English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Pass it around

Pass it around tradutor Turco

132 parallel translation
~ 36 bottles of beer on the wall. ~ You take one down, and pass it around.
Duvardaki 36 şişe biradan, bir tane alırsın ve etrafından geçersin.
~ 35 bottles of beer on the wall. ~ You take one down, and pass it around.
Duvardaki 35 şişe biradan, bir tane alırsın ve etrafından geçersin.
Pass it around.
Elden ele dolaştıralım.
- Yeah. I'll pass it around.
Evet, millete duyur.
Mind if I pass it around?
- Biraz dağıtayım mı?
Hey, pass it around.
Hey, bize de verin.
Let's pass it around, Dave.
Karıştırmayalım, Dave.
Pass it around.
Yanındakine ilet.
- Let's pass it around.
- Şunu dolaştır.
Pass it around!
Etrafını sarın!
Don't think I'm not gonna pass it around in town.
Şehirde söylemeyeceğimi sanmayın.
Pass it around.
Etrafında dolaş.
Try some, Jerry, and pass it around.
Biraz deneyin, Jerry, herkes alsin.
You know, when I was a young director, and I directed the Bacchae at Yale... my impulse, when Pentheus has been killed by his mother and the Furies... and they pull the tree back, and they tie him to the tree... and fling him into the air, and he flies through space and he's killed... and they rip him to shreds and I guess cut off his head... my impulse was that the thing to do was to get a head from the New Haven morgue... and pass it around the audience.
Genç bir yönetmen iken, Yale'de Bacchae'yi yönetmiştim ve Pentheus'un annesi ve Tanrıçalar tarafından öldürüldüğü sahnede önce ağacı geriye doğru gererler, sonra onu ağaca bağlarlar ve onu havaya fırlatırlar, havada uçar ve sonra da ölür ölüsünü parçalara ayırırlar ve kafasını keserler benim de niyetim, gidip "New Haven" morgundan gerçek bir kafa alıp bunu seyircilere uzatmaktı.
I'll pass it around.
Şimdi herkesin görebilmesi için dolaştırıyorum.
Pass it around.
Yanındakine de ver.
Take one down and pass it around
Birini indir ve ver
Pass it around!
Dolaştırsana şunu!
Pass it around and we'll see what we come up with later on, okay?
Elden ele gezdirin ve ne çıktığına sonra bakarız tamam mı?
We need your cooperation Please pass it around
yardımınıza ihtiyacım var. Lütfen dağıtın.
'You take one down and pass it around'
"Birini al ve etrafa dağıt"
Maybe I should pass it around town, let everybody have a crack at it.
Belki de her köşe başında dağıtmalıyım ki herkes denesin.
Pass it around the office?
Ofistekilere mi, arkadaşlarına mı?
Eric, just pass it around the side to me.
Eric, yan taraftan bana ver onu.
We'll pass it around and take turns asking.
- Elden ele dolaştırıp sırayla soruları sorarız
Take one down Pass it around
Birini al, herkes teker teker içsin
Take one down, pass it around...
Birini al ve dolaştır...
take one down, pass it around...
Bir tane al ve dolaştır...
So anyway, if you take that bottle down and pass it around...
Sonra o şişeyi alıp, diğer tarafa...
I said to Mel, "Can't we just at one fucking meeting... " all read from the same sheet of paper, pass it around? "
Mel'e, hiç değilse bir toplantıda aynı kağıttan okuyup elden ele geçiremez miyiz, dedim.
We can pass it around.
Elden ele dolaştırın.
Don't tell me I have to pass it around.
- Elden ele gezdirmek zorunda mıyım?
Whatever happened to "Take one down, pass it around"?
"Birini incele, ve diğerine geç" şarkısına ne oldu?
We'll need a recent picture so the officers can pass it around to everyone in the area.
Yeni bir resmi lazım, ki memurlar civarda gösterebilsinler.
- Thank you. - Pass it around. - Yeah, well...
En azından bir deniz piyadesi broşürü alın.
Don't pass it around
Etrafa verme.
Pass it around
Bunları elden ele geçir.
Read it, pass it around, steal it if you can!
Becerebilirseniz çalın! okuyun, başkasına verin.
Take one down and pass it around.
Bir tane alın ve geçirin.
Put it in a jar, or pass it around or nothing.
Bir kavanoza koyun ya da hiçbir şey yapmayın.
Pass it around, David.
Dağıtsana David.
- Pass it around.
- Uzatıver.
Pass it around, boys.
Elden ele dolaştırın, çocuklar.
Pass the ball around, keep it moving.
Topu paylaşalım, ilerlemeye devam edelim.
I stare at it, the hours pass... the world around me drops away... replaced by worlds being created and destroyed by my imagination- -
Saatler geçiyor, uzun uzun bakıyorum... İçinde bulunduğum dünya... hayalgücümün yarattığı sürekli yıkılan ve yenisini oluşturduğu dünyalarla değiiyor... bir çeşit konsantre olma yolu.
Around Brooklyn there's gonna be a mutiny. Pass it on.
Brooklyn'de isyan başlatacaklarmış.
Pass it around.
Dağıtın.
In the Alps, Hannibal's army came to a pass... blocked by a huge rock. No way around it.
Alplerde Hannibal'ın ordusu bir kaya... tarafından tıkanmış bir yola gelmiş.
One day, Parliament were travelling on the mother ship, fooling around with the funk... Pass it over. ... when George Clinton kicked the funk clean overboard.
Bir gün, Parliament gurubu ana gemiyle bir seyahata çıktı, funkı aralarına almış paslaşırken George Clinton, funkı tekmeledi ve güverteden denize attı.
Slip it over your head, pass the straps around your waist and adjust loosely at the front.
Başınızdan geçirin,.. ... bandı belinize sarın,.. ... ve ön tarafta sıkmadan ayarlayın.
I don't like having your brother around... but I'll let it pass... if you throw me some snow plow contracts.
- Kardeşini buralarda görmek hoşuma gitmiyor ama görmezden geleceğim bana bazı kar küreme kontratları düzenlemen şartıyla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]