Take some time tradutor Turco
2,088 parallel translation
He's cleared locally, but it's gonna take some time to get the national records.
Ama ulusal kayıtlara ulaşmak biraz zaman alacak.
- Take some time there.
- Orada bekleyebilirsiniz.
Take some time to think this through.
İyice düşün şu işi.
It's just gonna take some time.
Sadece biraz zaman lazım.
Just gonna take some time.
Biraz zaman alacak.
I wish I could take some time off, but we're just in the middle of a double homicide. Forget it.
Keşke biraz tatile çıkabilsem ama çift cinayet davasının ortasındayız.
It'll take some time.
Biraz zaman alır.
I'm saying you should take some time and think about it.
Söylemek istediğim bu konuya zaman ayırıp biraz düşünmen.
I should take some time.
Biraz zamana ihtiyacım var.
That'll take some time.
Biraz zaman alacaktır.
they say to take some time.
Zaman alacağını söylediler.
Liquidating $ 2 million in assets will take some time.
İki milyon dolarlık mal tasfiye etmek biraz zaman alır.
Complex injuries made post-mortem... this would take some time, right?
Bu karmaşık yaralar... Öldükten sonra yapıldı değil mi?
Well, it'll probably just take some time to catch on, you know?
İşleri yoluna sokmak zaman alacaktır, bilirsin.
To find the right match could take some time.
Uygun eşleşmeyi bulmak zaman alabilir.
Look, it's just gonna take some time, okay?
Bak, bu sadece biraz zaman alacak, tamam mı?
Look, it's gonna take some time to organize your hunt.
Av partisi düzenlemek zaman alır. Tamam mı?
It's going to take some time.
Bu biraz zaman alacak.
Yeah, she and Bug were together for, like, over two years, so it's just gonna take some time.
Evet, o ve Bug yaklaşık iki yıldır beraberler. Bu biraz zaman alacak.
After the attack in the school, he said he needed to take some time off to recuperate.
Okuldaki saldırıdan sonra toparlanmak için izin istemiş.
Take some time off, Agent Lattimer.
Biraz izne çıkın, Ajan Lattimer.
Well, it'll take some time, but I promise I'll help him through it.
Biraz zaman alacak ama söz veriyorum atlatmasına yardımcı olacağım.
Oh, that's gonna take some time.
- Biraz zaman alacak.
It might take some time, but you'll tell us.
Bir süre sonra istediklerimizi anlatmaya başlarsın.
But it will take some time.
Fakat bu biraz zaman alacaktır.
Please, take some time to think about this.
Biraz bunu düşünün. Düşünmeye ihtiyacım yok.
- How will we take some time apart?
Nasıl ara vereceğiz peki?
It's gonna take some time.
Biraz zaman alacak.
Take some time to consider it.
Bunu biraz düşünün.
Well, she's running every possible allergen, but it's gonna take some time.
Her türlü olası alerjeni inceliyor ama biraz zaman alacak.
It's going to take some time to narrow it down.
Sonuca ulaşmak biraz zaman alacak.
That is gonna take some time, though.
Gerçi biraz zaman alacak.
C'mon... Take some time off tonight, suss yourself out a bit.
Hadi, bu akşam erken çık da, biraz kafanı topla.
'Not with my luck. Think I will ask Gail if I can take some time off.'
Sanırım Gail'den biraz izin isteyeceğim.
Fine. But this will take some time.
Tamam ama bu biraz zaman alır.
It might take some time, but I think he will come round.
- Zaman alabilir ama oltaya gelecektir.
Wow, you know, I have seen some stupid in my time, but you take the crown.
Zamanında çok salak gördüm ama tacı sana veriyorum.
You know that time when you've just moved to the city and you take the first apartment you find on craigslist with some dude you never expected?
Hani yeni bir şehre gelir gelmez gördüğünüz ilk ilandaki daireye hiç beklemediğiniz biriyle taşınırsınız ya?
But we need some new blood. I've decided it's time for you to step aside, and Khonani will take over at 11 : 30.
Artık senin kenara çekilmenin ve Khonani'nin 11 : 30 vardiyasını almasının vaktinin geldiğine karar verdim.
I think you've seen some big money change hands, and, uh, thought it was time to take a piece.
Büyük paraların el değiştirdiğini gördün. Ve onlardan bir parça koparma vaktinin geldiğini düşündün.
It's going to take me some time.
Bu biraz vaktimi alacak.
That's gonna take some time.
Biraz vakit alabilir.
Well, it's gonna take him some time to become himself again.
Yeniden kendisi olması için biraz zamana ihtiyacı var.
Some things just take time.
Bazı şeyler zaman alır.
It might take me some time to get him out.
Onu oradan çıkarmak zaman alabilir.
Relaxation might take some more time, it...
Rahatlamak biraz zaman alacaktır, bu...
I don't want to take time off, I need some meaning to life.
Ara vermek falan istemiyorum, yaşamak için bir amaç arıyorum.
I mean, you can take some aggression out on me, and maybe you'll realize your old mom isn't such a drag all the time.
Bana olan kızgınlığını üzerinden atabilir ve belki de yaşlı annenin o kadar da sıkıcı biri olmadığını anlayabilirsin.
Just take some time apart.
Bir süre ara verelim yani.
Santa's gonna take some much-needed free time.
Noel Baba'nın işlerine ayıracağı bol vakti var demek.
It's too late today, I'll take them over some other time.
Geç oldu başka zaman getiririm.
take some time off 28
take some 35
some time 40
some time ago 41
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
take some 35
some time 40
some time ago 41
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134