English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / On whom

On whom tradutor Turco

494 parallel translation
There's no art to find the mind's construction in the face : he was a gentleman, on whom I built an absolute trust.
İnsanın içinden geçenler yüzünden okunabilseydi. Nerde! Böyle bir sanatımız yok.
Miriam is another on whom Jesus looked.
Miriam da İsa'nın iyileştirdiklerinden.
The bride on whom the rain doth fall
Yagmur altında ıslanan bir gelin.
- Pity on whom?
Kime? Kadına!
I'm sorry to say that after further consideration, the girl on whom we operated became unhappy with the results.
Biraz düşündükten sonra ameliyat ettiğimiz kızın sonuçlardan mutsuz olduğunu söylediğim için üzgünüm.
- On whom?
- Hangi duruma?
On whom?
Kime?
Laura, that would depend on whom he loves more.
Laura, bu hangisini daha çok sevdiğine bağlıdır.
And over there on the right is Johnny Creech, upon whom the American hopes are riding today.
Hemen şurada sağ tarafta da, Amerikalıların büyük bel bağladığı Johnny Creech var.
... like one of your clerks who come through here on whom you stamp!
Ona şey gibi davranıp emrinde çalıştırdığın ve üzerine bastığın adamlarından biri gibi!
I'm a little disappointed. I've been on your case for the past 15 years, but you didn't even budge. But look at how easily you've opened up your heart to Ms. Tae whom you've only known for a brief while.
15 yıldır yanında olduğum halde bana kalbini azcık bile açmadın ama Bayan Tae kısa bir süre kalmasına rağmen kolayca kalbinin kapılarını araladın.
Polly... gentlemen... before you stands a man whom the king, in his unfathomable wisdom, elevated high above his fellow men. And yet this man remained my friend through every storm, and so forth and so on.
Polly baylar önünüzde duran bir adam ki kralımız akıl almaz bilgeliğiyle diğer adamların üstüne yükseltti ama bu adam tüm fırtınalarda arkadaşım olmaya devam etti vesaire, vesaire.
You were sitting in a box with a fur coat on and Gaston, a chap whom I know who knows you said, "Marguerite's been ill."
Üstünüzde bir kürk mantoyla locadaydınız ve sizi tanıdığını bildiğim Gaston "Marguerite hastaydı." dedi.
Look, all I'm trying to do... is find the gentleman whom, thanks to you... I abandoned on the golf course today. That's all.
Bakın, benim tek yapmaya çalıştığım bugün sizin sayenizde golf sahasında bırakmak zorunda kaldığım adamı bulmak.
I must on, seeking the one I love, whom I have lost.
Kaybettiğim aşkımı aramaya devam etmeliyim.
Tell me, on those days when Juan goes to the ring... to whom do you pray?
| Söyle bana, Juan arenaya çıktığı zaman... kime dua ediyordun?
For 40 years appeared in Kane newsprint no public issue on which Kane papers took no stand. No public man whom Kane himself did not support or denounce.
Kane'in gazetelerinde 40 yıl boyunca taraf olmadığı tek bir toplumsal olay şahsen desteklemediği ya da saldırmadığı tek bir kişi yer almadı.
I'll bet you can't guess whom I met accidentally on the train.
Trende tesadüfen kimle karşılaştığımı tahmin edemeyeceğinize eminim.
On the first is written the name of the man of whom i spoke to you. The name is grodek.
İlkinde, bahsettiğim kişinin ismi yazılı.
- Yes, yes but to whom? To Amos Hodder's Art Shop on Kensington Road.
Amos Hodder'un Kensington Yolundaki Sanat Dükkanına.
Whom we, to gain our peace, have sent to peace, than on the torture of the mind to lie in restless ecstasy.
Beynimizi işkence masasına çevirmektense...
Their conqueror ordained himself a god, dwelt in a temple on an island, which he declared taboo, and interpreted his will to the people through a cohort whom he named the High Priest.
Fatihleri kendini bir tanrı olarak takdir etmiş yasak olarak ilan ettiği bir adadaki tapınakta ikamet etmiş dileklerini ise insanlara Başrahip adını verdiği bir destekçisi aracılığıyla tercüme etmiş.
I can only hope that this evening marks the beginning... of a long association between myself... and my beautiful, enchanting star, whom I worship... on and off the stage.
Umarım bu gece, sahnede ve sahne dışında... hayranlık duyduğum güzel ve büyüleyici yıldızımla... aramızdaki uzun süreli ortaklığı simgeleyecek... bir başlangıç olur.
It is so difficult to make a neat job of killing people with whom one is not on friendly terms.
Yakın arkadaş olmadığınız kişileri temiz bir cinayetle ortadan kaldırmak oldukça zorlu bir iş.
- Against whom and on what charges?
- Kimin aleyhinde ve hangi suçla?
With whom is she on a hayride?
Kiminle gitti gezintiye?
A former lover with whom one is on friendly terms can be useful.
Artık dost olduğun eski bir sevgili her zaman işe yarar.
Flask, the third mate, bullied everybody bigger than himself... particularly whales, with whom he carried on a one-sided feud... as though the great leviathans had mortally insulted him and his forebears.
Geminin üçüncü dümencisi Flask, kendisinden iri herkese kabadayılık taslardı özellikle de balinalara, tek taraflı bir kan davası güderdi sanki bu yaratıklar ezelden beri onun ve atalarının gururunu kırmışlarcasına.
To choose, on his latest Face in the Crowd, the lucky and talented girl whom he will select from hundreds of contestants as Miss Arkansas Drum Majorette of 1957.
Son Kalabalıkta bir Yüz programında yüzlerce yarışmacı arasından 1957 Bayan Arkansas Bando Güzeli olacak olan şanslı ve yetenekli kızı seçmek için burada.
