Scene of the crime tradutor Turco
1,382 parallel translation
The glass at the scene of the crime didn't have stress marks indicating directionality.
Suç mahallindeki camda yön belirten gerilim izleri yok.
Returning to the scene of the crime.
Suç mahalline geri dönüyorsunuz.
There's no reason for Kira, who can control death from a distance, to come to the scene of the crime.
Eğer Kira uzaktan öldürebiliyorsa, niye olay mahalline gitsin ki?
Would this be the scene of the crime?
Suç mahalli olabilir mi?
What about the speculation that since he didn't managed to leave any evidence at the scene of the crime and he most likely has a criminal record or previous law enforcement knowledge
Sabıka kaydı ya da güvenlik güçleri hakında bilgi sahibi olmamasına karşın olay yerinde delil bırakmaması konusunda ne diyeceksiniz.
Didn't you know the culprits always return to the scene of the crime?
Suçluların her zaman suç mahalline tekrar geri geldiklerini bilmiyor musun?
What can your forensic background tell us about the scene of the crime?
Sen eski bir adli bilimler uzmanısın. Olay yeri hakkında ne söyleyebilirsin?
Then why was he at the scene of the crime with a gun?
O zaman neden elinde bir silahla suç mahallindeydi?
Mr. McCoy does not deny he was at the scene of the crime.
Bay McCoy suç mahallinde olduğunu inkâr etmiyor.
Looks like we've got a witness that puts Deline on the scene of the crime on a black BMW.
Anlaşılan o ki, Deline'ı suç mahallindeki BMW'de gören bir tanığımız var.
This crystal puts him at the scene of the crime.
Bu kristal, onu suç mahalline koyuyor.
not even the scene of the crime. Are you telling me i'm not allowed to investigate these boys'death unless it fits into your preconceived notion?
Elbette çocukların öldürülmesiyle ilgili olarak peşin hükümlü olmamı istiyorsan başka?
I'd just found out my husband was murdered, and in my panic to get to the scene of the crime, i forgot to check my rearview mirror.
Kocamın öldüğünü yeni öğrenmiştim,... suç mahalline gitme telaşımdan dikiz aynama bakmayı unutmuşum.
Okay, these are the last of the crime scene photos from the Brooklyn Bridge.
Bunlar köprüdeki olay mahallinin son fotoğrafları.
- Right in the middle of a crime scene.
- Olay yerinin tam ortasında.
" Because of the lack of evidence collected from the crime scene,
"Suç mahallinden toplanan delillerin yetersizliği..."
Meanwhile, I have hundreds of rust samples, and I've covered... maybe a quarter of the crime scene.
Bu arada, yüzlerce pas örneği alarak suç mahallinin belki çeyreğini oluşturabildim.
What in the name of sweet justice are you two doing in my crime scene?
Yüce adalet adına, suç mahalimde ne işiniz var?
Using our scanned data points and portions of the wall pulled from the rubble, I recreated the crime scene and made an attempt to prove that Sal Bovado or someone else killed Pauline Rayburn. And?
Taranmış data noktalarını ve molozdan çıkarılan duvar parçalarını kullanarak suç mahallini yeniden canlandırdım ve Sal Bovado ya da bir başkasının Pauline Rayburn'ü öldürdüğünü ispatlamaya çalıştım.
so martin deluca could put his wife in the front seat of a federal vehicle, he could step out of it, shoot her to death, along with one of your fellow fbi agents, stage the crime scene,
Martin DeLuca, eşini FBI aracının ön koltuğuna oturtur. Sonra kendisi iner.
Given the surface area of the crime scene, we have about an hour maximum to procure what evidence may still be here.
Suç mahallinin yüzey alanı düşünülünce hâlâ burada olan kanıtları toplamak için en fazla bir saatimiz var.
The gum we found at the crime scene was bubble gum but it had traces of spearmint and nicotine.
- Olay yerinde bulduğumuz sakız balonlu çikletti ama üstünde nane ve nikotin kalıntıları vardı.
I did my own analysis of the print from the crime scene.
Suç mahallinden alınan parmak izi üzerinde incelememi yaptım.
I remember the look in your eyes at the end of each day, when you processed the crime scene and analyzed her clothes.
- Suç mahallini ve kadının kıyafetlerini İncelediğin her günün sonunda gözlerine yerleşen bakışı hatırlıyorum.
Yes, Abby was complaining about the dearth of physical evidence from the crime scene.
Evet, Abby olay yerindeki kanıtların eksikliğinden yakınıyordu.
OR, I DON'T KNOW, MAYBE I'LL DIRECT CERTAIN AUTHORITIES TO THE SCENE OF YOUR CRIME.
Ya da, bilmiyorum, belki de bazı otoriteleri sizin suç mahallinize yönlendirmeliyim.
Only real lead we have is a couple of numbers he set at the crime scene.
