the last of these occasions that you met Mark Costley?
Ve bu görüşmelerin sonuncusunda Mark Costley'le tanıştınız?
If he's been out there for all of these years, why did he abandon his own son?
Bunca yıldır hayattaysa, niye kendi oğlunu yalnız bıraktı?
- So all of these kids are...
- Yani tüm bu çocuklar...
- Some of these girls are cutters?
- Bu kızların bazıları kendini mi kesiyor?
The rest of these guys, they have no idea.
Şu geri kalanların hiçbir fikri yok.
The problem with treatment for some of these kids... is that we won't let them hit bottom.
Bu çocukların bazılarının tedavisindeki sorun... Onların dibe vurmasına izin vermememiz.
I was always paranoid that I would also get one of these diseases.
Hep benim de bu hastalıklardan birine yakalanacağımdan korktum.
I thought this was new information, but, many of these studies have been around for 50 years.
Bu bilgiyi yeni zannettim ama bu tür çalışmalar 50 yıldır yapılıyor.
And that's why in many parts of the country they warn you, don't have more than so many of these fish a week because getting too much mercury can kill you.
Bu yüzden ülkenin birçok yerinde bir haftada şu miktardan fazla balık yemeyin şeklinde uyarılar var. Çünkü fazla cıva almak sizi öldürebilir.
All of these compounds can create hormonal, reproductive, developmental damage as well.
Bu bileşikler hormonal, cinsel ve gelişimsel zararlara yol açabiliyorlar.
They're not really testing to see what the impacts of these drugs are on humans.
Fakat bu ilaçların insanlar üzerindeki etkilerini test etmiyorlar.
They're really looking to see what the impacts of these drugs are on animals.
Sadece ilaçların hayvanlar üzerindeki etkilerine bakıyorlar.
And in most of these area, hog houses and turkey house, it's in a black area or the Hispanic area.
Bütün bu bölgede domuz ya da hindi çiftlikleri hep siyahi veya Latin bölgelerine yakın oluyor.
Every single one of these organizations was taking money from meat and dairy companies that are associated with the causes of these diseases.
Bu organizasyonların her biri, bu hastalıklarla bağlantılı olan et ve günlük gıda şirketlerinden para almaktaydı.
So, I went to the headquarters of these organizations myself.
Amerikan Kalp Derneği Ulusal Merkezi Bu yüzden, bu kuruluşların merkezine kendi başıma gittim.
But, every one of these organizations declined to be interviewed.
Ancak, bu organizasyonların her biri, görüşmeyi reddetti.
Things like that to just drive consumption of these just unbelievably unhealthful products.
Bu tür inanılmaz derecede sağlıksız ürünlerin tüketimini artıracak türden şeyler.
Some of these meds are for diabetes. This is for peeing.
Bu ilaçların bazıları diyabet için.
Bitch, Kirkpatrick is an officer of the Court. These guys stay clean.
Kancık, Kirkpatrick mahkemede görevli, temiz kalması lazım.
You know, Donny, there are a lot of... Very important... Very smart people in these towers.
Biliyor musun Donny, bu kulelerde çok sayıda zeki insan yaşıyor.
I picked these fish heads out of the trash.
Bu balık kafalarını çöpten çıkardım.
All these years of friendship. And he still...
Bunca yıllık arkadaşlıktan sonra.
I had one of the best days of my life tripping on these bad boys at Legoland.
Legoland'de bunlardan yiyip en iyi günlerimden birini geçirmiştim.
There aren't a lot of people who spend time in these tunnels.
Bu tünelde zamanını geçiren çok fazla insan yok.
These are the missing frames from the night of the killing.
Cinayet gecesi kayıp olan kareler bunlar.
They were in these tubes, kind of like those...
Tüplerin içindeydiler, adeta...
Marcel, these out-of-town vampires got you a little bit paranoid, man.
Marcel, bu şehir dışından gelen vampirler seni biraz paranoyak etmiş dostum.
Well, I'm definitely gonna make a mess out of all these groceries, so if you want to help with that...
Tüm bu yiyeceklerle ortalığı epey bir dağıtacağım gibi duruyor.
Life in these arctic temperatures is measured by the briefest moments of light...
Bu kutup sıcaklıklarında hayat ışığın en kısa anları ile ölçülür...
When we eat these kind of dead meat bacteria toxins, within minutes, you get this burst of inflammation within your system, such that you basically paralyze your arteries, you get this stiffening of the arteries, their inability to relax normally in half.
Bu tür ölü et bakterisi toksinlerini aldığımızda dakikalar içinde vücudunuzda enflamasyon oluşuyor, öyle ki damarlarınızın felce uğradığı söylenebilir. Damarların gevşeme becerisi yarıya düşüyor ve sertleşiyorlar.