The basic patent rights on this notion brought a good steady income, more than enough to cover his losses on horses, and women, most of whom were courted on a yacht called "The Harem".
Bu fikrin patent hakları, düzenli, iyi bir gelir sağladı, at yarışlarındaki kayıplarını karşılamaya ve kadınlara para harcamaya yetti de arttı bile. Bu kadınların çoğuyla da "Harem" adlı bir yatta birlikte oldu.
... whose body we found on the trail and who is the only person from whom the Apaches could have taken that cross.
- Şimdi, bir dakika. ... geçitte bulunan ceset... ve Apaçinin altın haçı aldığı kişi aynı kişidir.
He's heard from the girl with whom he's just had a son, and is on his way to meet her.
Birinden bir çocuk sahibi olduğunu duymuştu ve onunla görüşmek için yola koyulmuştu.
- whom I've never seen... - then you must've been... - working on your own behalf
Ama onlardan birini hiç görmedim.
The fact is that there are very few men on this Earth whom I admire more than you.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu dünyada sizden daha fazla hayranlık duyduğum çok az insan vardır.
So Abram departed, as the Lord had spoken unto him... with Lot, his brother's son... and Sarai, his wife, whom he loved... and all their substance that they gathered... and the souls they had gotten... and they journeyed like strangers on the Earth.
Ve Abram Tanrı'nın söylediği gibi gitti. Kardeşinin oğlu Lut'u sevdiği karısı Saray'ı kazanmış oldukları bütün malları ve edinmiş oldukları canları aldı ve yabancılar gibi yeryüzünde seyahat ettiler.
Gentlemen, I am here tonight on behalf of Le Chiffre, of whom you will have heard, to auction this unique collection of art treasures.
Baylar, Bu akşam burada adını duymuş olduğunuz Le Chiffre'in namına,... bu eşsiz sanat hazinelerini satmak için bulunuyorum.
In July he'll bring committee orders on beginning hostilities and against whom.
Mektup geldi. Jean-Claude temmuz başında merkez komitesinin şiddet eylemleriyle ilgili talimatlarını ulaştırmak üzere gelecek. - Ben de bu işe dahil miyim?
And therefore allow me on your behalf to hand over to Mr. Havelka, with whom we sympathize, this beautiful expression of our solidarity.
Bu nedenle müsaadenizle, sizin adınıza sevgili bay Havelka'ya, dayanışmamızın bu güzel....... ifadesini sunmak istiyorum.
And now he has ordered my first prefect Kittler, under threats, to go with the other choir, and left me to learn of it through this Krause, whom he wants to impose on me with force as first prefect.
Ve şimdi Başkan Kittler beni tehdit ediyor, ve başkan olmasından güç alarak bana bir şeyler dayatan Başkan Krause'nin emri altında diğer koroyla çalışmaya zorluyor.
Or for the people whom you admire, or the policies... or the disasters which your kind have brought down on the rest of us!
Aynı şey takdir ettiğin kişiler ve siyasetleri için de geçerli. Sizin gibilerin başımıza açtığı felaketleri de düşünecek olursak!
Yes, but let's suppose that on your travels you met a lovely girl whom you knew you'd never see again.
Doğru, fakat diyelim ki yolculuklarının birinde hoş bir kızla tanıştın ve kendisini bir daha göremeyeceğini biliyorsun.
Mr. Decourt was a well-known garage owner brother in-law of an actress whom we often see on our screens :
Bay Decourt iyi tanınan bir garaj sahibiydi. Sık sık ekranda gördüğümüz bir aktrisin Helen Lanson'un kardeşinin eşi.
Who is this famous pleader, of whom I was ignorant 10 minutes ago?
On dakika önce tanıyamadığım bu meşhur avukat da kimmiş?
There is this very real need in society for someone whom almost anyone can look down on and ridicule.
Çünkü toplumda hemen herkesin hor görüp dalga geçeceği birine son derece ihtiyaç vardır.
The man from whom this hair came, he's bald on the other side, because I now own his scalp.
Bu saçn sahibi adam öbür tarafa keI gitti, çünkü kafa derisi bende.
And I'm, I was happy to find out that after David had been in jail for two and a half weeks he already had a very, very good hunger strike going on with forty-two federal prisoners none of whom were draft people.
Ve ben... David 2.5 hafta tutuklu kaldıktan sonra, 42 federal mahkumla birlikte açlık grevine başlamasını öğrenmekten açıkçası çok mutlu oldum. ve hepsi de iyi insanlar bunların.
You have now out of service in one section of the Filoz era shall, in any consequence of any law or regulation be discharged from such service but shall be delivered up on claim of the party to whom such service may be due.
Siz şu anda Filoz'da ve hizmet dışı yasa ya da yönetmelikler uyarınca görevden alınacak ama istenirse teslim edilecek.
I got her going on herwork. She felt part of the community... as much as the mayor or the colonel... both of whom were customers.
Bana işini anlattı kendini, belediye başkanı veya albay kadar toplum dahili hissediyordu o ikisi de müşterilerindendi.
Early this morning, he went to the house ofJose Smith, whom he suspected of informing on him.
Bu sabahın erken saatlerinde kendisini bilgilendirdiğinden şüphe edilen Jose Smith'in evine gitti.
That for help he had once received he must in return help 1 0 others each of whom would then help 1 0 others.
Kendisine yapılan bir iyiliği ödemek için, her biri on kişiye borçlanan on ayrı kişiye yardım etmesi gerektiğini.
That for help he had once received, he must in return help 1 0 others. Each of whom would then help 1 0 others.
Kendisine yapılan bir iyiliği ödemek için, her biri on kişiye borçlanan on ayrı kişiye yardım etmesi gerektiğini.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]