Say it with me tradutor Turco
553 parallel translation
Say it with me.
Benimle söyle.
I can't say it disgusts me to do it with Maurice.
Maurice ile yapmanın beni iğrendirdiğini söyleyemem.
Well, excuse me, dear. Oh, Father, if it's from home, will you say I'm spending the night in town with Lucy?
Baba, eğer evdense bu akşam şehirde Lucy'le kalacağımı söyler misin?
- Say it once with me.
- Benimle söyle.
And let me tell you, Favell, blackmail is not much of a profession, and we know how to deal with it in our part of the world, strange as it may seem to you.
Şunu da söyleyeyim ki, Favell, şantaj, bir meslek sayılmaz ve sana tuhaf gelse de, kendi dünyamızda onunla nasıl başa çıkacağımızı biliriz biz.
"If you love me, Romeo, Say it with a calm soul and sincere candour..."
Eğer beni seviyorsan Romeo, bunu içten bir yürek ve temiz bir kalple söyle...
Then what do you say? Instead of dinner with me tomorrow night... how about having it with me tonight and tomorrow night?
Yarın akşam benimle yemek yemek yerine hem bu akşam hem de yarın akşam yemeye ne dersin?
When it all came out, she made me promise not to say anything... because she knw I knew she'd been out with him.
Her şey açığa çıkınca kimseye bir şey söylememem için benden söz aldı. O da ben de birlikte olduklarını biliyorduk.
I used to say, "You drive me nuts with it." Yeah.
Bu şarkı beni deli ediyor, derdim ona. Evet.
Well, what do you say, boys? It's all right with me. What do you say, Cole?
Cole?
What do you say? - It's all right with me.
- Peki sizler ne diyorsunuz?
It's hard to say with me not there to tell'em.
Bana söylemek değil onlara anlatmak zor.
But with me it'll be over soon.
Ama ben sona geldim sayılır.
Ladies and gentlemen... pupils and faculty of Peyton Place High School and... especially the seniors... they tell me it is a tradition here to end each graduation dance with...
Sayın konuklar. Peyton Place Lisesi öğrencileri, öğretmenleri ve son sınıf öğrencileri. Bana, mezuniyet dansı kapanışının "Auld Lang Syne" ile yapıldığı söylendi.
What with all that money in the pool, I... 7 is lucky for me, ain't it?
Havuzdaki para ne olacak, Ben... 7 Benim şanslı sayım olmuyor mu?
It didn't with me.
Bence sayılmaz.
It is of little concern to me what you do, though I say it would be intelligent to deal with them.
Onlarla ilgilenmenin akıllıca bir iş olduğunu söylememe rağmen bana yaptığına bak.
Did I say it was from me? If you will, come with me.
Benim söyleyeceğimi mi sandınız?
It's never too late. Come away with me.
Hiçbir zaman geç kalmış sayılmayız.
I say, "we," because you are to forget it with me.
Çoğul konuşuyorum çünkü sen de benimle birlikte unutacaksın.
If he catches you trying to make a run for it with me, you won't have hardly any time to say your prayers before he'll open up your back.
Benimle kaçmaya çalışırken seni yakalarsa, Sana yapacaklarından önce Dua etmeye bile vakit bulamazsın.
My government has instructed me to inform you that any interference with it will be regarded as an act of war.
Devletim, o araca yapılacak bir engellemenin savaş sebebi sayılacağını size bildirmemi istedi.
It's okay with me, Ike. Anything you say.
Ne dersen kabul, Ike.
Now, let me have it for a while. Let me work with it for a while, please, please.
Bırakın biraz onunla çalışayım, lütfen!
If there are problems, say you have to check with your lawyer and call me. - Potter, it's only a promotion.
Bir sorun olursa avukatına danışacağını söyle ve hemen beni ara.
I'm a bit late changing, Miss, owing to me having had an extra clean up today along with Perks happening to say it's his birthday.
Üzerimi değişmekte biraz geç kaldım. Perks bugün doğum günü olduğunu söyleyince fazladan temizlik yapmak zorunda kaldım.
... it's funny to say "saw you around" when you're blind to bring you with me. ... to bring you with me.
- K...
It came to say and I to me she said, almost in desperation : "It does not full me, I am Jewish and not it goes to want to have nothing to see with me".
Neredeyse gözüm dönmüş bir şekilde "Beni rahatsız etme." "Bir Yahudi'yle konuşuyorsun." dedim.
If you want to go to bed with me, why don't you say it?