All these saturated fat studies that have come out, trying to vindicate saturated fat is a campaign by the dairy industry, wherein the number one source of saturated fat is dairy, it's not meat.
TIME Tereyağı Tüketin Ortaya çıkan tüm bu, doymuş yağı aklamaya çalışan çalışmalar, doymuş yağın birinci kaynağı et değil süt olmasına rağmen, süt endüstrisi tarafından yürütülen bir kampanyadır.
truth is, the amount of pesticides and herbicides in the flesh of these fish are shocking, and they have estrogenic and cancer-promoting properties in them.
Bunların östrojenik ve kanser oluşturucu özellikleri de var.
but, what about all these other animal products which are introducing, imagine as the fetus is developing, introducing these very harmful toxins which, create reproductive abnormalities, develop mental problems and hormonal issues right as the child is developing, the most critical stage of development.
KIMBERLY SNYDER LİSANSLI BESLENME UZMANI, NYT ÇOK SATANLAR LİSTESİ peki ya bütün diğer hayvan ürünleri? Bunlar ceninin gelişme aşamalarında, beden ve zihin gelişiminin bu en kritik aşamasında üreme sisteminde anomaliler, zihinsel bozukluklar ve hormon bozuklukları gibi birçok zarara yol açıyorlar.
And so really, the contaminants are coming in regardless of how these animals are raised.
Yani yediğiniz hayvanların nasıl yetiştirildiğinden bağımsız olarak bu maddelere maruz kalırsınız.
[woman] We cannot answer these types of questions.
Bu tip soruları cevaplandıramıyoruz.
These drugs are given to animals for a variety of reasons, very, very few of which are actually beneficial to consumer health.
Bunların verilmesinin çeşitli nedenleri var ve bu nedenlerin çok azı tüketici sağlığına yarar sağlıyor.
When you go back and you look at where these hog facilities are located, there's a disproportionate number of them that are located near communities of color.
Gidip bu domuz tesislerinin yerlerine bakarsanız bunların çoğunluğunun siyahi nüfusun yoğun olduğu yerlere yakın olduğunu görüyorsunuz.
The committee who writes these guidelines has been made up of individuals who have received money from McDonald's, the National Dairy Council, the American Meat Institute, the National Dairy Board, the National Livestock and Meat Board, the American Egg Board, Dannon,
Bu kılavuzu yayınlayan komite, McDonald'tan para alan bireylerden oluşuyor. İsim vermek gerekirse, Ulusal Günlük Gıda Kurulu, Amerikan Et Enstitüsü, Ulusal Günlük Gıda Heyeti,
If you ask somebody if they have heard of a checkoff program, the odds are they haven't, although daily, they are seeing the messaging that these programs produce.
DAVID SIMON AVUKAT, YAZAR, "BESLENME BİLİMİ" Bir kişiye kesinti programı diye bir şey duydunuz mu diye sorsanız, muhtemelen duymadım der. Her gün olmasına rağmen bu programların mesajlarını görürler.
You don't think of it on a day-to-day basis that these are government programs.
- Evet! Bunların hükumet programı olduğunu günlük bazda düşünmezsiniz.
That's why we have these foods in schools and marketing messages at a younger and younger age for kids to get hooked on all the wrong kinds of foods. So, there's all kinds of parallels.
Bu yüzden bu gıdalar okullarımızda ve pazarlama mesajları genç ve daha küçük yaşlar için bu sayede çocuklar hep yanlış türde yiyeceklerin ağına takılır.
These chronic diseases, these are the cash cows of the pharmaceutical industry. We have a $ 5 billion stent industry.
Bu kronik hastalıklar eczacılık endüstrisinin para kaynağı.
These organizations were accepting millions of dollars from pharmaceutical companies that are making billions of dollars from the very same diseases these health groups are supposedly trying to end.
Bu kurumlar aynı hastalıklardan milyonlarca dolar kazanan ecza şirketlerinden milyonlarca dolar kabul ediyordu. Sözde son vermeye çalıştıkları hastalıklardan kazanılan parayı.
It seemed like a major conflict of interest, unless ending these diseases isn't really the goal.
Bu bana büyük bir çıkar çatışması gibi geliyor. Tabii hastalıkları sona erdirmek asıl hedef değilse, o ayrı.
these 760
theseus 51
these are for you 196
these are my friends 112
these are my parents 38
these things take time 64
these things happen 186
these days 368
these are your friends 17
these are 200
theseus 51
these are for you 196
these are my friends 112
these are my parents 38
these things take time 64
these things happen 186
these days 368
these are your friends 17
these are 200
these are my children 16
these are good people 21
these are my people 41
these people 330
these are delicious 19
these are their stories 161
these are beautiful 38
these two 100
these things 83
these men 83
these are good people 21
these are my people 41
these people 330
these are delicious 19
these are their stories 161
these are beautiful 38
these two 100
these things 83
these men 83