These two tradutor Turco
8,696 parallel translation
And our apartment, I think it'd fit in within these two rooms.
Bence dairedeki eşyalarımız buradaki iki odaya sığar.
Chicago and Buffalo are four states apart. Nothing's been found to link these two families.
- Chicago ve Buffalo'da dört yer var ; oralarda bu ailelerle ilgili herhangi bir bağlantı çıkmadı.
Take these two heretics and give them the chance to become One.
Bu iki kafiri götürüp bütünleşme şansı verin.
And... and now I work these two crap jobs to... just to keep her in that school so she's got a future.
Evet. Ve şimdi, sırf okusun ve geleceği olsun diye iki tane berbat işte çalışıyorum.
Do you care about these two?
Bu ikisini önemsiyor musun?
Do you see any eye actually blinking in either of these two images?
Gerçekten bu iki görüntüde bir göz kırpması görüyor musun?
Neither you nor I heard a thing, but these two just had a conversation.
Biz bir şey duymasak dahi az önce ikisi arasında birşeyler alevlendi.
What are these two saying?
Siz ikiniz ne konuşuyorsunuz?
And now the more that these two talk to each other, the deeper she falls under his nice guy spell.
Birbirleriyle her konuştuklarında herifin "iyi adam büyüsüne" daha da kapılıyor gibi.
I guarantee I'll bring in these two men, but first, I need you to reinstate me as detective first grade in the GCPD.
Bu iki adamı içeri tıkacağımın garantisini veriyorum ama önce beni Gotham Polisi'ndeki dedektiflik işime geri almanızı istiyorum.
I want these two alive for now.
Bu ikisini şimdilik öldürmeyin.
They are an interesting contrast, these two.
Bu ikisinin gerçekten ilginç bir tezadı var.
You guys remind me of these two guys in a book.
Siz bana bir kitaptaki iki adamı hatırlatıyorsunuz.
I should mention, it had been weeks of house hunting for these two.
Belirtmeliyim ki, bu ikisi haftalardır ev arayışındalar.
You'll recall these two were once married and are now business partners.
Hatırlayacaksınız ki bir zamanlar bu ikisi evliydi ve şimdi de iş arkadaşı oldular.
It should be noted that if there were an endorphin test, these two would score through the roof.
Şunu belirtmekte fayda var ki, eğer bir endorfin testi olsaydı, bu ikisinin sonuçları tavan yapardı.
Look at these two.
Şu ikisine baksana.
It's the smackdown we've all been waiting for, as these two have had it out for one another all year.
Bu maçın sonucunu çok uzun süredir bekliyoruz, bütün bir yıl boyunca bu ikisinin nefreti bitmedi.
We believe he's in the New York area and working with these two.
- New York bölgesinde, bu ikisiyle birlikte çalıştığını düşünüyoruz.
That and that, which also makes sense of these two receipts.
Bu fişler de dediğimi doğruluyor.
It's not the classic rivalry, but certainly every time these two teams get together...
Bu sıradan bir rekabet değil, bu iki takım her karşılaştığında kesinlikle...
My dad's all over me right now for failing these two classes.
İki dersten kaldım diye çok sert biçimde benim tepemde.
Get rid of these two.
İkisinden de kurtul.
Don't touch these two till the sheriff arrives.
Şerif gelene kadar bu ikisine dokunmayın.
I have pulled these two homeless men off the streets.
bu iki evsiz adamı sokaklardan kurtardım.
You ain't getting your way fast enough to suit you, so you bring these two assholes up here to impress upon me the severity of my situation.
İstediğini senin istediğin hızla elde etmediğini düşünüyorsun. Böylece, durumunun vahametini kafama sokmaları için bu iki hıyarı buraya getirdin.
These two are handfuls.
Şu ikisiyle zor başa çıkıyorum.
Well, I'm not a fancy "lawyer" like these two.
Ben bu ikisi gibi o havalı avukatlardan değilim.
I saw these two boys in my vision.
Görülerimde bu iki çocuğu gördüm.
So why do you keep these two apart, anyway?
Neden bu ikisini ayrı tutuyorsun?
Uh, these two are free to go.
Bu ikisi gidebilir.
These two eyes... That's it.
- Gözlerim var.
This, uh, image, these two doves...
Şu şekil ve iki güvercin...
Yeah, there are these two- -
Evet bu ikisi...
You two are never in the same place at the same time these days.
Bu günlerde aynı anda aynı yerde durmuyorsunuz.
I know these last two weeks have been rough, and I'm sure no one enjoyed leaving their homes, but every time this town has been tossed a new challenge, we've defeated it, when we work together.
Son iki haftanın zor geçtiğini biliyorum ve eminim kimse evinden ayrılmaktan hoşlanmamıştır. Ama bu kasaba ne zaman bir zorlukla karşılaşsa birlikte çalışarak her seferinde bunun üstesinden geldik.
The facts stated by Mr Moreau are clear, these are two different issues.
Bay Moreau durumu açıkça belirtti, Bu ikisi farklı konular.
Those two suddenly started with these wild accusations.
O ikisi birden bire bu yalan suçlamalara başladılar.
Anyway, these past two weeks with Rafael have been really good.
Her neyse, geçtiğimiz son iki hafta Rafael'le her şey yolundaydı.
These are two of my meanest.
Bunlar en acımasız iki adamımdı.
Right, two of these.
Bunlardan iki tane.
[roaring ] [ grunting] I don't know what these two morons told you, but believe me, we did not do this to you.
Bu iki geri zekalı sana ne söyledi bilmiyorum, ama inan bana, bunu sana biz yapmadık.
If you turn down another opportunity to interview the witness and two more women die, these little trips you make to chat with your old friend here will end, and there will be no deal.
Eğer tanıkla görüşmek için bir fırsatı daha geri çevirseniz ve iki kadın daha ölürse, eski dostunuzla sohbete geldiğiniz bu küçük gezileriniz sona erer ve artık bir anlaşma olmaz.
Two of them, these blue stickers here, were in February 2013.
İki tanesi, şuradaki mavi etiketler, Şubat 2013'teymiş.
Now, these are almost two years apart, but not quite.
Bunlar neredeyse iki yıl aralıklı, ama tam olarak değil.
How close are you two these days?
- Bu günlerde aranız nasıl?
I don't give two shits about these people.
Bu insanlar sikimde bile değil.
There are two of us, and I've been covering for you all these years.
Bizden iki tane var, ve bunca zamandır senin arkanı kolluyordum.
These drugs would speed up the functioning of these regions so that the person who took them would experience one hour as, say, two hours.
Bu ilaçlar bu bölgelerin işleyiş hızlarını artırıyor. Böylece ilacı alan iki 1 saati 2 saat olarak algılıyor.
Have them gather up these ten agents, and I'll go talk to them in two hours.
Bu on ajanı toplasınlar 2 saat içinde onlarla konuşacağım.
I'm gonna mate two of these haploid auxotrophs.
Ben de bu iki haploid ototrofu çiftleştireceğim.
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two hearts 28
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two hearts 28
two more 130
two beers 79
two months ago 182
two days ago 368
two arms 16
two o'clock 76
two seconds 191
two years 509
two thousand dollars 17
two hands 45
two beers 79
two months ago 182
two days ago 368
two arms 16
two o'clock 76
two seconds 191
two years 509
two thousand dollars 17
two hands 45
two and a half 63
two thousand 72
two people 83
two sugars 100
two men 105
two weeks 445
two brothers 30
two minutes 637
two tickets 43
two words 186
two thousand 72
two people 83
two sugars 100
two men 105
two weeks 445
two brothers 30
two minutes 637
two tickets 43
two words 186