Or something like that tradutor Turco
2,024 parallel translation
was dropped into my ear by a passing stranger, and soon after, I decided to take her along to miss, um, uh, Canvenini or something like that, which was the name of the lady vet that she kindly gave me.
Yabancının tavsiyesiyle Onu Bayan Canvenini'ye götürmeye karar verdim.
Maybe show a bit of skin or something like that.
Tenini göster ya da buna benzer bir şeyler yap.
Is that in, like, Iraqi or something like that?
Orası Irak gibi bir yer mi?
Can he make a contribution to Mothers Against Drunk Driving or something like that?
Alkollü araç kullananlara karşı Anneler derneğine, bağış yada katkıda bulunsa?
You know, just, if they're sick or something like that.
Hasta falan olurlar diye.
Someone hasn't been dipping into the till to, say, prepare for a big move to Nashville or something like that?
birisi, Nashville'e gitmek veya onun gibi birşey için kasayı mı deşiyordu?
Like, maybe we went to school together when we were little or something like that?
Küçükken aynı okula falan gitmiş olabilir miyiz?
One day I'll teach him football, or something like that.
Bir gün ona futbol öğreteceğim, yahut onun gibi bir şey.
If we could send one of your goon squad down to The Coffee Bean, Cross Creek, for a Starbucks run, or something like that, that'd be nice.
Goril ekibinizden birini Starbucks'a gönderirseniz hoş olur.
- I thought he was Russian or something like that.
Onun Rus falan olduğunu düşünmüştüm.
She might send some postcards or something like that.
Sana kartpostal falan gönderebilir.
I'll tell you what, you go do like a stick up or something like that and we'll find a seat for you, okay?
Bak ne diyeceğim,... git sopa gibi ya da buna benzer bir şey yap bir de sana oturacak yer bulalım, tamam mı?
Maybe you'd like a cup of coffee or tea or something like that?
Tatlı ister misin? Ya da belki kahve, çay?
You go get me a Commodore or something like that and bring it to Darren's place.
Bana salon tipi yada onun gibi bir şey ve Darren'nın evine getir.
if we can say that there is a release of endogenous opiates or we can say that there's a release of dopamine or something like that and we can measure that release and we can see where in the brain those different molecules go. What receptors they activate or deactivate.
Eğer iç kaynaklı, morfin benzeri kimyasallar, ya da serotonin salınımının olduğunu varsayarsak, bu salınımı ölçebilir, ve bu farklı moleküllerin beyinde nereye gittiğini, hangi resöpterleri aktive edip hangilerini etkisiz kıIdığını görebilir, böylecede bu deneyimler hakkında daha fazla bilgi sahibi oluruz.
Hey, can I have the guys bring you a pop or a chocolate milk or something like that?
Hey, arkadaşlardan mısır patlağı veya sütlü çikolata getirmelerini ister misin? - Hayır.
I just wanted to play in a band... or something like that.
Şu an istediğim yalnızca grubumla müzik yapmak.
Maybe we did something right along the way or something like that.
Hayatımızda bir şeyleri doğru yapmışız demek ki.
That's okay. " Or something like that.
Ya da buna benzer bir şeyler.
And he built this box called the orgone box. It was like an outhouse almost or something like that was what it looked like. It was a bunch of plywood sheets put together... with a little hole cut in the door.
Orgone Box diye bir kutusu vardı, hemen hemen bir tuvalet gibiydi, ya da ona benzer birşey, bir demet ahşap tahtalarla kaplı kapıda küçük bir delik de vardı, ve orada otururdun ve
I don't know how to put this... but did you have a fight or something like that?
Ne kadar istemeyerek de olsa sormalıyım. Aranızda bir tartışma falan yaşandı mı?
But she only likes that guy... Snoop... Dogg, or something like that.
Ama o, Snoop Dogg mu nedir o şarkıcıyı seviyor.
Without the relic, or something like that, people wouldn't come to worship and the cathedral could not be built.
Kutsal veya onun gibi bir şey olmazsa insanlar ibadete gelmezdi ve katedral yapılamazdı.
I ordered, like, a little bottle of Southern Comfort and I think Alex ordered Blue Nun wine or something like that.
Ben küçük bir şişe Southern Comfort istedim sanırım Alex Blue Nun gibi bir şey istedi
- Or something like that?
-... yardım istesek mi?
It's like I've got an alien living here or something like that.
Sanki burada yabancı biriyle yaşıyoruz.
L.A. or something like that is really unlikely.
Los Angels ya da benzer bir yere yollamazlar.
Hey, who that fine thing you got driving you around now, like Miss Daisy or something?
Şu arabadaki Bayan Daisy kılıklı şeker şey de kim?
He says there's some sort of thing that you will set up, like a foundation or something, where there will be other people involved that will benefit.
Bir dernek kurman gerektiğini söylüyor sanırım insanlara yarar sağlayacak bir iş yapman gerekiyor.
