Take it all tradutor Turco
5,581 parallel translation
But I'm gonna take it all from you!
Ama hepsini senden alacağım!
I have one customer who will take it all.
Bunu alabilecek bir tane müşterim var.
Here, take it all.
Hepsini al.
- I'll take it all.
- Hepsini alıyorum.
If you could take it all back, save them, all of them, wouldn't you?
Zamanı geri alabilseydin hepsini kurtarırdın, değil mi?
You guys take it all.
Sizde hepsi var.
Take it all, T.
Hepsini al, T'nin elinden, Tasha.
Take it all, "T."
Hepsini al, T'nin elinden, Tasha.
- while you take it all in? - Okay.
-... ben de gidip yemek getireyim.
Second of all, you're not smoking in this house, so take it outside.
İkincisi, bu evde sigara içmiyorsun o yüzden dışarı çık.
All right, take it easy.
Sakin olun.
That's all it's going to take for me to get to that vein.
O damara ulaşabilmem için gereken tek şey bu.
It'll take us all night to rig one up.
Birini hazırlamamız bütün gecemizi alacak.
He confessed to telling Julian that Ella figured it all out and Julian told him that he would take care of her. So, I guess the "Fab Five"
Evet, Julian'a itiraf ettiğini ve Julian'ında Ella'ya karşı ona arka çıkacağını itiraf etmiş.
All right, it's gonna take all of about 90 seconds.
- Hayir. 90 saniye falan surecek.
It's only gonna take about an hour, all right?
Yaklaşık sadece bir saat sürecek.
Well, if it's all right with you, I'm gonna take a piss.
Senin için bir mahsuru yoksa, işeyeceğim.
My dad used to take me to all the competitions... but he said it was a waste of time.
Babam beni almak için kullanılan Tüm yarışmalar için... ama o zaman kaybı olduğunu söyledi.
And it looked like he was getting ready to take them all on himself.
Hepsiyle tek başına mücadele etmeye hazır gibi görünüyordu.
Take all of it.
Hepsini al.
That is all more hazing, I take it?
Bunların hepsi daha fazla eziyet. Buna alışayım mı?
"Sit down and take a cake, Johnny." "All right, feel it."
"Oturda kurabiye al Johnny." "Tamam, olur."
the right article, that could be a game-changer, put our PC on the map, take this company into the stratosphere, but if we seem sloppy or fly-by-night, if we project the wrong image, then it could all fall apart.
Bilgisayarımızı göz önüne koyar, bu şirketi uçurur ama biz pasaklı, akşamdan kalma görünüyoruz. Eğer yanlış izlenim verirsek, her şeyi mahvedebilir.
If she doesn't get here soon, that witch could take it out on all of us.
Yakın bir zamanda buraya gelmezse cadı acısını bizden çıkarabilir.
I'm so sorry, sweetheart, that I can't just blink and take all your pain and put it on my shoulders.
Özür dilerim tatlım, parmağımı şıklatıp bütün acılarını alıp kendime yükleyemem.
And it's going to take all of us to get those rocks off.
Ve bu taşları kaldırmak için hepimize ihtiyacımız olacak.
And when I take all of this into my heart and my mind, I'm uplifted by it.
Bütün bu bilgileri kalbime ve aklıma soktuğumda bunlar beni coşturur.
I want you to take all that relentless static background power and reverse it.
Tüm bu acımasız statik geri plan gücünü almanı ve tersine çevirmeni istiyorum.
It's gonna take some time for me to figure out who I am separate from all that.
Onları bir kenara bırakıp kim olduğumu öğrenmem için biraz zaman gerekiyor.
All my life, I try to take care of my han dais, honor Guan Gong, amassed wealth and power, but no one close would tell me it's by trickery and deceit.
Hayatım boyunca han dailerimi kontrol altında tutup, Guan Gong'u onurlandırmaya çalıştım, muazzam bir güce ve servete kavuştum, ama, yakınımda olan hiç kimse bana bunların hile ve aldatmayla elde edildiğini söylemedi.
No, all I've done is take a difficult task and made it impossible.
Hayır, tek yaptığım zor bir görev alıp onu imkânsızlaştırmak oldu.
