English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / Second time

Second time tradutor Turco

3,088 parallel translation
- after the second time. - How did he- -
O nasıl -
Scobie definitely assaulted Diana the second time.
Scobie'nin Diana'ya ikinci kez saldırdığı kesin.
And the joke is never as funny the second time round.
Ve ikinci kez yapılan şaka asla komik olmaz.
- Second time.
- İkinci kez.
- That's the second time today.
- Bu bugün ikinci söyleyişin.
I wasn't gonna let him get away a second time.
İkinci kez kaçmasına izin veremezdim.
It's her second time here in one week.
Bu hafta buraya ikinci gelişi.
That's the second time today.
Bugün beni ikinci defa kurtardılar.
Did you mother tell you what happened the second time they met?
Annen ikinci kez buluştuklarından bahsetti mi?
That's the second time you have an answer that I'm looking for before I even know what the question is.
Daha soru aklımdan geçmeden - ikinciye aradığım cevabı veriyorsun.
Challenging a second time the scary summit of Mount Tabu, he made a triumphal descent with the caged beast.
Tabu Dağı'nın korkutucu doruklarında ikinci bir meydan okuma sonucunda kafesindeki canavarla beraber bir zafer içinde iniş yaptı.
Okay, first time's a warning, second time we fill your car with concrete.
Pekâlâ, ilkinde uyarıyorum, ikinci de arabanı betonla doldururuz.
And I do not that the British are returning for a second time.
Ve sanmıyorum ki İngiliz'ler tekrar geri dönsünler.
It's like when they canceled Party of Five for the second time.
Party of Five dizisini ikinci kez iptal etmeleri gibi.
That's the second time I've heard that today.
Bugün ikinci kez duydum bunu.
Julia was admitted yesterday after she fainted for the second time in gym class.
Julia beden dersinde ikinci kez bayılınca... dün hastaneye yattı.
Second time you pointed the gun at me.
İkincide ise silah çekmiştin.
The first time I want to see a girl for the second time and I... I don't know where to find her, do I?
İlk defa tanıştığım bir kızı ikinci defa görmek istiyorum ve o kızı nerede bulacağım bilmiyorum.
Rebel of the sand, Kang beats Park 3 to 2, defending his title for the second time
Amansız mücadelede Kang, Park'ı 3-2, mağlup ederek unvanını korumayı başardı.
The boater circled and struck him again, this second time, nearly cleaving his head off.
Tekne dönüp ona tekrar vurmuş, bu ikinci seferde, neredeyse kafasını koparıyormuş.
This is the second time you crashed my undercover, Myrick. And this time, it's too big for you to screw it up.
Bu gizli görevimi ikinci mahvedişin Myrick ve bu seferki batırman için fazla büyük.
And you suspected Mr. Burke would attempt this scheme a second time?
Ve siz Bay Burke'ün bunu ikinci kez yapmayı planladığından şüphelendiniz.
You suspected Mr. Delancy would attempt the scheme - a second time.
Bay Delancy'nin bunu ikinci kez yapmayı planladığından şüphelendiniz.
Sorry if I'm flustered, but this is the second time this week a marshal's been here flashing a badge.
Telaşlandırdıysam özür dilerim ama bu hafta ikinci kez buraya polis geliyor.
Especially if it's for a second time.
Özellikle ikinci kezse.
So you think the Graysons had the guy who beat me up break in here a second time and steal my hoodie?
Yani Graysonların beni döven adamı buraya ikinci kez girip kapüşonlumu çalmasını sağladıklarını mı düşünüyorsun?
- It's the second time we meet.
- Bu ikinci randevumuz.
Only the second time since'49 all the heads of government have met.
49 yılından bu yana ikinci kez tüm hükümet yöneticileri toplanacak.
The second time was easier.
İkinci sefer daha kolaydı.
You know, next time you, um, you mis-dial, let it ring a second time, or maybe even leave a message.
- Biliyor musun, bir daha sen, yanlış çevirirsen, zilin ikinci kez çalmasına izin ver veya belki mesaj bırakırsın.
I only have a second, but I went to that time travel lecture.
