Other one tradutor Turco
19,416 parallel translation
Now the other one.
Şimdi de diğerini.
This other one, you know. She's a half-wit.
- Hayır diğeri kız aptalın teki.
One owning slaves, the other one helping them.
Biriniz onlara yardım ediyor.
I figured your other one, may it rest in peace, was almost full, so you probably need another one.
Diğerinin huzur içinde yatabileceğini düşündüm, neredeyse dolmuştu, yani, muhtemelen yenisine ihtiyacın var
- Where's the other one?
- Diğeri nerede?
It's like we... we finally just saw each other one day.
Birbirimizi günün birinde görür olduk.
- No. - the other one and the older one.
-... bilmem kim ve yaşlı olan.
So, how about you break the other one?
Diğer kuralı niye çiğnedin o zaman?
There's his little foot... Oh, there's the other one.
İşte küçük ayağı burada... işte diğeri de burada.
Where's the other one?
Diğeri nerede?
The other one.
Diğeri.
The other one, Quick-Manning,
Diğeri, Quick-Manning.
Yes, she seems to be the one thing that can hurt me, but there may be other things as well.
Evet, bana zarar verebilen şeylerden biri gibi görünüyor ama başka şeyler de olabilir.
Well, all the other locks in Max's facility use a keypad system, but this one's a bio-diagnostic. What...
Ne...
Like F2 to F6. Goes from one end to the other without cracking.
- F2'dan F6'ya bir anda geçiyor.
Morales : No fresh injection points, other than the one that killed your victim.
Kurbanınızı öldürenden başka yeni iğne deliği bulunmuyor.
One other thing.
Bir şey daha var.
We'll watch each other die and turn until there's no one left to watch.
Şahit olacak kimse kalmayana dek birbirimizin ölüp dönüştüğünü göreceğiz.
You know we're not gonna be able to do anything to separate one from the other.
Onları birbirlerinden ayıramayacağımızı biliyorsun.
We Kraang invade other planets for one reason- - to get away from the Triceratons- - not fight'em!
Biz Kraang'ler diğer gezegenleri bir sebep uğruna istila ettik.. .. Triceraton'lardan uzak durmak için.. .. onlarla savaşmak için değil!
Oh, the other red one.
Ha, öbür kızıl saçlı.
One suspect interrogating the other?
Bir şüpheli diğerini mi sorgulayacak?
Other than burglars, she's the only one who enters this way.
Hırsızlar dışında, Bu taraftan giren tek kişidir.
One thing, Dennis, that may comfort you if you are confused is that you've met the other alters.
Eğer kafan karıştıysa Dennis, içini rahatlatacak bir şey söyleyebilirim. Diğer kişiliklerin tamamını tanıyorsun.
Ain't neither one of us come out clean on the other side of that river.
Hiçbirimiz nehrin karşısına temiz geçemedik.
Once the Pinkertons get on your trail, man, they're not gonna stop until you are done and out of business, one way or the other.
Pinkertonlar birinin peşine düştükleri zaman asla durmazlardı. İşinizi öyle ya da böyle bitirirlerdi.
Billy the Kid found the one thing that he was good at, which was killing other people, and he got a lot of attention for it and he embraced it.
Billy the Kid çok iyi olduğu bir alan bulmuştu. Diğer insanları öldürmek. Dikkatini bu alana yöneltti ve benimsedi.
Okay. "In all of Fillory, " one magician could drive every other magician insane.
Tüm Fillory'de bir sihirbaz diğer tüm sihirbazları delirtebilir.
No, I mean, I got run off the road at one point, but other than that it was fine.
Hayır, sadece bir kez yoldan çıktım onun dışında olumsuz bir şey yok.
We got us rid of one infidel, but there's other caballers on this hill.
Bir şerefsizden kurtulduk. - Ama başkaları da var.
The transfer of genetic material from one organism to the other by a viral agent.
Viral virüs ile bir organizmadan diğerine genetik doku aktarma yöntemi.
The dead whiz kids... they all had one more thing in common other than their talents.
Ölü olan dahi çocuklar hepsinin yetenekleri haricinde bir ortak noktaları varmış. Otto.
Do I have other siblings I don't know about, or are you just a one-off?
Tanımadığım başka kardeşlerim var mı? Yoksa sadece sen misin?
I love Lola, which is why I didn't tell her one other thing.
Lola'yı severim bu yüzden ona diğer olayı söylemedim.
If you're right, I can only think of one other option.
Eğer haklıysan aklıma başka sadece bir ihtimal geliyor.
Nobody else knew the song - or cared one way or the other.
Şarkıyı kimse bilmiyordu, umurlarında da değildi.
You don't have to be one thing or the other.
Tek bir şey olmak zorunda değilsin.
But the one thing you can't worry about is what other people think about you.
Ama endişelenmemen gereken bir şey varsa o da başkalarının hakkında ne düşündüğüdür.
If one dies, the other takes over.
Biri ölürse, diğeri devralabilsin diye.
He and some of the other shop owners were running a kickback scheme with one of the tour guides from the boat.
O ve birkaç dükkan sahibi gemideki rehberlerden biriyle dümen çeviriyorlar.
The bank... has one and the box renter holds onto the other.
Bankada biri var ve kasa kiracısı diğerine sahiptir.
Only knew one other somebody live his life trying to be his own man... your grandpapa, Kunta Kinte.
Kendi olmaya çalışarak hayatını yaşayan tek kişi tanıyorum o da büyükbaban Kunta Kinte.
This will cover the other half, plus one more.
Bu geri kalanını tamamlar, artı bir kişilik daha çıkar.
Any one of you can take it out of these tunnels straight to the other side and I can't let that happen!
İçinizden biri tünellerden geçip virüsü doğruca dışarı taşıyabilir. Bunun olmasına izin veremem!
If he stands me up again, I'm just showing up at his apartment with a notary in one hand and a baseball bat in the other.
Beni bir daha ekerse bir yanımda noter diğer yanımda beysbol sopası alıp dairesine gideceğim.
And what about the other you, the one from that other timeline?
Peki ordaki sen ne olacak, diğer zaman çizgisinde ki?
I asked the band if the audition could wait, but they said it's down to me and one other guy.
Gruba elemeler bekleyebilir mi diye sordum ama sadece bana ve başka birine bağlıymış.
Well, why do you have to be one or the other?
Neden ikisinden biri olmak zorundasın ki?
Why are you giving this all to other designers when you're the one who designed it?
Bunları tasarlayan senken neden başka tasarımcılara veriyorsun?
Well, I'm telling you for your sake and for mine, this is one of those times to look the other way.
Hem senin iyiliğin hem de kendi iyiliğim için şu kadar diyeceğim görmezden gereken zamanlardan biri de bu.
Here's the other thing... probably not a big deal... I'm guessing the suit will only absorb one of Grey's punches.
- Diğer konu ise büyütülecek bir şey değil ama tahminimce kostüm Grey'in sadece bir yumruğunu absorbe edecektir.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20