Tek gerçek ipucumuz olay yerindeki bir çift numara.
Why was there no mention in any of the newspapers about a 3-year-old boy at the crime scene? !
Olay yerinde bulunan üç yaşındaki çocuktan niye diğer gazeteler hiç bahsetmedi?
ERT found this access card during a daylight sweep of the crime scene.
DİB bu giriş kartını gündüz suç mahallinde bulmuş.
Does it strike anyone else as grossly inconsistent that an unsub this sophisticated and methodical would leave an obvious pile of his DNA at the crime scene?
Bilgili, dikkatli ve metodik olan bir zanlının DNA gibi açık bir delili suç mahallinde bırakmış olması size de ilginç gelmiyor mu?
Our crime scene unit, at the insistence of Mrs. Dubois here, has re-examined all the evidence in this case and is saying unequivocally, that Amanda's wounds were self-inflicted.
Olay yeri inceleme bölümümüz Bayan Dubois ısrarları sonucu davadaki tüm kanıtları yeniden inceledi. Ve açıkça görüldü ki Amanda bu yaraları kendi kendine açmış.
According to Jo o'keefe of animal care and control, based on the size of the crime scene and the number of birds, she believes they were flying formation, and then suddenly died at approximately the same time.
Hayvan Bakım ve Denetimi'nden Jo O'Keefe'e göre, olay yerinin genişliğine ve kuşların sayısına bakılırsa uçtukları sırada birdenbire, aşağı yukarı aynı anda ölmüşler.
These are all the photos I took of the car that we brought back from the crime scene.
Ne buldun? - Bunlar, suç mahallinden getirdiğimiz otomobilin resimleri.
And I remembered seeing a photo station... in the room of the crime scene.
Arap Geceleri. Suç mahallinde fotoğraflar çekildiğini gördüğümü hatırlıyorum.
Yesterday, a man was murdered at 96 Oakham Street, Alex Arwyn, 28, single, estate agent, here we go, that's from the scene of crime.
Dün, bir adam öldürüldü, 96 Oakham Street'te, Alex Arwyn, 28, yanlız, emlakçı, devam ediyoruz, bunlar suç mahallinden.
A taxi picked her up near the crime scene at the time of the murder.
Bir taksi onu cinayet saatinde olay yerine yakın bir yerden almış.
the trash from the crime scene and every inch of the taxi and I realized that the floor mat smells like Nilosorb.
Olay yerinden toplanan çöplerle, taksinin her santimini inceledim. Paspasın Nilosorb gibi koktuğunu fark ettim.
You know, I have traces of cocaine on a box with your name on it, a man found dead in a warehouse just around the corner from where you live, and that same cocaine at the crime scene.
Üstünde senin adın bulunan bir kutuda kokain kalıntıları buldum. Oturduğun evin hemen köşesindeki depoda ölü bir adam bulundu. Aynı kokain olay yerinde de vardı.
Taylor, when you're through handing over the evidence, I want your entire investigative team out of this crime scene.
Taylor, Ben senin ve takımının bu olaydan uzak durmanızı söylüyorum, sense gelmiş delilleri teslim etmeye çalışıyorsun.
that's the scene of the crime.
Bekle biraz. Bu, olayın gerçekleştiği yer.
We found some of your blood at the crime scene.
Olay yerinde kanınıza rastladık.
Which is less than quarter of a mile from the crime scene.
Olay yerinden sadece bir çeyrek mil uzakta.
The scene of the failed crime.
Başarısız cinayetin olay mahalli.
The scene of the failed crime.
Başarısız olunan suç mahalli.
Yet he left no trace of evidence at the crime scene.
Yine de olay yerinde iz bırakmadı.
Nobody's leaving the scene of this crime without a picture.
Kimse fotoğraf çektirmeden bu suç mahallini terk edemez.
Returning to the scene of a crime is sloppy.
Şuç mahalline geri dönmek son derece dikkatsizlik olur.
As the Pie-Maker found himself back at the scene of his crime Chuck found herself back where her second life began now with the understanding of how it began.
Turtacı kendini suç mahalline dönmüşken bulurken,... Chuck kendini ikinci hayatının başladığı yerde bulmuştu. Şimdi nasıl başladığını da biliyordu.
You're looting the crime scene of its bees?
Olay yerindeki arıları mı yürütüyorsun?
In those photos of Natalie observing Grissom and Sara at the crime scene, I never remember a sketch pad or a camera in her hand or anything like that.
Natalie'nin Grissom ve Sara'yı olay yerinde... gözlerken çekilen fotoğraflarda, onun elinde hiç eskiz defteri, kamera ya da onun gibi bir şeyler taşıdığını hatırlamıyorum.
WHAT IS THE POINT OF KEEPING MOST OF MY SQUAD OUT OF THE CRIME SCENE? MY CALL -
Ekibimi suç mahallinden uzak tutmak da ne demek oluyor?