So bear with me tradutor Turco
65 parallel translation
I don't speak much French, so bear with me. I'd like a sea breeze.
İyi Fransızca bilmiyorum, sabırlı ol, bir deniz meltemi istiyorum.
It's been a while here, so bear with me.
Şimdi buradaydı, sabret biraz.
It's Latin, so bear with me.
Ama Latince, yani anlayış gösterin.
So bear with me.
Bu dayanılmaz duyguyu benimle paylaşın!
I just put a fresh coat of lacquer on this, so bear with me with the fumes.
Sabah üzerine vernik sürdüm. Kokunun kusuruna bakmayın.
So bear with me. Ahh!
Bana dayanmalisin.
I'm not sure what I am, so bear with me.
Hangi dinden olduğumu bilmiyorum, idare edin...
I'm new, so bear with me.
Ben yeniyim, yani bana katlanmalısınız.
Guys, we're dodging diamonds the size of Cape Cod, so bear with me.
Ada büyüklüğündeki elmaslardan sıyrılmaya çalışıyoruz.
My plan, and I haven't worked this out entirely yet, so bear with me... was to raise the roof.
Planım şu... Gerçi henüz tam bir planım yok ama idare et. Arabanın üstünü açayım diyordum.
So bear with me.
Bu yüzden sabredin.
So bear with me.
Sabrınızı rica ediyorum.
So bear with me if I am a little less articulate than usual.
Her zamankinden daha net konuşursam tahammül göster.
Here's my last bit, so bear with me.
İşte son öğüdüm. Benimle biraz daha sabırlı olmaya çalış.
Now what we don't want is you swallowing your tongue, so bear with me.
Dilini yutmanı istemeyiz, o yüzden A de bakayım.
So bear with me.
Bana anlayış göster.
Okay, this is new territory for both of us, so bear with me.
Tamam, bu ikimiz içinde zor bunun için bana karşı sabırlı ol.
It's a long explanation, so bear with me.
Uzun bir açıklama olacak. Biraz sabredin.
It's a little bit different, so bear with me.
- Birazcık değişik, o yüzden biraz sabır gösterin. - Şey mi...?
So bear with me.
Bu nedenle mazur gör.
Don't ask me what it is or why I think so, but... bear with me, Kate, will you?
Sakın bana ne olduğunu ya da neden öyle düşündüğümü sorma ama... Benim yanımda ol Kate, olur mu?
I'm pretty nervous up here. So I hope you all bear with me.
Oldukça heyecanlıyım, o yüzden umarım bana sabır gösterirsiniz.
It's a bit complicated, so it will take some time, so I hope you will bear with me, hear what I have to say.
Bu karmaşık bir konu olduğu için anlatmak biraz zaman alacak. Söyleyeceklerimi sabırla dinleyeceğinizi umuyorum.
Look, I'm not very good at this so please bear with me.
Bu işte o kadar iyi değilimdir, bu yüzden lütfen biraz dişini sık.
Demetrius, thou dost overween in all, and so in this, to bear me down with braves.
Demetrius, senin sonun geldi artık. Cesarette beni geçemezsin. İki yıl geçti ama sen hâlâ değişmedin.
So, you know, bear with me.
O yüzden biraz sabredin.
If you could just bear with me a little longer, I need to talk with every one of you one at a time, so I promise to get you out of here as quickly as possible.
Biraz daha sabrederseniz, sizlerle teker teker konuştuktan sonra, söz, en kısa zamanda gideceksiniz.
and I just don't want to lose you, so I was hoping that, maybe, you could just bear with me for a little while longer.
Seni kaybetmek istemiyorum. Bu yüzden ben umuyordum ki... Belki bana bir süre daha katlanabilirsin.
So just... bear with me.
Yani sadece... dayan biraz.
I'll bear with you so long as you don't impede me.
Bana engel olmadıkça sana katlanıyorum.
So just bear with me.
Biraz bekle.
So... bear with me on this, because I haven't... done this in a long time, but... would you be interested at all in... spending more time with the entire Miller family?
Yani lütfen bu konuda bana anlayışlı ol çünkü uzun zamandır bunu yapmıyorum ama tüm Miller ailesiyle yani sadece Julia ile değil benimle de daha fazla vakit geçirmek ister misin?
It's my first time so just bear with me.
Bu ilk seferim de o yüzden idare ediver.
Brown Bear, thanks for spending so much time with me lately. I just feel like my whole life is in the crapper.
Bozayı, benimle bu kadar zaman geçirdiğin için teşekkürler, son zamanlarda hayatım çok boktan.
I'm still learning... so just, please bear with me.
Hala öğreniyorum lütfen biraz dayan.
I realise I have some big shoes to fill, so hope you'll bear with me.
Biliyorum, önceki adli tabibin yerini doldurmak zor olacak.
So I'm going to have to ask you to be patient, bear with me.
Bu sebeple, sizden ricam, sabırlı olmanız ve beni beklemeniz.
I've never given one of these before, so, uh, bear with me.
Böyle bir şeyi ilk defa yapıyorum, o yüzden beni mazur görün.
You just can't bear to see me happy, and so you have to trash it with your emotions.
Beni mutlu görmeye dayanamıyorsun,... duygularınla bana zarar vermeye çalışıyorsun.
Now, I know you guys are all used to having some high-tech resources at your fingertips, but everything I know, I learned in the'80s when VCRs and rollerblades were the cutting edge, so just bear with me.
Biliyorum ki siz çocuklar yüksek teknoloji şeyler kullanmaya alışıksınız ama ben her şeyi 80'lerde radyo ve paten döneminde öğrendim yani beni iyi dinleyin.
So please bear with me.
Bu nedenle lütfen beni mazur görün.
So please just bear with me.
O yüzden de lütfen katlanmaya çalış.
I don't have much experience with lectures like these. So I hope you'll bear with me.
Bu tarz dersler konusunda pek deneyimli değilim o yüzden umarım bu konuda beni mazur görürsünüz.
All right, so just bear with me.
Tamam, hadi bakalım.
I couldn't bear to leave it behind. So I took him with me
Arkada bırakamadım, yanıma aldım.
So just bear with me till then.
Sadece o zamana kadar burada kalacağım.
Okay, so, bear with me.
Evet. Sabret az.
So, um... if you'll just bear with me for a second.
O yüzden... Biraz sabır gösterirsen...
I'm figuring this out for myself now, so... just bear with me, okay?
Şu an kendim için bulmaya çalışıyorum, o yüzden beni biraz rahat bırak, tamam mı?
Look, I know how this is going to sound, OK, so just bear with me - but there is another world in the back of the larder and I think I'm supposed to save it.
Bak, bunun kulağa nasıl geleceğini biliyorum, tamam. O yüzden beni sabırla dinle ama kilerin arkasında başka bir dünya var ve sanırım onu korumakla yükümlüyüm.
So text me, uh, when you're done with work, and we can work off these bear claws, if ya know what I mean.
Neyse, işin bitince mesaj at da şu donatları yakalım, bilmem anlatabildim mi?