Small world tradutor Turco
1,006 parallel translation
It's a small world.
Dünya çok küçük.
It certainly is a small world, isn't it?
Dünya ne küçük, değil mi?
- It's a pretty small world.
- Dünya çok küçük.
Well, it's a small world, isn't it?
Bak, dünya küçük, öyle degil mi?
Well, what a small world.
Dünya ne kadar küçük.
Ain't it a small world, though.
Dünya ne kadar küçük, değil mi?
That old yawner about this being a small world certainly ain't no lie.
O sıkıcı ihtiyar dünya küçük derken kesinlikle doğru söylemiş.
It's a small world, isn't it?
Dünya ne küçük, değil mi?
It's a small world in Argentina.
Arjantin gerçekten de çok küçükmüş.
- It's a small world.
- Dünya küçük.
- It's a small world.
- Dünya küçük ha?
- What a small world this is.
- Şu dünya ne kadar da küçük.
- Small world.
- Dünya çok küçük.
Wow, what a small world!
Dünya ne küçük ama!
Small world!
Dünya o kadar küçük ki!
Small world!
Dünya küçük!
Small world, isn't it?
Dünya ne kadar küçük, değil mi?
- Yeah, it's a small world.
- Evet, dünya ne küçük.
- Small world, isn't it?
- Küçük dünya, değil mi?
This is the boundary of my small world.
Küçük dünyamın sınırına geldik.
You know, Danforth, it's a very small world.
Biliyor musun Danforth, dünya çok küçük.
- What a small world.
- Dünya ne kadar küçük!
This is a small world, isn't it?
Burası küçük bir dünya, değilmi?
What a small world.
Dünya ne küçük!
Well, small world.
Dünya küçük.
It's a small world.
- Dünya küçük işte.
Small world...
Dünya küçük...
It's a small world, isn't it?
Bir ikizime rastlamış gibi oldum.
It's a small world, isn't it?
İkizine rastlamak gibi.
A small world.
Dünya küçükmüş.
- It's a small world, sister.
- Dünya küçük, kardeşim.
A small world, isn't it?
Dünya küçük değil mi?
Small world.
Dünya küçük.
Hey, Ennis! Small world.
Hey, Ennis, dünya küçük.
It's a small world.
- Dünya küçük.
The world is small, but Boston is big.
Dünya küçük, ama Boston büyüktür.
You can walk along the wall forever... and when you look so far into the distance that you can't see anything at all... you start to realize that the world isn't so small after all.
Sur boyunca sonsuza dek yürüyebilirsin. Doğruca uzaklara bakıp neticede hiçbir şey göremediğinde insan dünyanın o kadar da ufak olmadığını anlamaya başlıyor.
To the theatre world, New Haven, Connecticut, is a short stretch of sidewalk between the Shubert Theatre and the Taft Hotel, surrounded by what looks very much like a small city.
Tiyatro dünyası için New Haven, Connecticut.. .. Shubert Tiyatrosu ile Taft Oteli arasında, küçük bir şehir tarafından.. .. çevrelenmiş gibi görünen kısa bir kaldırım parçasıdır.
When a man wins everything in this world, when he succeeds too much, he feels, somehow, a thousand small displeasures with himself, whose whole sum is not quite remorse but rather a sort of vague disgust, dry illusions, pained regrets.
Bir araya gelince hepsi, vicdana ağır basmaz ama, içinde bir sıkıntı yaratır.
You oversimplify matters. The world is more complex than that, and good must not be measured on a scale as small as Mr. Land's brash heroics.
Dünya, bundan çok daha karışık, ve "iyi" ye, Bay Land'in ufak bir kahramanlığı ölçü alınarak karar verilmemeli.
Maria most women in this world pray and cry in their sleep for just one small part of what you've got so that they can find what all women need, what "you" need, Maria
Bak Maria, dünyadaki kadınların çoğu, sahip olduğun şeylerin bir parçası için dua ediyor ve uykularında ağlıyorlar. Dünyadaki bütün kadınlar, Maria.
Sergeant, we're also carrying small arms from World War I.
Çavuş, Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma ufak silahlarımız da var.
A large world globe a small love seat, a lot of books and a bust of Balzac the French writer.
Büyük bir dünya modeli, ufak bir kanepe..., bir sürü kitap ve... Fransız yazar Balzac'ın bir büstü.
The world is too small for him.
Dünya ona küçük gelir.
That world was so small. Here I felt as if I could touch the sky.
Başımı kaldırsam göğe değecekmişim gibi hissediyordum.
So what matters the wreckage in a small cabin, when we are trying to prevent the wreckage of the world!
Küçük bir kamaradaki enkaz dünyayı enkaz haline gelmekten kurtarmaya çalışırken nedir ki?
Some small-town professor who posits Racine's world against that of Proust, Cocteau, Genet.
Bir küçük kasaba profesörü Proust, Cocteau ve Genet'e karşı, Racine'nin dünyasını öne sürüyor.
In the whole world, only two small frontiers are still hostile to us.
Tüm dünyada, bizim hala düşmanımız olan sadece iki bölge kaldı.
It's a small world.
Dünya ne küçük!
The plague had split the world into tiny communities, too far apart to combine and fight, and too small individually to stand any chance against invasion.
Veba dünyayı küçük topluluklara böldü. Birleşip, savaşmak çok zordu. Ve küçük toplulukların işgale karşı direnmesi imkansızdı.
We are the world in small.
Küçük bir dünyada yaşıyoruz.
world 311
worldwide 40
world of warcraft 18
world without end 18
world cup 17
world peace 28
world series 29
world war ii 41
small 539
smalls 24
worldwide 40
world of warcraft 18
world without end 18
world cup 17
world peace 28
world series 29
world war ii 41
small 539
smalls 24