Sadece bir saniyeliğine geldim ama zaman yolculuğu seminerine katıldım.
I know you get confused any time someone thinks that you're wrong, but it's not considered freaking out for a patient to ask for a second opinion.
Biri yanıldığını düşündüğünde kafanın karıştığını biliyorum ama bir hastanın ikinci bir fikir istemesi efelenmek olarak nitelenmez.
No, I'm saying that my time with you has been the best three years of my life, and I wouldn't change a second.
Hayır, seninle geçirdiğim zaman, hayatımın en iyi üç yılıydı ve bir saniyesini bile değiştirmem diyorum.
In 1996, the South African record label released Rodriguez's second album, Coming From Reality, on CD for the first time in South Africa.
1996'da, South African Plak Şirketi,... Rodriguez'in ikinci albümü Coming From Reality'i,... ilk kez CD olarak Güney Afrika'da çıkardı.
By using the word e-pay instead of taking that time to say e-z pay we're saving you a second of time. Those add up.
Uzun uzun "hız ödeme" demek yerine hödeme diyerek size bir saniye kazandırıyoruz ve o saniyeler birikiyor.
You did not have to do it a second time.
İkinci defa ezmek zorunda değildin.
Yep, second one on takeoff, another one at nap time, and on landing.
Evet, ikincisi de uçak kalktığında, diğeri uyku zamanında bir diğeri ise inerken verilecek.
Paul's gonna be here any second! I had such a hard time trying to figure out what to wear, but I think I picked out something that works both ways, okay?
Ne giyeceğime bir türlü karar veremedim ama her iki amaca da hizmet edecek bir şey buldum.
This is the second time this happened for you.
- Bu ikinci kez sizin için oluyor.
Τhis time in our history, the Second World War, it's very complex.
Günümüz, tarihimiz... 2.Dünya savaşı, Bu çok karışık.
- The first time you'll be crying and the second you'll be pissed off.
- İlk önce ağlıyorsun, ikincisinde çok kızıyorsun.
What's made all the difference at the LHC are the incredible energy levels the collider can reach. Pushing further back in time into that crucial first second.
BHÇ'de bütün farkı yaratan, zamanda, bu çok önemli birinci saniye içine daha fazla geri iten, çarpıştırıcının ulaşabileceği inanılmaz enerji düzeyleridir.
Second, in five years'time, when you are ten, I'll go to court again!
İkincisi, beş yıl içinde, sen 10 yaşına bastığında,... tekrar mahkemeye gideceğim!
Could have been Kane, though I don't know why he played it a second time.
Kane olabilir, ama neden aynı kartı ikinci kez oynadı bilmiyorum.
I kept coming a little wide on that, and then just trying to get up that hill in second gear screwed it up every time.
Orada biraz geniş aldım, ve sonra ikinci viteste o tepeyi almaya çalışmakla... her seferinde işi batırdım.
As I was growing up in England after the Second World War, it was a time of austerity.
Etrafımızdaki dünya, bizden bağımsız olarak vardır. Gerçekten orada olan, gerçek şeylerle doludur.
And today, you showed up unannounced, and then I feel like you're evaluating me the whole time, like I'm doing something wrong, and then the second you open up, snap.
Bugün de haber vermeden çıkageldin. Tüm bu zaman boyunca beni tartıyormuşsun gibi bir hisse kapıldım. Sanki bir şeyleri yanlış yapıyorum.
A savoy maid said she saw Perrin go in a second floor room the same time Samantha was in the elevator.
Savoy'daki hizmetçilerden biri Samantha asansöre bindiği zaman Perrin'i de 2. kattaki bir odaya girerken görmüş.
Look, I think we both know we could have done a lot of stuff better the first time. I mean, that's the beauty of the appeal process, isn't it? Second chances all round!
Bence ilkinden daha iyi bir sürü şey yaptığımızın ikimiz de farkındayız.
- Yeah, me neither. - Except for that time when we were just tea-bagging her eye socket a second ago.
- Gözüne taşak somurduğumuz zaman hariç.
There was a time lag between the first shot and the second.
İlk ateşle ikincisi arasında biraz zaman geçti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]