If the tornado dancers are twisting their ribbons and creating this wonderful illusion, and you're standing there like you're waiting for the cross-town bus or something, that's not gonna work.
Tornado dansçıları fırtına sırasında şeritleri sallarken şahane bir illüzyon sağlarken, sanki otobüs filan bekliyormuşsunuz gibi, dikilmeyin. Anlıyor musun?
And get me like a B-12 shot, or something to that effect?
Bana bir B12 iğnesi veya aynı etkideki bir şey verseler belki iyi hissederim... - Bunun için vaktimiz yok.
- or something absurd like that...
- Anlaştık!
I want you to bring me something of his, something that he's had close to him, like a scarf or a glove or a T-shirt, all right, darling?
Bana ona ait bir şey getirmeni istiyorum, değer verdiği bir şey atkı ya da eldiven veya tişört, tatlım?
Yo, is that, like... is that like an alarm or something?
Bu alarm filan mı?
I think it was, like, a year after that or something.
Sanırım.. Bir yıl kadar önceydi.
Why is it that guys think that just because you fuck them that means you're like in love with them or something?
Erkekler neden onlarla sikişince bunun onlara aşık falan olduğun anlamına geldiğini düşünür ki?
It was like we were inside of something bigger... that moved us around and took care of us so we didn't have to think about anything... except flying on a swing or running free.
Sanki daha büyük bir şeyin parçasıydık etrafımızda olup bizi koruyan. Böylece hiçbir şey hakkında endişelenmemiz gerekmiyordu.
Just for the moment, if he asks, tell him that you work at, like, Blockbuster or something.
Bu arada sorarsa sen ona bi yerlerde çalışıyorum falan de
If I would've known you were getting married, I would've gotten you something like a blender or a set of knives, but that'll do.
Evleneceğini bilseydim sana bir doğrayıcı ya da bıçak seti falan alırdım.
But if he drove a car that smelled like yours or run like that, which he wouldn't, because a guy like that always has to drive something new and fancy.
Ama seninki gibi kokan bir araba kullanıyor olsaydı ya da öyle çalışan, olmazdı.. ... çünkü o tip herifler yeni ve süslü arabalar kullanırlar.
I just thought that maybe you'd like to go watch a movie or something.
Belki sinemaya gitmek falan istersin diye düşünmüştüm.
I mean, no offence, it's just that, well, people only work here for like a month or something.
Yani, alınmaca yok. Sadece demek istiyorum ki insanlar burada genelde bir ay falan çalışır.
Guess that kind of like, what, makes me, like, your assistant or something now, right?
Bu beni, senin bir çeşit asistanın falan yapıyor, değil mi?
It certainly raises the possibility, given the enormous complexity of the Internet, that now, or sometime in the future, it may feel like something to be the Internet, that the Internet itself has some degree of sentience.
Birçok bilim-kurgu senaryosu var biri yolun aşağısındaki ormanın derinliklerine çağırır ve giden kişi de kurtlar tarafından yenir. Oradaki zerkaların herkesle konuşmaya çalışması birisinin yenmesini istediklerinden olabilir.
Do I look like a physicist or something to you? All I know is what I heard. That's what I heard.
Ben duyduğumu söylüyorum
Is that like some kind of trophy or something?
Ödül gibi bir şey mi acaba?
I don't even remember where now, like, maybe on tv or something, that when you hear back from a college, if they send you a thick envelope, it means that you got in, and if they send you a skinny one,
Belki televizyondan falan. Dediklerine göre üniversiteden başvuruna cevap yolladıklarında zarf kalın ise kabul edildin zarf ince ise kabul edilmedin demekmiş.
So you're sure that he didn't, like, knock you up and leave you with a child to raise on your own or something?
- Peki, seni de hamile bırakıp çocuğunu tek başına büyütmek zorunda bırakmadığına emin misin? Gerçekten ona kızgın değil misin?
And, you know, the guys, that's the hardest thing is like, you know, if something happens to me, there's not much I can do about it or anything like that.
Ve, işte bilirsiniz ya, bu en zor şeydir yani benim başıma bir şey gelirse yapabileceğim pek bi şey yoktur falan demek işte.
You like that outfit enough to get buried in, or you want to go put something on?
Seni gömerken üzerindekiler kalsın mı istersin, yoksa başka bir şey giymeyi mi tercih edersin?
I'm startin'to get a vibe That drew doesn't like me or something.
Drew'un benden hoşlanmadığını falan düşünmeye başladım.
or something 1072
or something else 40
something like that 1529
like that 1389
like that one 32
or so they say 20
or so 139
or so i'm told 21
or someone else 41
or so help me 44
or something else 40
something like that 1529
like that 1389
like that one 32
or so they say 20
or so 139
or so i'm told 21
or someone else 41
or so help me 44