That's what all great leaders do, Fishlegs, they take an idea, then they shape it.
Tüm büyük liderler böyle yapar Fishlegs bir fikri alırlar ve onu kendilerine göre şekillendirirler.
I watched you take it lying down for weeks now, from all the women in your life.
- Haftalardır hayatındaki Tüm kadınların sana kötü Davrandıklarını gördüm.
All right, it says "take screws'E'with washers'D' " through bar'C'using wrench'F,'" which is...
F vidasıyla sabitlediğiniz C çubuğunu E parçasına D vidasıyla takın.
Which will make it all the more satisfying when I take my ship back and make him walk her lovely plank.
Tam bu yüzden gemimi geri alıp onu gemimin kalasında yürütmek çok daha fazla tatmin edici olacak.
And all I's got to do is take this, that or whatever and put it together.
Tek yapmam gereken, bunu, şunu ve her neyseyi almak ve birleştirmek.
It would be our time to travel, it would be our time to take dancing lessons, it would be... our time to fall in love all over again.
Gezilere çıkacağımız, dans dersleri alacağımız yeniden aşık olacağımız zamanlar olacağını söylemesi.
If you need to take a break from it all, we can help.
Bir molaya ihtiyacın varsa, yardım edebiliriz.
And he started flashing all this money around, telling me how he was gonna take me away from it all. Blah, blah, blah.
Sonra parasıyla övünmeye başladı ve beni buradan nasıl kurtaracağını söyledi falan filan.
"Whatever side street you have to take " or back road, I'm all for it.
Yan yollar, arka sokaklar, hepsine varım.
I take it you've all read Agent Garrett's latest report.
Sanıyorum hepiniz Ajan Garrett'ın son raporunu okudunuz.
It'll take some adjustment, that's all.
Bir kaç ayarlama yaparım, yeterli olur.
I do. Now, all the sociology classes needed to share, so a student couldn't take it out of the library, they had to return it after reading the chapter...
- Şimdi,... bu kitap bütün sosyoloji sınıfının paylaşması gereken bir kitap,... bu nedenle bir öğrenci bunu kütüphaneden dışarı çıkartamaz,... kitabı okuduktan sonra iade etmek zorundalar.
Yeah, see, that's the super cool thing about this website is it does all the work for us so we can just sit back and take it easy. No.
Evet, hadi bakalım, sitenin en güzel yanı bu olmalı tüm işi bizim yerimize yapıyor, böylece biz de arkamıza yaslanarak rahat rahat izleyebiliyoruz.
All you have to do is come up here and take it from me.
Tek yapmanız gereken buraya gelip almak.
It's all right. - T... take my blood!
- Kanımdan alın.
And it will take us all.
Hepimizi öldürecek.
You're gonna take all that brain power you use to devote to penises and vaginas and put it to some good use.
Penis ve vajinalarınıza adadığınız beyinlerinizi bundan böyle faydalı konularda kullanabileceksiniz.
Then you get injured, have to see Jones take your spot, and she's a pill on top of it all.
Sonra sen yaralandın Jones'un senin yerini alışını görmek zorunda kaldın... ve hepsinin üstüne kız da kılın teki.
I have to take care of this witch, but it's gonna be all right, and I'll be back before you know it.
Bu cadının icabına bakmam gerek. Ama her şey yoluna girecek... -... ve sen daha fark etmeden geri döneceğim.
All right, you take one down, you pass it around 99 bottles of beer on the wall. Yeah, * * *.
Evet...
take it all off 18
take it easy 3777
take it away 239
take it 3226
take it slow 68
take it down 128
take it up 36
take it or leave it 210
take it down a notch 45
take it off 554
take it easy 3777
take it away 239
take it 3226
take it slow 68
take it down 128
take it up 36
take it or leave it 210
take it down a notch 45
take it off 554
take it home 26
take it from me 172
take it back 224
take it like a man 22
take it outside 56
take it with you 38
take it out 200
take it and go 23
take it easy there 31
take it in 45
take it from me 172
take it back 224
take it like a man 22
take it outside 56
take it with you 38
take it out 200
take it and go 23
take it easy there 31
take it in 45