So be careful tradutor Turco
709 parallel translation
This level is still not that dangerous but depending on the location there are areas without police, so be careful.
Bu düzey henüz o kadar tehlikeli değil ama yerine bağlı olarak polis olmayan kesimler var. Dikkatli olun.
I don't want him to see you, so be careful.
Onun seni görmesini istemiyorum, bu sebeple dikkatli ol.
I got a lot of money on the train tonight, so be careful.
Bu gece trende çok para var, o yüzden dikkatli ol.
So be careful.
Yani dikkatli olun.
So be careful.
Dikkatli olun.
So be careful, big mouth.
Dikkatli ol boşboğaz.
If it is Wilson, he's fast on the draw, so be careful.
Eğer Wilson ise hızlı silah çeker, dikkatli olun.
It may have to last us for some time, so be careful.
Bir süre bizi idare eder, o yüzden dikkatli ol.
So be careful.
Dikkatli sür.
So be careful...
Dikkatli olman lazım.
So be careful.
- Gözlerini dört aç.
She's an American journalist, so be careful what you say, huh?
O Amerikalı bir gazeteci. Bu yüzden söylediklerine dikkat et tamam mı?
The left signal is broken, so be careful.
Sol sinyal çalışmıyor. Dikkat et.
So be careful. I've been asked to alert you.
Hapishane yetkilileri sizi uyarmamı istedi.
If you mishandle this vase, it could be extremely dangerous, so please be careful.
Bu vazoyu hor kullanırsanız son derece tehlikeli olabilir, dikkatli olun.
But it's something dangerous, so please warn them to be careful.
Ama tehlikeli bir şeydi dikkatli olmaları için uyar onları.
So we have to be very careful.
Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız.
So you'd better be careful.
Bu yüzden dikkatli olsanız iyi olur.
So if we're careful there is nothing to be frightened about.
Yani eğer dikkatliysek endişelenecek bir şey yok.
I've got to be so careful.
Çok dikkatli olmalıyım.
They'd have to be so careful.
Çok dikkatli olmalılar.
So you and I must be very careful not to upset him.
Bu yüzden ikimizin de onu sinirlendirmemeye dikkat etmesi gerek.
You'll soon be well and then you won't have to be so careful.
Yakında iyileşeceksin ve sonra çok dükkatli olman gerekmeyecek.
I warned him so many times to be careful.
Bir çok kez dikkatli olması için onu uyardım.
But nowadays no one believes in my secrets so I have to be careful.
Bugünlerde kimse benim sırlarıma inanmıyor, o yüzden dikkatli olmalıyım.
So we must be doubly careful.
Dolayısıyla çok dikkatli olmalıyız.
When writing news articles, you must be careful about pronouns... so as not to confuse the reader.
Haber yazarken, okuyucunun aklını karıştırmamak için... zamirlere dikkat etmelisiniz.
He's got the right idea ; so be very careful.
Onun bu tutumu, ne kadar dikkatli olduğunun göstergesi.
- So was I. Man can't be too careful.
- Ben de. Dikkatli olalım.
So please be careful.
Lütfen dikkatli ol.
So now let's discuss who does what, and when we have decided... we can start again... and be careful about things like the fire.
Şimdi kimin ne yaptığını konuşalım ve alacağımız karara göre... işe yeni baştan başlayalım. Görevler konusunda daha dikkatli olmalıyız, örneğin ateş.
So watch and be careful.
Tetikte ve dikkatli olun.
Sighted people can be awfully cruel to the blind, so please be careful.
Gözleri gören insanlar körlere karşı oldukça zalim olabiliyorlar, o yüzden lütfen dikkatli olun.
So when you say things like that, be careful, huh?
O yüzden böyle laflar ederken biraz dikkatli ol, olmaz mı?
There's so much close personal contact in our line, we can't be too careful.
İşimiz sürekli yakın temas gerektiriyor, yeterince dikkatli olamıyoruz.
I was just going to tell him, "Be careful so that I don't get pregnant" - when he came.
O boşalırken "Dikkat et! Hamile kalmak istemiyorum." diyecektim.
I suppose you understand it even more. I mean, having to run a huge ship like this with so much responsibility every minute and having to be so careful with all your men looking up to you...
Böyle bir gemiyi idare etmek, bir sürü sorumluluk, ve bütün adamlarınız size böylesine güvenirken dikkatli olma zorunluluğu.
So are mine... so We both got to be real careful.
Benimki de öyle. Bu yüzden, ikimiz de çok dikkatli olmalıyız.
So put it away safely and be very careful.
O yüzden tutumlu ol ve kendine dikkat et.
So please be extra careful
O nedenle sizde çok dikkat edin
Go to the doctor and arrange something so you don't have to worry about babies. You must be careful.
Bir ara doktora gidip, önlemini al ki bebek olacak diye endişelenme.
There was nothing I could do, so why be careful?
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu ne de olsa.
You must be so careful to wash fruits and vegetables today, you know.
Günümüzde meyve ve sebzeleri çok iyi yıkamak gerekiyor.
Well, then there's no need to be so careful.
Şey, öyleyse o kadar dikkatli olmak gerekmez.
Those bastards can't harm you here in prison but they'll surely do so on the way, please be careful
Bu soysuzlar seni hapishanede öldüremedi Ama yoldayken mutlaka girişimde bulunurlar, dikkatli ol biliyorum
So you'll be careful.
Dikkatli olun diye.
That's why you gotta be so careful.
Bu yüzden dikkatli olmalısın.
You'd be so very careful, and all of a sudden, poof!
Çok dikkatli olurdun, ve sonra birdenbire, pof!
So you've got to be careful, before you even have a chance to know what's happening to you.
Bu yüzden dikkatli olmalısın. Başına gelenleri anlamaya fırsatın bile olmaz.
Now the Association's got a restoration committee to try and fix up what was ruined, so we have to be very careful.
Şimdi Dernek orayı düzelttirmek için bir restorasyon heyeti tuttu. O yüzden dikkatli olmamız lazım.
We only keep you on out of pity, so be very careful.
Seni sadece acıdığımızdan tutuyoruz, o yüzden ayağını denk al.