Benimle yatmak istiyorsan, neden söylemiyorsun?
But, you didn't say me to fill it with water...
İçine su koy demedin ki.
If you ask me fora straight answer then I shall say that, as faras we can see, looking at it by an large, taking one time with another, in terms of the average of departments, then in the final analysis it is probably true to say that at the end of the day, in general terms, you would probablyfind that not to put too fine a point on it, there probably wasn't very much in it one way orthe other.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
You are not ignorant, now that you know who I am how opposed it is to all my own interests and with my father's permission I hope you will allow me to say that, if things depended on me, it would never take place.
Beni nasıl bir duruma soktuğunuzu bildiğinizden adım gibi eminim. Babamın izniyle şunu demek isterim ki, eğer işler bana kalsaydı bu evlilik asla gerçekleşmezdi.
It does with me.
Benimle sayılır.
Now, I didn't talk with people about it, because they'd think I was weird... but I felt that this creature was somehow coming to comfort me... that somehow he was appearing to say...
Şimdi insanlara bundan bahsetmedim çünkü benim tuhaf olduğumu düşünürlerdi bir yandan da bu yaratık beni teselli etmeye geldi diye hissediyordum sanki şöyle söyleyecek gibiydi...
You say it's better with him than with me.
Onunlayken daha mı iyi?
I wonder, if it were filled with a heavy load... say you loaded up the wagon with salt or metal poles... can you tell me how many horses it would take?
Merak ediyorum da ; söylediğiniz gibi, metal direkler yada tuzlar gibi ağır yüklerle yüklemiş olduğunuz arabayı, söyleyebilir misiniz kaç at taşıyabilir?
Your Honour, with all due respect... if you're gonna try my case for me, I wish you wouldn't lose it.
Sayın Yargıç, tüm saygımla, davamı siz yönetecekseniz, umarım kaybetmezsiniz.
'Frank, it was on the tip of me tongue to say, "Only when served with Parmesan."
'Frank, dilimin ucuna "Sadece, parmesan peyniriyle servis edildiğinde" geldi.
If something bad happens, they say it's because a merchant family can't mix with a working-class man like me.
Kötü bir şey olduğunda bunun sebebini bir tüccar ailesine benim gibi işçi sınıfından birinin karışmasına bağlıyorlar.
You want to go on with me, say it.
Benimle çalışacaksan açıkça söyle.
I can't say what it means to me to have you with me.
Yanımda olmanın benim için ne demek olduğunu sana anlatamam.
If it's yes, you come with me. Say no, and you're rid of me.
Eğer evet olursa, benimle geliyorsun, eğer hayırsa benden kurtuluyorsun.
I know that seniors don't normally hang out with freshmen, so if I see you around school, and I say hi and you ignore me as usual, it's OK.
Biliyorum normalde son sınıflar birinci sınıflarla takılmaz. Yani seni okul civarında gördüğümde selam verirsem sen de her zamanki gibi beni görmezden gelirsen, önemli değil.
Do you really expect me to run this radio station with nothing to say and no way to do it?
Hiçbir olayda söz hakkım olmadan mı radyoyu yöneteceğim.
Say yes if you want, but you're actually going to ride with me, and they know it.
İstersen'tamam'dersin ama yarın birlikte at bineceğiz ve bunu biliyorlar
Although it pains me to say it, in my opinion, Bill Parrish dealt with us pre-emptively... in dismissing any deal with Bontecou.
Bunun bana acı vermesine rağmen, benim düşünceme göre, Bill Parrish, Bontecou ile herhangi bir anlaşmayı başından reddediyor.
Hey, I'm not ashamed to say that it gives me great pleasure to share with my wife.
Hey, karımla paylaşmaktan zevk aldığımı söylemek utandırmıyor beni.
I say pass me a set of papers and let's get on with it.
Bana evrakları verin ve şunu halledelim.
In your travels in the back yard say about eight paces from the tree twelve feet down did you ever find a box with, say, about $ 5000 in it? Peg, let me ask you something.
Peg, sana bir şey soracağım.
Well, I mean, if I go to Littlewoods and say that I'm not happy with a cardigan, for example, well, they'll change it for me, and gladly.
Yani eğer Littlewoods'a gidip hırkamdan memnun değilim dersem... Eh, değiştiriverirler.
You want me to say it's tough and chewy so you can have your way with me again.
Sert ve kayış gibi dememi istiyorsun ki Yine benimle gönül eğlendirebil.