Sol tradutor Turco
13,840 parallel translation
That left eye should suit me perfectly!
O sol göz bana tastamam uyacaktır!
So, that's your left eye's ability as well.
Sol gözün böyle bir güce sahip demek?
I'm starting to understand your left eye's abilities, Sasuke.
Sol gözünün güçlerini kavramaya başladım, Sasuke.
Turmoil began in the left flank.
Sol kanatta kargaşa çıktı.
- Hey, Etude number 8... - Left or right hand?
Etüt 8 numara, sağ el mi sol el mi?
I also found a slight fracture to the victim's left inferior scapular apex.
Onun dışında sol omzunun üstünde küçük bir çatlak buldum.
Then try an LMA with a strong seal.
O zaman hava sızdırmayan bir sol mentoanteriyor kullanın.
Better if it's an intubating LMA.
Umarım sol mentoanteriyor entübasyona uygundur.
Probably dumped in the truck, left here.
Muhtemelen burada sol kamyon, atılmış.
Localized tenderness in the upper left quadrant.
Sol üst bölgede yerel hassasiyet var.
Not him, to the left.
O değil, sol taraftayım.
Stand and fire over your left shoulder in four seconds.
Ayağa kalk ve dört saniye sonra sol omzundan ateş et.
Dr. Brennan. Look at the left scapula.
Dr. Brennan sol skapulaya bakın.
It was lodged within a comminuted fracture on the left zygomatic.
Sol zigomatikteki parçalı kırığın içerisindeydi.
The victim suffered an anterior penetrating wound to the left tenth rib, but the wound was not fatal.
Sol onuncu kaburgada batma sonucu yara oluşmuş ancak ölümcül değil.
You got a visitor at your nine o'clock.
Sol tarafında ziyaretçin var.
Left up and sting it.
Sol üste ve canını yak şunun.
Wait... stop there.
Bekle, dur. Sol taraftaki.
Note the chip in her left maxillary central incisor.
Sol üst çene kemiğinde bulunan orta ön dişindeki çatlağa bak.
Three lefts, a right, and over the bridge.
Üç kere sol, bir kez sağ ve köprünün üstünden.
Cover left.
Sol tarafa gidin! Hadi!
NARRATOR : When he went down, the fingers of Lorenzo's left hand were trapped between the clutch lever and the handle bar.
Düştüğünde, Lorenzo'nun sol elinin parmakları elcikle debriyaj kolu arasında sıkışmıştı.
Take a left first, then a right and that's the road into town.
Ondan sonra önce sol, sonra sağ yapıyorsunuz, hemen, hop merkez yolu.
- Left first, then right.
- Önce sol, sonra sağ.
I'm looking for Sol...
Merhaba.
I was worried something happened when you left so suddenly the other night.
Bir şey oldu ben endişeli Geçen gece o kadar aniden sol.
Specifically the one crushing my left foot.
Özellikle de sol ayağımı ezen.
Left shoe.
- Sol tekinde.
Every time you put weight on your left butt cheek, you wince, just a little bit.
Poponuzun sol yanağına her yaslandığınızda birazcık irkiliyorsunuz.
The prints on your left hand match the ones we found in Jersey.
Sol elindeki parmak izleri Jersey'de bulduklarımızla eşleşiyor.
I also found several small nicks to the cortical bone on the left tenth and 11th ribs.
Ben de sol 10. ve 11. kaburgaların kortikal kemiklerinde birkaç küçük çentik buldum.
The chipping on the left and right calcaneus bones lines up with the marks on the tissue I found on both heels.
Sol ve sağ kalkaneus kemiklerindeki çentikler her iki topuk dokusunda bulduğum izlerle örtüşüyor.
Huh. Dr. Saroyan, take a look at these striations on the internal aspect of the lateral arch on the left 11th rib.
Dr. Saroyan, sol 11. kaburganın iç tarafındaki yanal çiziklere bir bakın.
Another left and another right!
Bir sol ve bir sağ daha!
Left!
Sol!
Your other left!
Diğer sol yahu!
45-year-old male, left leg amputation.
45 yaşında erkek sol bacağı kopmuş.
- Mm-hmm. - Get a left femoral in there.
Şuraya sol uyluğuna yap.
18-year-old male found in his apartment with a GSW, upper left chest.
18 yaşında erkek, dairesinde sol göğsünün üstünde silah yarasıyla bulundu.
I'm left-handed, so I'm really bad at cutting my left hand fingernails.
Solak olduğum için sol elimdeki tırnaklarımı kesmekte gerçekten çok kötüydüm.
Ugh. Down the hall to the left.
- Koridorun aşağısında sol tarafta.
The vehicles on the left are the new ones from this year.
Sol taraftaki araçlar bu senenin modelleri.
She had a... bad left carotid bleed.
Sol şahdamarında kanama başladı.
Agent Harris, remind me to never get on your bad side.
Ajan Harris, hatırlat da sana sol tarafından kalkmışken yakalanmayayım.
Now position the flat edge several inches below that, horizontally, with the sharp force trauma outline to the left of that.
Şimdi uzun paçayı biraz aşağısında yatay hale getir, keskin uçlu yaralama bunun sol ucuyla yapılmış olmalı.
The boy's is smaller, but it's invading the left hepatic vein.
Oğlanınki daha küçük ama sol hepatik damara yayılmış.
And left and right.
Ve sağ ve sol.
Check his left hip.
Sol kalçasını kontrol edin.
"We shall not attempt to give the reader an idea " of that tetrahedron nose, " that horseshoe mouth,
Okuyucuya, piramit biçimli burnu, at nalı biçimindeki ağzı sağ göz kocaman bir et beninin altında kaybolurken çalı gibi kızıl bir kaşın kapattığı o küçücük sol gözü bir kalenin mazgalları gibi sağı solu çentikli o biçimsiz dişleri o dişlerden birinin fil dişi gibi üzerine oturduğu nasırlı dudağı o sivri çeneyi ; her şey bir yana hınzırlık, afallama ve üzüntü karışımı bir ifadesi olan suratıyla aradaki halkın gözlerini kamaştıran yüce yüzü olduğu fikrini vermemeliyiz.
It's no place for a key.
Demek ki sol arka camı duysan neler neler. Oraya anahtar mı konur?
Right, left, right.
Sağ, sol, sağ.
soldier 943
solitude 24
soldiers 381
solitaire 16
solara 17
solly 32
sold 409
soldier boy 50
solano 23
solid copy 16
solitude 24
soldiers 381
solitaire 16
solara 17
solly 32
sold 409
soldier boy 50
solano 23
solid copy 16
sold it 23
solid gold 51
solitary 27
sold out 51
solidarity 49
solve it 18
solicitor 22
solicitation 26
sold for 46
solloway 105
solid gold 51
solitary 27
sold out 51
solidarity 49
solve it 18
solicitor 22
solicitation 26
sold for 46
solloway 105