Stick around tradutor Turco
2,698 parallel translation
I'm gonna stick around here today.
Bugün buralarda takılacağım.
They don't just stick around for no reason. It wants something.
Ama fazla inanma bence.Amaçları belli yazarların.
We can stick around the neighborhood, see if he shows up.
Belki ortaya çıkar diye çevreyi kolaçan edebiliriz.
Guy's not gonna stick around with a triggered alarm.
Adam tetiklenmiş bir alarm varken ortalıkta fazla durmaz.
I'm gonna stick around and see what happens.
İşin ucunu bırakmayacağım, bakalım ne olacak.
You gotta stick around, make sure it absorbs into his drink.
Etrafında olmalı ve içeceğine karıştığından emin olmalısın.
Stick around and make sure to monitor him.
Yanından ayrılma, ve göz kulak ol.
So I'm just gonna stick around and smash other stuff you like.
O yüzden etrafta dolaşıp, diğer sevdiğin şeyleri yok edeceğim.
- Stick around.
Burada kal.
S.Mouse, if you don't get another record deal, I'm not gonna stick around.
S.Mouse, eğer bir plak şirketiyle anlaşamazsan etrafta olmayacağım.
- Look, I don't plan to stick around. - OK.
- Fazla kalmayacağım abi, kaçarım birazdan.
But if you stick around, you let things remain unresolved, sooner or later, it will be too late.
Ama buralarda daha fazla takılırsan, çözüm bulamazsan, eninde sonunda çok geç olacak.
Why not stick around?
Neden etrafta dolanıyorsun?
You were right. Get a C.T. to be safe, and I'll stick around to look at the results.
Haklısın, emin olmak için BT çektirelim sonuçlara bakmak için burada olacağım.
Stick around for night security.
Gece güvenliği için etrafta dolanır.
It's hard to stick around at home.
Bizim evde durmak zor.
And in the meantime, I'll stick around, keep you company.
Ve bu arada ben burada kalıp, sana eşlik edeceğim.
Guy like this stick around and watch the show?
Adam eli cebinde dolanıp olayları izliyor olmasın?
Paint a picture, but unfortunately, we can't stick around because we've got a flight booked, et cetera, et cetera.
Ama ne yazık ki biz buralarda olamayacağız..,... çünkü uçuşumuz ayarlandı. Tabloyu çizeriz. Vesaire, vesaire.
You want me to stick around?
Buralarda olmamı ister misin?
"I think I'm just going to stick around for a while, uh, for the baths and the numerals."
"... sanırım ben bir süre buralarda sıkışacağım... " "... kaplıcalarda ve sayılarda. "
And they really can appear at random, stick around for a while, and then vanish again...
Ve sahiden tesadüfi bir şekilde ortaya çıkabilirler. Kısa bir süreliğine ortaya çıkarlar ve başka bir yerde yeniden ortaya çıkmak için tekrar kaybolurlar.
- Want to stick around and find out?
Burada kalıp öğrenmek ister misin?
Wow. You know, you stick around here long enough, Gwen, you might eventually learn something from somebody who knows about Politics.
Buralarda uzun süre kalırsan, Gwen elbet bir gün, siyaseti bilen birinden bir şeyler öğrenirsin sen de.
You don't mind if I stick around a bit, do you?
Burada olmamın sakıncası yok, değil mi?
You could stick around here a little bit longer... get your head straight, instead of going off, flying blind...
Biraz daha buralarda takıl. Gözlerin kapalı gitmek yerine aklının biraz toparlanmasını bekle.
I guess his playmate didn't want to stick around.
Sanırım oyun arkadaşı, takılmak istemedi.
No, I'm gonna need you to stick around, Colburn.
Hayır, sana buralarda ihtiyacım var, Colburn.
You sure you don't want to stick around?
Kalmak istemediğine emin misin? Hayır.
Masters, if you want to fight me on this, fill out a consult form so you can stick around.
Masters, bu vakada benimle dalaşmak istiyorsan konsültasyon formu doldur böylece etrafta olabilirsin.
We got to get him to stick around and sign some autographs.
Onu oyalayıp, birkaç imza attırmalıyız.
Okay, you can stick around, but you're off the books until I get a signed release.
Lütfen. Pekala, etrafta dolanabilirsin ama ben imzalamadan önce yaptıkların kayıt dışı kalacak.
Rumiko will stick around.
Rumiko'yu sana emanet edebilir miyim? Tamam.
I've never met one that made me want to stick around.
Yanında kalmayı istememi sağlayan biriyle hiç tanışmadım.
You know, it can't hurt to stick around, make sure they're okay.
Buralarda olup iyi olduklarından emin olmaktan zarar gelmez.
You don't have to stick around.
Burada beklemene gerek yok.
Stick around, please.
Kalsan olmaz mı?
Don't expect Chun-hwa and her pals to stick around forever.
Chun-hwa ve arkadaşlarının sonsuza dek etrafta olacağını sanma.
- Looks like this driver didn't want to stick around.
Bu şoför, beklemek istememiş anlaşılan.
Stick around, and keep waiting hand and foot on a girl I can never have?
Takılıp, beklemek mi? hiçbir zaman elde edemeyeceğim bir kızı mı?
She split right after the explosion, didn't call 911 or stick around and wait for the police and talk to them.
Patlamadan hemen önce ayrıldı ne 911'i aradı, ne de polislerle konuşmak için olay yerinde kaldı.
He's lonely, needs a friend so he asked me to stick around for a while.
Evi alan adam kötü bir boşanma süreci yaşayan zengin bir İnternet uzmanı bir başına kalmış ve arkadaşa ihtiyaç duyduğundan bir süre yanında takılmamı istedi.
They can't afford to stick around.
Hayatta kalmaya paraları yetmiyor.
Maybe you should stick around and the boys can teach you some manners.
Belki de buralarda biraz takılmalısın ve böylece erkeklerden bir şeyler kaparsın.
Well, I could stick around and talk it through with you.
İstersen bir süre burada takılıp karar vermene yardımcı olabilirim.
Listen, you got any time to stick around and knock on a few doors?
Dinle, etrafta dolanıp birkaç kapı çalacak zamanın var mı?
Guess we could stick around for a while.
Sanırım etrafta bir süre takılacağız.
He wanted to go right after the quake, but I convinced him to stick around an extra year to help me out.
Aslında depremin ardından gitmek istedi ama bana bir sene daha yardım etmesi için ikna ettim.
Stick with me and you'll have them all, for as long as I'm around and not a moment longer.
Benimle kalırsan hepsini elde edersin. Ama ben yanında olduğum sürece, bir an bile fazla değil.
Don't stick around for the practice.
Muayenehaneye takılıp kalma.
We do not stick pins into dolls and dance naked around a camp fire.
Oyuncak bebeklere iğne batırıp kamp ateşinin etrafında çıplak dans etmeyiz.
around 956
around the world 31
around noon 17
around the corner 75
around me 18
around here 182
around midnight 41
around money 20
stick 185
sticks 43
around the world 31
around noon 17
around the corner 75
around me 18
around here 182
around midnight 41
around money 20
stick 185
sticks 43